 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
19. HUKUK DAİRESİ
B A Ş K A N L I Ğ I
Esas Karar
92/9997 93/8033
Y A R G I T A Y İ L A M I
Mahkemesi :Malatya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Tarihi :12.3.1992
No :151-157
Davacı :TEK vek.Av.Fatma Eren
Davalı :Mehmet Koçak vek.Av.Mevlüt Gül
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması
sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik
olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi
üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu:
- K A R A R -
Davacı vekili, kurumun gereksinmesi için açılan ihaleye
katılan yedi firmadan davalı yüklenici firmayla sözleşme imzalandığını, ancak
davalının yüklenimini yerine getirmemesi üzerine sözleşmenin feshiyle
güvencenin gelir kaydedildiğini, aynı malzelemeler için ikinci ihaleye
çıkarıldığı iki ihale arasında kurum zararı oluştuğunu bildirerek kurum
zararının alınmasını istemiştir.
Davalı davanın reddi istemiştir.
Mahkemece davacının belirlenen olumsuz ( menfi) zararı
karşılığı bedelin alınmasına, aşan istemin reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı ve davalı yanca temyiz edilmiştir.
Yanlar arasında otomotik şalter alımı konusunda bir sözleşme
yapılmış ancak, sözleşmenin süresinde yerine getirilmemesi üzerine davacı
sözleşmeyi feshedip, davalının kesin güvencesini irad kaydederek, sözleşme
konusu malzemeyi daha yüksek bir bedelle başka bir firmadan satın almıştır.
Bu nedenle davacı yönetim, davalının süresinde teslim etmediği şalterlerin
başka bir firmadan satın alınması için ödediği miktar ile davalının sözleşme
gereği ödemesi gereken bedel arasındaki farkı ( iki ihale arasındaki farkı)
yani olumlu zararı istemektedir.
Olumlu zarar isteminde, sözleşme ortadan kalkmaz, asıl edimin
yerini, giderim borcu alır. Alacaklı, B.K.nun 106. maddesinden kaynaklanan
seçimlik hakkını; " aynen ifa" ya da " sözleşmeden dönme" yolunda değilde,
"olumlu zarar" için giderim istemeye ilişkin kullanmaktadır. Geçerli sözleşme
uyarınca kendi edimini yerine getiren taraf buna karşılık borçludan ediminin
yerini tutacak ödence isteyebileceğinden, burada sözleşmenin bozulmasından
değil, borcun hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarar söz
konusu olmaktadır.
Somut olayda sözleşme, davacı yöneltimce feshedildiğine göre,
hükümsüz kalan sözleşmeye dayanarak borcun yerine getirilmemesinden doğan
zarar istenemez, istenebilecek zarar olumsuz zarardır. Uyulacağına ve yerine
getirileceğine inanılan bu sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine
getirilmemesi yüzünden
güvenin boşa çıkması, dolayısıyle uğranılan zarar olumsuz zarar olarak
tanımlanmaktadır. Olaya özgü anlatımla, davacı yönetim davalıya güvenerek, o
tarihte başkasıyla sözleşme yapma olanağını kaçırmıştır. Başkasıyla sözleşme
yapsaydı, sözleşme bozulmayacak zararda oluşmayacaktı. Böyle bir durumda,
mahkemece yapılacak iş, ilk ihalede davalıdan başka teklif verenler olup
olmadığı araştırılıp, teklif veren varsa bu fiatla, teklif veren yoksa ilk
ihale tarihinde satın alabileceği fiatla fesihten sonra normal sürede
yapılacak ikinci ihalede belirlenen fiattaki farka göre olumsuz zararı
belirleyip bunu hüküm altına almaktan ibarettir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
17.1.1990 tarih 13-392 E, 1 K). Mahkemece bu yönler gözönünde tutularak,
seçilen uzman bilirkişinin yukarıda gösterilen kural ve ölçütlere göre,
düzenlediği raporun benimsenmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle yan vekillerinin yerinde
görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan yerel
mahkeme kararının ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın davacıdan alınmasına,
26.11.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Cengiz Kostakoğlu Y.M.Günel K.Acar K.O.Şengün Y.Özdilek
|