 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.Hukuk Dairesi
Sayı:
ESAS KARAR
92/8023 92/8927
ÖZET : Velayet düzenlemesi kamu düzenine ilişkindir.
Ana veya baba şahsi ilişki kurma hakkını çocuğun gelişmesine menfi
etki yapacak biçimde suistimal ederse şahsi ilişki kaldırılabilir.
Taraflar arasındaki kişisel ilişki davasının yapılan muhakemesi
sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği
görüşülüp düşünüldü.
Evlilik içinde doğan sahih nesebin hükümleri, ana baba ile çocuk
arasında kurulan velayet münasebeti etrafında toplanır. Küçüklerin bakım ve
korunmalarını sağlamak için onların malları ve şahısları üzerinde ana babanın
sahip oldukları görevlerin, hakların, yetkilerin hepsine birden velayet
denir. Ana babanın çocuğun doğrudan şahsına ve mallarına karşı görevleri
vardır. Özellikle şahsına karşı görevleri ona bakmak, geçimini sağlamak, onu
yetiştirmek, fikri ve ruhi bakımdan terbiye etmektir. Hatta ana baba terbiye
haklarını kullanırken çocuğun sağlığını bozmamaya dikkat edecektir.
(M.K.md.264, 267) Ana ve baba vazifelerini ifa etmedikleri taktirde hakim
çocuğun korunması için gerekli tedbirleri alır. (M.K.md.272) Çocuğun bedeni
ve fikri gelişmesi tehlikeye düşerse hakim çocuğu anne ve babadan alabilir.
(M.K.md.273, Tüzük md.2)
Boşanma veya ayrılık vukuunda hakim ana ve baba ile çocuklar
arasındaki şahsi münasebetlere dair gereken tedbirleri alır (M.K.md.l49)
Görülüyorki velayet görevi ve hakkı, analık ve babalık haklarının
kullanılmasında odak nokta çocuğun fikren ve bedenen sağlıklı gelişmesidir.
Anılan haklar ve ödevler kamu düzeni ile ilgili olup devletin gözetimindedir.
Hakimin bir hareket vermeye gerek olmaksızın resen müdahale hakkı vardır.
Anne ve baba arasındaki bu tür davalarda tarafların kabulleri sonuç doğurmaz.
(HUMK.md.95) Şu noktaya davada açıklık getirmek gerekir. Boşanma veya ayrılık
vukuunda velayeti kaybeden eşle çocuk arasında şahsi ilişki kurulması mutlak
bir zaruret değildir. Çocuğun ahlaki, fikri ve bedeni gelişmeleri için
sakıncalar doğuracaksa görüşme hakkı kaldırılabilir. Bunun yanında çocukla
şahsi münasebet kurulması eşler arasında istenmeyen temaslara yol açacak
mahiyettede de olmamalıdır.
Temyiz incelemesine konu olan kararda ve davada, davacı ile davalı
evli iken l988 yılında boşanmışlar, müşterek çocukları Aslı Yılmazın velayeti
anneye tevdi edilmiş, baba ile şahsa ilişki kurulması düzenlenmiştir. Baba
şahsi ilişki kurma hakkını bir süre kullanmamış ve bir sefer kullandığında
tam anne ve bakım şefkatine muhtaç çocuğu 2,5 yıl kaçırmıştır. Velayeti haiz
olan annenin mahkemelere, icra dairelerine çocuk teslimi için müracaatları,
çocuğun baba tarafından çeşitli yerlerde saklanması ile iki buçuk yıl süren
bir kaçırma ve kovalama olayı yaratılmıştır. Bu arada baba tarafından çocuk
değişik isimle çağırılmış çocuk nüfus kaydındaki ismini unutmuştur. Tanık
sözlerine göre baba çocuğu alkolik bir kadına bakıcı olarak bırakmıştır.
Görülüyorki baba, iki buçuk yıl gibi uzun süreli çocuğu kaçırarak annenin
velayeti kullanma hakkını engellemiş, çocuğun daha mahiyetinin ne olduğunu
kavrayamadığı kavramlar ve saklamalara polisle kaçırılmalara maruz bırakmış,
ruh yapısını alt üst edecek, kendisi başka isimle çağırma, resmi mercilerde
yada başka çevrelerde başka isimle bilinme durumları yaratmıştır. Çocuğun
sağlıklı ruh ve beden gelişmesini engellemiştir. Bu haller hakimin doğrudan
müdahalesini geriktirir. Ayrıca velayeti haiz olan anne ile de çok olumsuz
durumlar meydana getirilmiştir. Şu halde mahkemece yapılacak iş, çocuğun
farik ve mümeyyiz çağa gelip olayları kavrayacağı yaşa kadar örneğin ll
yaşına kadar baba ile çocuk arasındaki şahsi ilişkiyi kaldırmaya karar
vermesi gerekirken yazılı biçimde aynı olayların tekrar edilmesine müsait bir
şahsi ilişki kurulması yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Açıklanan nedenle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile
mahkeme hükmünün BOZULMASINA, 2.10.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
BAŞKAN ÜYE ÜYE ÜYE ÜYE
Tahir Alp Nedim Turhan Ş.D.Kabukçuoğlu Özcan Aksoy Özden Gögüş
|