 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Ondokuzuncu Hukuk Dairesi
E. 1992/8688
K. 1993/2888
T. 16.4.1993
* TRAFİK KAZASINDAN DOLAYI ÖLÜME NEDEN OLMA
* MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
* KUSUR
ÖZET : İstenen maddi tazminat tutarının her bir davacı için ayrı yarı
açıklattırılması gerekir. Müteveffanın birlikte içki içtiği sürücünün aracına
binerek kazaya uğraması müterafik kusurunu oluşturur. BK.nun 53/2. maddesine
göre, ceza mahkemesinin mahkumiyet kararına esas olan kusur oranı hukuk
hakimini bağlamaz. Hatır taşımasında tazminat tutarından BK.nun 43-44.
maddelerine göre indirim yapılmalıdır.
(818 s. BK. m. 53/2, 43-44)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda
yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün
süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi,
gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkillerinin murisinin, davalının yönetimindeki aracın
devrilmesi sonucunda öldüğünü belirtip, davacı eş için 30 milyon TL., davacı
çocuklarının her biri için 15'er milyon TL. manevi, fazlaya talep hakkını
saklı tutarak 10 milyon TL.de maddi tazminata hükmolunması isteği ile dava
açmış; davalı vekili, davanın reddini istemiş; mahkemece, davacı eş için
26.250.000 TL., davacı çocukların her biri için 13.125.000'er TL. manevi, 10
milyon TL. maddi olmak üzere toplam 62.500.000 TL. tazminata hükmolunmuş;
hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1- Mahkemece, toplanıp değerlendirilen delillere göre davalı vekilinin
aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi
gerekir.
2- Talep konusu olan 10 milyon TL. maddi tazminatın, davacılardan hangisi veya
hangileri hakkında ve her biri için ne miktar istenmekte olduğu dava
dilekçesinde açıklanmış olmadığı gibi; yargılama safahatında da mahkemece
açıklatılmış değildir. Hükmolunan 10 milyon TL. maddi tazminatın da kim
hakkında olduğu veya davacıların her biri için ne miktarının hükmedilmiş
olduğu kararda açıklanmış değildir. Bu nedenledir ki mahkemece davacı
vekiline gerekli açıklamalar yaptırılıp değerlendirilerek buna göre hüküm
oluşturulması gerekir.
3- Müteveffa, davalının aracında taşınan olmakla olayın oluşunda doğrudan
etkili bulunmamaktadır. Ne varki, olayın (motor tamircisi olan müteveffanın
bir tamir işi için gittiği üsküp kazalarına, yakın arkadaşı olan davalıyı
kendisini Kırklareli'ye geri götürmek üzere çağırdığı; bu sebeple
müteveffanın yanına giden davalıyı birlikte içki içmeğe ikna ettiği ve gece
geç saatlere kadar içki içtikleri; bilahare davalının aracıyla Kırklareli'ye
birlikte dönüyorlar iken aracın devrilmesi sonucunda müteveffanın önce
yaralandığı, sonra da kaldırıldığı hastanede vefat ettiği) şeklinde vuku
bulduğu tartışmasızdır. Oto tamircisi olan, mesleği itibari ile bu tür
davranışların vahim ve elim sonuçlar tevlit edeceğini herkesten fazla bilmesi
gereken, kendisini otosu ile geri götürmek üzere davet ettiği arkadaşını
içmeğe teşvik edip gece geç saatlerde bu şekilde içkili bir sürücünün aracına
kendisi de içkili şekilde binen müteveffanın bu davranışı, zararı doğuran
eyleme zımnö suretle de olsa rıza göstermektir. Gerçekten mevcut hal ve
şartlar altında çok tehlikeli olduğu bilenen bir otomobil yolculuğuna
çıkılması doğru olmayan bir hareket tarzı olarak benimsenmek gerekir ve bu
sebepten dolayı da müterafik kusur teşkil eder. Taşımanın şekli de hatır
taşımasıdır. BK.nun 53/2. maddesi hükmü icabı ceza mahkemesinin mahkumiyet
kararında tespit olunan, fail ile mağdur arasındaki kusur oranı hukuk
hakimini bağlayıcı olmayıp, ceza mahkumiyetine esas alınan kusur oranının
hukuk mahkemesinde inceleme konusu yapılan hukuki meselelere cevap verecek
nitelikte bulunmaması halinde hukuk hakimince yeniden değerlendirmeye tabi
tutulup takdir olunması icap eder. BK.nun 43 ve 44. maddeleri birbirlerini
tamamlayan hükümleri havidir. Hakim gerek tazminatın şeklini, gerekse
miktarını tayin ederken kusur oranı ile birlikte, halin özelliklerini de
gözönünde bulundurmak zorundadır. Oluş şeklinin yukarıda açıklanan
özellikleri de bu maddeler kapsamı içinde mütalaa edilmesi gereken bir husus
olup tazminatın hakkaniyete uygun bir miktar indirilmesini icap ettirir.
Mahkemenin tazminat miktarlarından hatır taşıması durumunu nazara almaksızın
cezadaki kusura tekabül eden 1/8 oranında bir indirim yapmış olduğu
anlaşılmakta ise de, bu miktar indirim anılan maddeler uarınca hakkaniyete
uygun düşen bir indirim miktarı değildir.
4- Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda maddi tazminat miktarı, (davacı
çocukların geçim durumlarının davacı anneye ait olacağı, kazancın 30'unun
da müteveffa için ayrılacağı, bu suretle kazancın 70'inin davacı anneye
-müteveffanın eşine- yansıtılacağı) esaslarına göre sadece davacı eş hakkında
hesaplanmış olup bu şekildeki yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm
oluşturulması da isabetsizdir.
S o n u ç : Yukarıda 1 nolu bentte yazılı nedenlerle davalının sair temyiz
itirazlarının reddiyle, 2, 3, 4 nolu bentlerde yazılı nedenlerle kararın
davalı yararına (BOZULMASINA), 62.500 TL. peşin harcın istek halinde davalıya
iadesine, 16.4.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|