 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Ondokuzuncu Hukuk Dairesi
E. 1992/8658
K. 1992/4353
T. 22.9.1992
* MENFİ TESBİT DAVASI
* İSPAT KÜLFETİ
* KAT'İ YEMİN
ÖZET : Her ne kadar menfi tesbit davalarının bazı türlerinde, kural olarak
ispat yükü davalı alacaklıya düşmekte ise de; bu kural mutlak olmayıp, bir
senedin karşılıksız olduğunun iddia edilmesi suretiyle açılan menfi tesbit
davasında ispat külfeti davacı borçluya düşer. Yargıtay'ın yerleşmiş
içtihatları ve ilmö görüşleri de bu doğrultudadır.
Bu nedenle, ispat külfeti kendisine ait bulunan davacının bildirdiği deliller
usulünce değerlendirilip, mevcut delilleri iddianın ispatına yeterli olmadığı
takdirde delil listesinde ayrıca dayanılmış olan yemin delilinden de
yararlandırılmak suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar oluşturulması
gerekir iken; bu hususta yanılgıya düşülerek ispat külfeti kendisine teveccüh
etmeyen davalıya yemin teklifine hakkı olduğu bildirilerek davacıya yemin
ettirilmesi doğru değildir.
(2004 s. İİK. m. 72/5)(818 s. BK. m. 81)
Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda
yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün
süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi,
gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili; taraflar arasındaki bir araba alım-satımı sebebiyle toplam
tutarları 13.000.000 TL. olan muhtelif keşide tarihli 6 adet çekin kendisi
tarafından davalıya verildiğini; bidayette fiilen kendisine teslim edilen
sözkonusu arabanın davalı tarafından kaçırılıp geri alınmış olması sebebiyle,
toplam tutarları 11.000.000 TL. olan tahsil edilmemiş 5 adet çekin
karşılıksız kaldığını ve tahsil edilen 2.000.000 TL.lık ilk çekin de haksız
yere tahsil edilmiş olduğunu iddia ederek; tahsil olunan çek bedeli 2.000.000
TL.nın istirdadını, diğerlerinin toplam bedeli 11.000.000 TL. borcu
olmadığının tesbitini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf cevabında, bu çekler araba alım-satımı için düzenlenip verilmiş
olmayıp, bir kısmının davacının ortağı olduğu bir şirkete olan sermeya
borcuna, diğer bir kısmının bu şirkete olan sair borçlarına karşılık olarak,
kalan bir kısmının da mali sıkıntı içinde olan bu şirketin krizi atlatmasını
temin amacıyla şirkete borç olarak verildiğini ve bunların 15.5.1988 keşide
tarihli 2.000.000 TL.lık olanının da ödendiğini; bunun içindir ki hamili
bulunmadığı çeklerden dolayı husumetin kendisine teveccüh etmiyeceğini
savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalının savunmasını subuta erdirir bir delilin getirilememiş
olması, davalıya hatırlatılan yemin hakkını kullanması ile davacı tarafından
yeminin usulünce eda edilmiş bulunması sonucunda; çeklerin araba alım-
satımından dolayı verildiğinin ve kamyon niteliğinde olan arabanın
kaçırılması ile karşılıksız kaldıklarının anlaşılması sebebiyle tahsil olunan
2.000.000 TL.nın davalıdan alınıp davacıya verilmesine ve diğer 11.000.000
TL. toplam tutarlı senetlerden ötürü davacının davalıya borçlu olmadığının
tesbitine karar verilmiş; karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Her ne kadar menfi tespit davalarının bazı türlerinde kural olarak ispat yükü
davalı alacaklıya düşmekte ise de; bu kural mutlak olmayıp, bir senedin
karşılıksız olduğunun iddia edilmesi sureti ile açılan menfi tespit davasında
ispat kületi davacı borçluya düşer. Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatları ve ilmö
görüşler de bu doğrultudadır (Örnek: HGK. 29.9.1976, 11/497-2564; TD.
23.11.1970, 2787/4659; 11. HD. 6.11.1973, 3935/4158; 11. HD. 30.4.1984,
2460/2548; 11. HD. 15.3.1982, 1086/1044 vb. kararları; Prof. Dr. B. Kuru,
Hukuk Muhakemeleri Usulü 4. Baskı, C: 2, S: 367; T. Uyar, Olumsuz Tespit
Davaları, S: 560; Prof. Dr. B. Umar- Dr. E. Yılmaz, İspat Yükü, S: 132).
Dosyaya celp olunan çek örneklerinde; bu çeklerin davalı ile alakası
bulunduğunu gösterir herhangi bir işlem mevcut olmayıp; hamiline düzenlenmiş
olan çeklerin ilk cirantası savunmada bahsi geçen ticari şirkettir. Sonraki
cirolardaki davalının adı bulunmamaktadır. Bu durum davalının, bu senetlerle
kendisinin alakasının bulunmadığı yolundaki savunmasını destekler nitelikte
olmakla, davacı borçlunun senetlerde görünen durumun aksini, yani bu
senetlerin, iddia ettiği gibi bir oto alım-satımından dolayı davalıya
verilmiş senetler olduğunu ve bu senetlerin belirttiği şekilde karşılıksız
kaldıklarını usulünce ispat etmesi gerekir.
Bu nedenle, ispat külfeti kendisine ait bulunan davacının bildirdiği deliller
usulünce değerlendirilip, mevcut delilleri iddianın ispatına yeterli olmadığı
takdirde, delil listesinde ayrıca dayanılmış olan yemin delilinden de
yararlandırılmak suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar oluşturulması
gerekir iken; bu hususta yanılgıya düşülerek ispat külfeti kendisine teveccüh
etmeyen davalıya yemin teklifine hakkı olduğu bildirilerek davacıya yemin
ettirilmesi suretiyle hüküm oluşturulması isabetsiz olup, davalının temyiz
itirazları da bu nedenle yerindedir.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına
(BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
22.9.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|