 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
E. 1993/10-290
K. 1993/327
T. 20.12.1993
* GEREKÇENİN YETERSİZ OLMASI
ÖZET : Sanığa tayin edilen kısa süreli hürriyeti bağlayıcı ceza hakkında, 647
sayılı Yasanın 4. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilirken
Yerel Mahkemece gösterilen "sanığın söz verdiği halde oyalama yoluna gidip,
çek bedelini ödememesi" gerekçesi yasal ve yeterli değildir.
(1412 s. CMUK. m. 32) (2709 s. Anayasa m. 141) (647 s. CİK. m. 4)
Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık Ali'nin, 3167 sayılı Yasanın 16/1.
maddesi uyarınca 1 yıl hapis ve 1 yıl süre ile bankalarda çek hesabı açmak ve
çek keşide etmekten yasaklanmasına ilişkin, (Zeytinburnu İkinci Asliye Ceza
Mahkemesi)nce 25.9.1991 gün ve 461/587 sayı ile verilen kararın, sanık müdafi
tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay Onuncu Ceza
Dairesi'nce, 14.10.1992 gün ve 7476/10136 sayı ile;
(Söz verdiği halde oyalama yoluna gidip çek bedelini ödemediği, biçimindeki
yasal ve yeterli olmayan soyut gerekçeye dayanılarak 647 sayılı Yasanın 4.
maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi) isabetsizliğinden
bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise, 10.3.1993 gün ve 763/171 sayı ile; "sanığın ahlaki durumu
açıklanarak, tayin edilen hürriyeti bağlayıcı cezanın para cezasına
çevrilmediği belirtildiğine göre, gösterilen gerekçe yasal ve yeterlidir"
açıklaması ile önceki kararda direnmiştir.
Bu karar da, sanık tarafından süresinde temyiz edildiğinden dosya, Yargıtay C.
Başsavcılığı'nın "bozma" istekli 27.10.1993 gün ve 35439 sayılı
tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığı'na gönderilmekle; Ceza Genel
Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığa tayin edilen kısa
süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın para cezasına çevrilmesine karar
verilirken, gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olup olmadığı
hususundadır.
Yerel Mahkeme; sanığa tayin ettiği 1 yıl hapis cezasının paraya çevrilmesine
yer olmadığına karar verirken, "Sanığın söz verdiği halde oyalama yoluna
gidip, çek bedelini ödememesi" olgusunu gerekçe göstermiştir. Halbuki çek
ödenebilmiş olsaydı zaten suç oluşmayacaktı.
T.C Anayasanın 141 ve CYUY.nın 32. maddesi uyarınca, mahkemelerin kararlarında
göstermek zorunda bulundukları gerekçe; akla ve mantığa dayanmalı, tarafları
tatmin edici bulunmalı ve denetime olanak sağlayıcı nitelikte olmalıdır.
Sanığa tayin edilen kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın para cezasına
çevrilip, çevrilmeyeceği hususunda karar verilirken gösterilen gerekçenin,
soruşturma aşamasında izlenen sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin
yerinde değerlendirildiğini gösterir veya suçun işlenmesindeki özellikleri
açıklar biçimde geçerli, yeterli ve yasal olması aranmalıdır. Yasal, yeterli
ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan sanığın kişiliğini ve suçun
işlenmesindeki özellikleri değerlendirmeyen bir gerekçeye dayanılarak kısa
süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın para cezasına veya maddedeki tedbirlerden
birine çevrilmesine yer olmadığına karar verilmesi yasakoyucunun amacına
uygun düşmeyeceği gibi cezanın kişileştirilmesi ilkesine de aykırıdır ve
uygulamada keyfiliğe yol açar.
Keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek ve kararları aydınlatmak için
sanığın kişiliği ve suçun işlenmesindeki özellikler değerlendirilerek 647
sayılı Yasanın 4. maddesinin uygulanmasının gerekip, gerekmediği karara
bağlanmalıdır.
Bu itibarla, sanığa tayin edilen kısa süreli hürriyeti bağlayıcı ceza hakkında
647 sayılı Yasanın 4. madesinin uygulanmasına yer olmadığına karar
verilirken, Yerel Mahkemece gösterilen gerekçe yasal ve yeterli
bulunmadığından direnme kararının bozulmasına karar verilmelidir.
S o n u ç : Sanığın temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden
direnme kararının istem gibi (BOZULMASINA), 20.12.1993 gününde oybirliğiyle
karar verildi.
|