 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
E. 1992/8-214
K. 1992/240
T. 28.9.1992
* 3091 SAYILI KANUNA AYKIRI DAVRANIŞ
* DERE YATAĞINA ELATMAK
ÖZET : Aynı mütecavizin ikinci ve daha sonraki veya onun yararına üçüncü
kişilerin ilk tecavüz ve müdahalelerinin varlığı idari makamlarca saptanıp
karara bağlanarak, bu karar infaz edildikten sonra, 3091 sayılı Yasanın 15.
maddesindeki suçun oluşması sözkonusu olur.
(3091 s. MTÖK. m. 15)
3091 sayılı Yasaya aykırı davranışta bulunmak suçundan sanık Hamza'nın aynı
Yasanın 15/a ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca iki kez
cezalandırılmasına ilişkin, (Güzelyurt Sulh Ceza Mahkemesi)nce 20.12.1990 gün
ve 22-38 sayı ile verilen hüküm C. Savcısı tarafından temyiz edildiğinden,
dosyayı inceleyen Yargıtay Sekizinci Ceza Dairesi'nce 15.10.1991 gün ve
6881-9306 sayı ile;
(Sair itirazlar yerinde görülmeyerek,
Sanığın Ihlara Kasabası Belediye sınırları içinde olan, Devletin hüküm ve
tasarrufu altında bulunan dere yatağına ağaç dikmek ve sürmek suretiyle
28.3.1986 günlü elatması nedeniyle 11.4.1986 gün ve 59 sayı ile verilen
birinci men kararının 16.4.1986'da infaz edildiği, bu infaza rağmen aynı yere
yeniden ağaç dikmek suretiyle 11.2.1987'de tekrar elatmada bulunduğu, bu
elatmasının da 20.2.1987 gün ve 11 sayı ile önlenerek infazının yapıldığı,
üçüncü kez 9.4.1990 günlü elatması ile ilgili idari soruşturma yapılmaksızın
C. Savcılığında yapılan soruşturma sonucu 3091 sayılı Yasaya aykırılık
suçundan tek dava açılmışsa da sanığın ilk iki elatmasının varlığı saptanmış
ve koşulları da oluşmuş bulunmakla 3091 sayılı Yasaya aykırılıktan kurulan
ilk hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, sanığın 9.4.1990 günkü
elatması ile ilgili olarak, ilk suçun oluşmasından sonra verilmiş bir men
kararı olmadığından ve el atmaya konu yerin Belediye sınırları kapsamında
bulunması nedeniyle de 513/2 ve 3091 sayılı Yasaya aykırılık suçlarının
koşulları bulunmadığından sanığın beraeti yerine ikinci kez 3091 sayılı
Yasaya aykırılıktan mahkumiyet kararı verilmesi) isabetsizliğinden
oyçokluğuyla bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise, 23.1.1992 gün ve 37/1 sayı ile; (3091 sayılı Yasanın 12.
maddesindeki hüküm idarenin izleyeceği yöntemi düzenlemektedir. Suçtan zarar
gören kişi ikinci elatma üzerine doğrudan C. Savcılığına başvurabilir. Bu
durumda mahkeme ikinci elatmanın var olup olmadığını saptamalıdır. İdareye
başvurulmaması sonucu etkilemez) biçimindeki açıklama ile önceki hükümde
direnmiştir.
Bu hüküm de, sanık tarafından süresinde temyiz edildiğinden dosya, Yargıtay C.
Başsavcılığı'nın "onama" istekli 26.6.1992 gün ve 18269 sayılı
tebliğnamesiyle, Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca
okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, ikinci ve daha sonraki
tecavüz ve müdahalelerde, birinci tecavüz ve müdahalede olduğu gibi idarece
soruşturma yapılmasının gerekli olup olmadığı hususundadır.
3091 sayılı Yasanın 3, 5, 7. maddelerindeki yönteme uygun olarak İdarece
taşınmaza vaki müdahale ve tecavüzün önlenmesine karar verildikten sonra, bu
taşınmaza aynı mütecaviz tarafından ikinci kez ve daha sonraki veya onun
yararına başkaları tarafından bilerek ilk kez tecavüz veya müdahalede
bulunulduğu takdirde, Yasanın 12. ve 31.7.1985 gün ve 18828 sayılı Resmö
Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmeliğin 48 ve 51. maddeleriyle
yürürlükten kaldırılan 5917 sayılı Yasada yer almayan yeni bir düzenleme
getirilmiş ve ilk tecavüz ve müdahalede olduğu gibi, bu kerre de idarece
soruşturma yapılarak tecavüz ve müdahalenin önlenmesine karar verilmesi ve bu
kararın yerinde infaz edilmesi zorunluluğu getirilmiştir. Bu gibi durumlarda
İdarece infaz tutanağı dosyasına konulduktan sonra 3091 sayılı Yasanın 15.
maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere evrak, suçun işlendiği yer Cumhuriyet
Savcılığına gönderilmelidir.
İkinci tecavüz için konulan başvuru süresi, yapılacak soruşturmanın ve
verilecek kararın niteliği, bu kararı da içerecek şekilde her iki kararla
ilgili dosyanın C. Savcılığına tevdii halinde 15. madde uyarınca mütecaviz
hakkında karar verileceğine dair düzenlemeler karşısında 12. maddenin gerekli
kıldığı işlemler koğuşturma (dava) koşulu olmayıp, birinci men kararının
mütemmim cüz'ünü oluşturan cezalandırma koşulu (suç unsuru)dur. İdari
makamlarca verilmiş ikinci men kararı ve bunun infazı olmadıkça sanığın, 3091
sayılı Yasanın 15. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilemez.
O halde, aynı mütecavizin ikinci ve daha sonraki veya onun yararına üçüncü
kişilerin ilk tecavüz ve müdahalelerinin varlığı idari makamlarca saptanıp
karara bağlanarak, bu karar infaz edildikten sonra 3091 sayılı Yasanın 15.
maddesindeki suçun oluşması söz konusu olur.
Uyuşmazlık konusu olayda, üçüncü kez tecavüzde bulunduğu ileri sürülen sanığın
bu tecavüzü idari makamlarca saptanıp karara bağlanmadan ve bu karar infaz
edilmeden, C. Savcılığına şikayette bulunularak, sanık hakkında dava açıldığı
anlaşıldığından, Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken direnme kararı
verilmesi isabetsizdir. Hükmün bozulmasına karar verilmelidir.
* Kurul Üyesi İ. Oğuz; "Yasanın 12. maddesi, İdareye başvurulduğunda izlenecek
yöntemi düzenlemektedir. Bu itibarla Yerel Mahkemenin somut olayda üçüncü
tecavüzü saptamış bulunması nedeniyle ikinci suçun da yasal unsurları
oluştuğundan, direnme kararının onanmasına karar verilmelidir" açıklaması ile
karşı oy kullanmıştır.
S o n u ç : Açıklanan nedenlerle, sanığın temyiz itirazları bu itibarla
yerinde görüldüğünden, direnme kararının isteme aykırı olarak (BOZULMASINA),
2/3'ü aşan oyçokluğuyla 28.9.1992 tarihinde karar verildi.
|