 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onüçüncü Hukuk Dairesi
E. 1992/745
K. 1992/2639
T. 19.3.1992
* TAŞINMAZ MAL
* ESER SÖZLEŞMESİ
* MÜLKİYETİN NAKLİ
ÖZET : Davalı (H.U.), dava dışı Belediye ile düzenlediği arsa karşılığı inşaat
sözleşmesi hükmünce ve müteahhit sıfatıyla daireyi teslim almıştır. Anılan
davalı, eser sözleşmesindeki yükümlülüklerini yerine getirdiği oranda şahsi
hakkına dayanarak mülkiyetin arsa sahibinden kendisine geçirilmesini
isteyebilir veya bu şahsi hakkını üçüncü kişiye de BK. m. 162 uyarınca
devredebilir. Şahsi hakkı temellük eden kişi de yüklenicinin halefi olarak
mülkiyetin kendisine nakledilmesini arsa sahibinden isteme olanağına haizdir.
(818 s. BK. m. 162)
Taraflar arasındaki elatmanın önlenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda,
ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen
hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine; dosya
incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı; davalılardan (H.U.)'nun dava dışı Belediye ile düzenledikleri kat
karşılığı inşaat sözleşmesine göre bina yapmayı yükümlendiğini, sonra da işin
ifası ve tamamlanması için aralarında adi ortaklık kurduklarını, inşaatın
bitirilmesine doğru düzenledikleri tasfiye protokolünde ortaklık payına
karşılık eser sözleşmesinde davalıya verilecek dairelerden biri ile
30.000.000 TL. sının kendisine verilmesinin kararlaştırıldığını, davalının
Belediyenin teslim ettiği daireyi vermiyerek diğer davalılara kiralayıp
sözleşmeye aykırı davrandığını, taşınmazda henüz kat irtifakı kurulmayıp
arsanın Belediye adına tapu kaydının devam ettiğini öne sürerek, davalıların
daireye müdahale ve muarazalarının men'ine karar verilmesini istemiştir.
Davalı kiracılar; iyiniyetle taşınmazı kiraladıklarını, Davalı (H.U.) ise adi
ortaklık tasfiye protokolünün resmi biçimde düzenlenmediği için geçersiz
olduğunu, geçersiz sözleşmeye dayanılarak elatmanın önlenmesinin
istenemiyeceğini savunmuş, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece; adi ortaklığı sona erdiren sulhname başlıklı adi sözleşmenin
taşınmaz mal mülkyietinin geçirilmesini amaçladığından geçersiz olduğu, ancak
kişisel hak doğuracağı böyle bir sözleşme ile ayni hakka dayalı elatmanın
önlenmesinin istenemeyeceği kabul edilmiş, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici
nedenlere ve özellikle davalılar Hasan, Serhat'ın kira akdinin
düzenlenmesinde kötü niyetli olduklarının kanıtlanmamış bulunmasına göre
aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan davacının temyiz itirazlarının reddi
gerekir.
2- a) Dava dışı İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile davalı (H.U.) aralarında
düzenlenen 26.11.1987 tarihli kat karşılığı konut inşaatı eser sözleşmesine
göre yüklenici (H.U.)'ya dava konusu edilen dairenin verildiği,
b) Bu inşaatın yapımı konusunda davacı ile davalı (H.U.) arasında adi ortaklık
kurulduğu ve inşaatın bitirilmesi sırasında düzenlenen 26.2.1989 günlü
tasfiye protokolünün 2. maddesi hükmünce (H.U.)'nun davacıya karşı inşaatın
normal üçüncü katında Sayfiye Sokağı'na bakan daireyi teslim ve tapusunu
vermeği yükümlendiği,
c) Ortaklığın inşaatı tamamlaması sonucu anılan davalının eser sözleşmesi
gereği akidi Belediyeden dava konusu daireyi teslim alıp diğer davalılara
kiraya verdiği,
d) Arsa tapusunun henüz Belediye üzerinde olup binasının kat mülkiyetine
geçirilmediği konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı gibi
mahkemenin kabulü de bu doğrultudadır. Çözümü gereken sorun açıklanan maddi
olgulara uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak, diğer bir ifade
ile hukuki nitelendirmenin yapılmasında toplanmaktadır (HUMK. m. 76).
3- 26.2.1989 tarihli adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin sözleşmede, ortaklığın
faaliyeti sonucu elde edilen dava konusu dairenin mülkiyetinin davacıya
verileceği kabul edilmiştir. Taşınmaz mal (daire) ortaklık kazancı ile elde
edilmiş olduğu için adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin protokol ile ve
tasfiye amacıyla ortaklardan birinin diğer ortağa ortaklık konusu taşınmazın
mülkiyetini geçirme borcu altına girmesi hukuken mümkün ve geçerlidir (Bkz.,
Yargıtay HGK., 1991/13-76 E., 1991/199 K., 10.4.1991 T., Yargıtay Kararları
Dergisi, Temmuz-1991, Sayı: 7). Resmi şekil şartı ancak tapulu bir taşınmazın
mülkiyetinin sermaye olarak ortaklığa konulması için aranır. Gerçekten de adi
ortaklık sözleşlerinde ortaklar, diğer sözleşmelerden tamamen farklı olarak
emeklerini ve sermayelerini ortak bir amaç doğrultusunda
birleştirdiklerinden, aralarında kurulan sıkı işbirliği ve güvenin tasfiye
işlemlerinde de gözardı edilmemesi gerekir. Bu nedenle davacı ortağın tasfiye
protokolünde kendisine düşen taşınmaza ilişkin diğer ortağa elatmanın
önlenmesi davasını açmakta hakkı olduğunun kabulü gerekir.
4- Kaldı ki uyuşmazlığın çözümüne az yukarıda açıklanan adi ortaklığın
tasfiyesi kurallarından ayrı alacağın temliki hükümlerince de bakmak
mümkündür.
Davalı (H.U.), dava dışı Belediye ile düzenlediği arsa karşılığı inşaat
sözleşmesi hükmünce ve müteahhit sıfatıyla daireyi teslim almıştır. Anılan
davalı eser sözleşmesindeki yükümlülüklerini yerine getirdiği oranda
(olayımızda tamamen yerine getirilmiştir) şahsi hakkına dayanarak mülkiyetin
arsa sahibinden kendisine geçirilmesini isteyebilir veya bu şahsi hakkını
üçüncü kişiye de BK. m. 162 uyarınca devredilebilir. Şahsi hakkı temellük
eden kişi de yüklenicinin halefi olarak mülkiyetin kendisine nakledilmesini
arsa sahibinden isteme olanağını haizdir. Açıklanan durum karşılığında davalı
(H.U.)' un arsa sahibi Belediyeye karşı daireye ilişkin şahsi hakkını
26.2.1989 tarihli sözleşmeyle davacıya temlik ettiğinin kabul edilmesinde
tereddüt ve duraksamaya yer olmamalıdır. O nedenle, anılan sözleşme alacağın
temliki hükümlerine göre de (BK. m. 162) hukuki sonuç doğurur ve sözleşme
resmi olarak düzenlenmemiş olsa dahi davalı (H.U.) sözleşmenin geçersizliğini
savunamaz.
Mahkemece, bu davalı hakkında açılan davanın kabulüne karar verilmesi
gerekirken hukuki nitelendirmede ve delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek
reddedilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan 1. bent gereğince davacının diğer temyiz
itirazlarının reddine, sonraki bentlerde belirtilen gerekçelerle mahkeme
kararının davacı yararına (BOZULMASINA), istek halinde peşin harcın iadesine,
19.3.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|