 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Birinci Hukuk Dairesi
E. 1992/9651
K. 1992/12909
T. 5.11.1992
* MEN'İ MÜDAHALE VE KAL'
ÖZET : Üniversite kampüsü olarak tahsisli bulunan taşınmazın bir kısmına,
haklı ve geçerli bir nedene dayanılmaksızın yaptırılan tek katlı binanın
muhafazasında temellüke talip olmayan İdarenin bir yararı yoktur. Hal böyle
olunca, yıkım suretiyle el atmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken, el
atmanın önlenmesi ile yetinilip, yıkım isteğinin reddedilmesi isabetsizdir.
(743 s. MK. m. 648)
Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Denizli Asliye Hukuk Hakimliği)n-den
verilen 15.3.1991 gün ve 641-214 sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan
19.3.1992 gün ve 15417-3541 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde taraf
vekilleri tarafından istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği görüşülüp
düşünüldü:
Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre, davalının karar düzeltme isteği,
HUMK.nun 440. maddesinde yazılı hallerden hiçbirisine uygun düşmediğinden
reddine,
Davacı Hazinenin tashihen inceleme isteğine gelince, gerçekten Hazine adına
tapuda kayıtlı olup, "Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi" yeri
niteliği ile MEB.lığı'na tahsisli bulunan taşınmazın bir bölümüne, davalının
tek katlı binayı yaptırarak el attığı saptanmıştır. Esasen bu yön yerel
mahkemenin de kabulündedir. Ne varki, mahkemece, el atmanın önlenilmesine
karar verilmiş olmasına karşın; binanın yıkımının aşırı zarar doğuracağının
belirlendiği, davacı Hazinenin de temellüke talip olmadığı gerekçesiyle yıkım
isteğinin reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekirki, yasada "yıkımda aşırı zarar" kavramı tanımlanmış
değildir. Bunun yanı sıra anılan kavram yönünden gerek uygulamada, gerekse
öğretide görüş birliği de yoktur. Ancak, Medeni Kanunun 648/2. maddesinin
uygulanmasında, meydana getirilen inşaatın muhafazası hususundaki umumi
menfaatin gözardı edilemeyeceği kuşkusuzdur. Bu itibarla, inşaatın
kaldırılmasının fahiş zarar doğurup doğurmayacağı, umumi iktisadi menfaat
bakımından ve objektif olarak belli edilmelidir.
Öte yandan, kal'in (yıkımın) fahiş zarar doğurup doğurmıyacağının takdiri
hakime aittir. Hakim takdir hakkını kullanırken, elbette bilirkişinin
görüşünden faydalanacaktır. Fakat, bilirkişinin raporu bu yönden (fahiş zarar
doğup doğmıyacağı yönünden) onu (hakimi) kesin biçimde bağlayamaz. Nitekim,
değinilen ilke, Dairenin 1.2.1962 gün, 8351/834 ve 10.2.1962 gün, 8483/1123
sayılı kararlarında ifadesini bulmuştur.
Somut olaya konu bina için verilen rapora yukarıda belirtilen ilkeler
doğrultusunda bakıldığında, binanın yıkımının aşırı zarar doğuracağını kabul
etmek ve uzman bilirkişinin vardığı sonucu benimsemek olanağı yoktur. Esasen,
Üniversite kampüsü olarak tahsisli bulunan taşınmazın bir kısmına haklı ve
geçerli bir nedene dayanılmaksızın yaptırılan tek katlı binanın muhafazasında
temellüke talip olmayan İdarenin de bir yararı yoktur. Hal böyle olunca,
yıkım suretiyle el atmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken, el atmanın
önlenmesi ile yetinilip, yıkım isteğinin reddedilmesi isabetsizdir. Anılan
hususlar bu kez yapılan inceleme sonunda anlaşıldığından davacı Hazinenin
karar düzeltme isteğinin HUMK.nun 440. maddesi uyarınca kabulüne ve Dairenin
19.3.1992 tarih, 15417/3541 sayılı onama kararının hükmün yıkıma ilişkin
bölümüne hasren ortadan kaldırılmasına, Denizli Üçüncü Asliye Hukuk
Mahkemesi'nce verilen 15.3.1991 tarih, 641/214 sayılı hükmün açıklanan
nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan
harcın temyiz edene geri verilmesine, 5.11.1992 tarihinde oybirliğiyle karar
verildi.
|