 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.Hukuk Dairesi
Sayı:
ESAS KARAR
92/7451 92/8636
ÖZET : 3444 sayılı kanun yürürlüğe girmesinden önce oluşan boşanmada
yoksulluk nafakası.
Taraflar arasındaki nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda
mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği
görüşülüp düşünüldü.
Her Hukuki işlem kural olarak gerçekleştiği andaki hukuk düzeni içinde
varlık kazanır. Maddi hukuka ilişkin kanunda açık hüküm taşımadıkça yürürlüğe
girmesinden önce oluşan hukuki durumları etkilemez. Taraflar l7.l2.l987
tarihinde kesinleşen hükümle boşanmışlardır. O halde boşanmanın sonunda
oluşan hak ve yükümlülükleri o günde mer'i hukuka göre varlık kazanmıştır.
M.K.bazı hükümlerinde değişiklik yapan 3444 sayılı kanun 5.8.l988 tarihinde
yürürlüğe girmiştir. Boşanmış eşler arasında yoksulluk nafakasını düzenleyen
M.K.3444 sayılı kanunda değiştirilmezden önceki l44. madde hükmü "kabahatsiz
olan karı yahut koca boşanma neticesi olarak büyük bir yoksulluğa düşerse,
diğeri boşanmaya sebebiyet vermemiş olsa dahi kudreti ile mütenasip bir
suretti BİR SENE müddetle nafaka itasına mahkum edilebilir." biçiminde idi.
Görüldüğü gibi davalı eşin nafaka yükümlülüğü diğer şartlarında
oluşması halinde boşanmadan itibaren ancak bir yıl devam edebilecek
niteliktedir. Davacının geçen döneme ilişkin bir istemi yoktur. Açıklanan
kural sebebiyle davanın açıldığı l8.l0.l99l tarihinde ve daha sonrası için
yoksulluk nafakası isteyemez. Davanın reddi gerekirken isteğin hükme
bağlanması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Davalının temyiz itirazının bu sebeple kabulü ile hükmün
BOZULMASINA, 28.9.l992 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
BAŞKAN ÜYE ÜYE ÜYE ÜYE
Tahir Alp Ş.D.Kabukçuoğlu Hakkı Dinç Ferman Kıbrıscıklı Özcan Aksoy
(Muhalif)
MUHALEFET ŞERHİ
"Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek eş, kusuru daha ağır olmamak
şartıyla geçimi için diğer eşten mali gücü oranında süresiz olarak nafaka
isteyebilir." (M.K.l44) Kanunda yer alan kusurun hangi konuda olduğu yönünden
bir açıklıkda yoksa Medeni Kanunun l29. ve müteakip maddelerinde ve özellikle
l43. maddede yer alan anlatımdan, bunun boşanmaya yol açan olaylardaki kusur
olduğu anlaşılmaktadır.
Şu halde boşanmaya yol açmayan başka olayların (tali olayların)
dikkate alınması mümkün değildir.
"Karı kocadan biri, evlenmenin kendisine tahmil ettiği vazifeleri ifa
etmemek maksadıyla diğerini terkettiği veya muhik sebep olmaksızın evine
dönmediği takdirde ... boşanma davasında bulunabilir." (M.K.l32) görüldüğü
gibi terk sebebine dayanan boşanmada boşanmaya yol açan olaylar ya evlenmenin
kendisine yüklediği vazifeleri ifa etmemek amacıyla terk veya böyle bir amaç
taşımasa dahi muhik bir sebep ortaya koymadan evine dönmemektir. Terkin
başlangıçta kanunda gösterilenden başka bir saikten kaynaklanmış olması,
esasen boşanmaya yol açan olaylardan olmadığından o olayda tarafların şu veya
bu oranda kusurlu olmaları boşanma olgusuna etkili değildir.
O halde kanunda gösterilen saik dışında başka saiklerin doğumuna yol
açan olaylarda tarafların şu veya bu oranda kusurlu olmaları yoksulluk
nafakasının verilmesi veya verilmemesine etkili olamaz.
Davalı eş evlilik birliğinin kendisine yüklediği vazifeleri ifa
etmemek maksadı ile birliği terk etmiş ve muhik sebebe dayanmadan geri
dönmemiş ise boşanmada kusurun tamamının onda olduğu açıktır. Davalı eş
kanunda gösterilen saik dışında, başka bir saikle birliği terk etmiş ise bu
terk boşanma sebebi olamayacağı, boşanma sebebini oluşturan olay muhik sebep
olmadan birliğe dönmeme olduğundan davacının boşanmaya yol açan bu olayda
kusurundan söz edilemez.
Şu halde Medeni Kanunun l32. maddesi uyarınca boşanma halinde hiç bir
surette davalıyı daha az kusurlu kabul etmek mümkün değildir. Davalı yararına
yoksulluk nafakası hükmedilemez. Karar bu sebeple bozulmalıdır.
ÜYE
Tahir Alp
|