Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 



      T.C.
Y A R G I T A Y 
2.HUKUK DAİRESİ

    SAYI
 ESAS     KARAR 
92/7414  92/7952	 

	ÖZET:Muvazaalı olması sebebi ile iptali istenebilecek işlemin iptali
 istenmezse tenkis istenebilir.
	Karara işlem niteliğinde olayda tenkis 
	Muhalefet: Muvazaalı işlem tenkise konu olamaz.
	Temyiz eden: Davacı

	Mesarret Tısoğlu ile Gündoğdu Hamurlu ve ark. arasındaki tenkis
 davasının yapılan muhakemesi sonunda davanın reddine dair verilen hüküm
 davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
	1-Murisin geçerli muameleleri tenkis edilebilir.Ancak "hiç kimse kendi
 lehine olan davayı ikameye...icbar olunamaz" (HUMK.79).
Yapılan işleme geçerlilik izafe edilerek iptal isteminden daha az kapsamlı
 olan tenkis istemeyi engelleyen bir kanun hükmü yoktur. Öte yandan muvazaalı
 işlem yok hükmünde değildir. Söz konusu işlemler iptal edilinceye kadar sonuç
 doğurur. Muvazaalı olması sebebiyle iptal edilebilir nitelikte olmasına
 karşılık iptali istenmeyen işlemlerin tenkis hükümleri çerçevesinde incelenip
 karara bağlanması zorunludur (Y.2.H.D.nin l8.5.l992 günlü ve 5377-5786 sayılı
 kararı).
	2-Murisin, mahfuz hisse kurallarını ihlal eden ölüme bağlı teberruları
 ile Medeni Kanunun 507.maddesinde gösterilen tasarruflarının tenkisi
 istenebilir. Bu meyanda murisin mahfus hisse kurallarını bertaraf etmek
 kastıyla yaptığı aşikar olan temliklerinin de tenkise tabi olduğu kanunda
 açıklanmıştır. Bunlar arasında murisin karma bağışlamalarının da bulunacağı
 şüphe götürmez. Bunlarda ödenen veya ödendiği kabul edilen ivaz ile işlem
 yanındaki gerçek değer arasındaki aşırı fark bağış bağış niteliğinde ise
 tenkis olunabilir. (Y.2.H.D.nin l6.l0.l970 günlü ve 4751-5351 sayılı kararı).
 Elbetteki murisin mali sıkıntı veya kazanma yapan kişiye karşı minnet
 borcunun ifası gibi amaçlar güttüğünün subutu halinde ve açıkca başka delil
 yoksa ölünceye kadar bakma aktinin ivazları arasındaki denğesizlik de işlem,
 bu kapsamda kabul edilemez (Y.2.H.D.nin 2.7.1991 günlü ve 5723-9788 sayılı,
 Y.H.G.K.nun l6.3.l988 günlü ve 814-247 sayılı kararları). Muris ile lehtarın
 ivazları arasında ki bu nisbetsizliği bilerek ve fazlayı bağışlama kastıyla
 işlem yaptıklarını gösteren deliller bulunması halinde tenkis isteminin
 kabulü zorunludur.
	Bu yönler gözetilmeden murisin muvazaalı işleminin istenebilecegi
 tenkis yoluna gidilemiyeceği kabul edilerek davanın reddi doğru
 bulunmamıştır.	
	SONUÇ: Davacının temyiz itirazının bu sebeplerle kabulü ile hükmün
 BOZULMASINA 15.9.1992 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
	
Başkan     Üye	 Üye            Üye	  Üye	 
T.Alp    N.Turhan   Ş.D.Kabukçuoğlu  H.Dinç   F.Kıbrıscıklı
	 (Muhalif)      


	 	MUHALEFET ŞERHİ

	Davacı, miras bırakanlarının davalılara bağışladığı taşınmazları
 gizlenen arzusuna aykırı olarak satış göstererek davalılara temlik ettiğinden
 bahisle saklı payları oranında indirilmesini istemiştir. Davacı işlemin
 danışıklı olduğunu irade etmiş, ancak danışık sözcüğünü kullanmamıştır.
 Danışık iki tarafın iradeleri ile beyanları arasında isteyerek oluşturdukları
 uyumsuzluktur. Mahkemede temlikin danışıklı bağış olduğunu kabul etmiş
 indirim (tenkis) isteğini bu nedenle red etmiştir. Sayın çoğunluk görüşü de
 aynı yönde gerçekleşmiştir. Ne varki çoğunluk muvazaalı da olsa bir temlik
 saklı payları zedeliyorsa saklı pay oranlarına indirilmesinin (tenkisi)
 istenebileceğini bir başka anlatımla tarafların veya onların ortaklarının
 danışıklı (muvazaalı) işleme geçerlilik kazandırabileceklerini, zira iptale
 göre daha azı ifade eden indirim (tenkis) isteğinin; çoğun içinde azda vardır
 kuralına göre iptal isteği içinde var olduğunu kabul etmişlerdir.
  Borçlar Kanununun l8,danışıklı işlemi hükümsüz olarak nitelenmiş
 olmakla beraber öğreti ve uyğulama burada hükümsüzlük (butlan) yaptırımını
 kabul etmektedir (Eren Fikret Borçlar Hukuku, Genel Hükümler et.1.s.380,
 Tekinay, Akman,Burcuoğlu, Altop,Borçlar Hukuku Genel hükümler S.554; Esener,
 Türk Hususi Hukukuda muvazaalı müsmeleler S.50; Raisoğlu, Borçlar Hukuku
 genel hükümler Sh.5l).
	Danışıklı işlem hükümsüz sayılınca (batıl), hükümsüzlüğün işlemin
 başından beri varlığını ve taraflar arasında alacak borç ilişkisi
 doğurmıyacağının kabulünde zorunlu kılar. Bunun doğal sonucu olarak taraflar
 biribirlerinden olumlu veya olumsuz zarar adı altında bir istekte
 bulunamazlar. Ancak verdiklerinin geri verilmesini isteyebilirler (B.K.108,
 M.K.61). Danışıklı işlem hükümsüz olduğundan ileri sürülmesi bir zamanlada
 sınırlı bulunmamaktadır. Hükümsüzlük her zaman ileri sürülebilir ve ileri
 sürme birdef değil itirazdır. Taraflar ileri sürmemiş olsa bile hakim
 danışıklı işlemi kendiliğinden dikkate alır (B.K.M.11, İ.B.K.12.4.l944 gün l3
 sayılı).
	Doktrindeki bir görüş, danışığın hakim tarafından doğrudan
 gözetilmiyeceğini tarafların danışıklı işlemi ileride uyğun irade ve şekil
 koşullarına uyularak geçerli kılabileceklerini kabul etmekte iselerde bu
 görüş azınlıkta kalmıştır. Bir kısım düşünceler ise danışığın hukuki bir
 işlem olmadığını, sonuç doğurmadığını zira hükümsüz işlemlerin de ciddi
 beyanlara ihtiyaç bulunduğunu, ancak danışıkta ciddi işlem iradesinin
 bulunmadığını bu itibarla yokluk ifade ettiğini savunmaktadırlar. Bu
 görüş,danışığı hükümsüz sayan görüşle sonuçta birleşmekte aynı sonuçlara
 ulaşılmaktadır. Zira danışıklı işlemin sonradan geçerli hale getirilmesi
 mümkün değildir. Taraflar ancak iradelerini bu konu da da yeniden ve şekil
 koşullarına uyularak birleştirip istemedikleri sonucu cu istenebilir ve
 geçerli bir işleme dönüştürebilirler.
	Kısmı danışıkta da durum aynıdır. Düşük bir değerle satışı yapılan bir
 taşınmazın aslında bağışlandığı kabul edildiğinde; tarafların kısmı satımdaki
 iradelerinin gerçek olmaması, görünüşde kalması, bağışlanan bölüm üzerinde
 yasal şekil koşullarına uyğun bir irade beyanının bulunmaması sonucu işlemin
 tümü hükümsüzdür, (B.K.238). Danışık (B.K.l8)irade kuramına tabi olarak
 düzenlenmiştir. Bu İtibarla her tür danışık gerçek iradeye uymadığından
 hükümsüzdür, sonuç doğurmaz. (E.Fikret, Borçlar Hukuku 1987 2.bası 1.cilt
 S.380; Türk Medeni Hukukunda tenkis davası 1973,S.95).
	Tenkis (indirim) davası ancak hukukun geçerli işlemler hakkında
 istenebilir, Geçersiz bir işlem, tenkise konu olamaz, ancak yokluğunun
 (hükümsüzlük, butlan) tesbiti istenebilir. Zira hakim hükümsüzlüğü doğrudan
 dikkate almak zorundadır. Bu zorunluluk işlemin kamu düzenine aykırılığından
 kaynaklanmaktadır. Böyle bir durumda ilğililer Medeni Kanunun 933.maddesine
 göre tapu kütügünün düzeltilmesini, eski hale getirilmesini dava edebilirler.
 İndirim ise ancak gizli bağışın elden teslim ile yapılmasının mümkün olduğu
 hallerde istenebilir. Zira elden teslime konu olabilen bağışlamalarda şekil
 koşulu bulunmamaktadır.
	Olayı ilğilendiren Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları:
	1-5.2.1947 gün 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları: Bu
 kararla "namımüsterin"danışıklı işlem olduğu davanın dinlenebilirliğinin
 bulunduğu ve yazılı delille kanıtlanabileceği, ilişkinin vekalet sözleşmesi
 sonuçlarını doğurduğu,
	2-7.l0.l953 gün ve 8/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları:
 (ve bunun açıklaması niteliğindeki 26.5.l954 gün 8/l8 sayılı Y.İ.B.K.)"vekil
 sıfatıyla hareket etmeden üçünçü bir kişi ile yaptığı bağımsız bir satın alma
 sözleşmesine dayanılarak adına bir taşınmazı tapuda tescil ettirmiş olan
 kimseye karşı kendi namına alınması gerektiğini iddia  ederek adına
 kütüklenmesini dava yolu ile isteyemez. Yoksuz tescilin vekalet sözleşmesinin
 kötüye kullanılmasıyla gerçekleştiği kanıtlansa dahi bu durum taşınmazın
 vekalet veren kişi adına kütüklenmesini gerektirmez, ancak sözünde durmayan
 (teahhüdünü ihlal eden) vekil ödence vermekle yükümlü olur.
	3- 30.4.1974 gün 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı: Bir
 kimsenin mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte
 bağışlamak mlistediği tapulu taşınmazı hakkında tapu memuru önünde iradesini
 satış doğrultusunda açıklamış ise; saklı pay sahibi olsun yada olmasın, miras
 hakkı zedelenen (çignenen)tüm mirascılar görünürdeki satış sözleşmesinin
 danışıklı (muvazaalı) olduğunu ve gizli bağış sözleşmesininde şekil
 koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabilecekleri, bu dava
 hakkı, geçerli sözleşmeler için söz konusu olan medeni Kanunun 507 ve 603.
 maddelerinin sağladığı haklara etkili olmıyacağı kararlaştırılmıştır.
	Belirtilen Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı birbirlerini tamamlar
 ve doğrular niteliktedir.
	4-27.3.l957 gün ve 12/2 Yarğıtayİçtihadı Birleştirme Kararı ortak
 mülkiyetin paydaşı; payını karı ve kocaya, çocuklarına hahut akrabaya temlik
 ederse görünüşte satış sözleşmesi yapılsa bile gerçekte miras hukuku ile
 ilğili amaçların yada bağışlama gibi düşüncelerin hakim olduğu durumlarda
 onalım (şuf'a) hakkı kullanılmaz. Bu karar amacı esas olmuştur. Geçimini
 sağlayan amaç görünürdeki sözleşme ile gerçekleşen amaçtan üstün ise şuf'a
 hakkının kullanılamıyacağı esası benimsenmiştir. Bu karar şuf'a hakkının
 yalnız gerçek satışlar da kullanılabileceği esasından hareketle alınmıştır.
	5-22.5.l987 gün ve 4/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı;
	"Miras bırakanın yaptığı temliki tasarruftan zarar gören mirascılar
 tenkis davası ile birlikte kademeli olarak veya tenkis davası açdıktan sonra
 ayrı bir dilekçe ile Borçlar Kanununun l8. maddesine dayalı danışık
 (muvazaa)nedeniyle iptal ve tescil davası da açabilir". İçtihadı Birleştirme
 gğerekçesinde "gerçekten tenkis davaları ile muvazaaya dayalı iptal davaları,
 ileri görülüş biçimleri hukuksal esaslar kapsamları ve ve nihayet tenkis ve
 iptal nedenleri biribirinden farklı nitelikte davalardır. İlk bakışta tenkis
 davası açan kişinin tasarrufun geçerli bulunduğunu zımmen benimsediği
 düşüncesi akla gelebilirse de, kendi yararına bir hukuki sonuç elde etmek
 isteyen ve kapsamları farklı hukuki sonuçlar doğurabilecek birden fazla dava
 açma durumunda bulunan bir kimse, bu davalardan birini digerine tercihen
 açmaya zorlanamıyacağı gibi, yasaların uyğulanmasında, hakların korunması
 doğrultusunda hareket etme gereği karşısında bu davalardan birini açmakla,
 açık bir irade beyanı olmadan diğerinden feragat edildiğinin kabulü de uyğun
 bulunmamaktadır" belirtilen bu fikirleri esas alınmıştır.
	Sözü geçen olayda ilğili İçtihadı Birleştirme Kararlarının hiç
 birisinde tenkis isteği yönünden muvazaalı işlemin hukuken geçerli bir işlem
 haline dönüşebileceğine ilişkin bir açıklama ve kabul yoktur. l987 günlü
 İçtihadı Birleştirme kararında böyle bir kabule açık olduğu söylenemez.
 Burada her iki davanın birlikte açılabileceği gibi kademeli olarak da
 açılabileceği vurğulanmıştır. Bundan çıkan anlam şudur: Davacı işlemin
 muvazaalı olduğunu, bu iddianın yerinde görülmemesi halinde davaya tenkis
 olarak devam edilmesini veya tenkis olarak açılan davanın yanında ayrıca
 muvazaaya dayalı bir davanın açılabileceğidir. Önemli olan konu tenkis davası
 kesinleşmiş ise artık o temliki tasarruf hakkında muvazaaya dayalı bir
 davanın açılamıyacağıdır. Zira işlemin geçerliliği davacısı yönünden tenkis
 davasıyla kesinleşmiştir. Medeni kanunun 2 ve Hukuk Usulü Muhakemeleri
 Kanununun 237.maddesi uyarınca iyiniyet ve kamu düzeni ilkesi bu iddianın
 dinlenmesini engeler.
	Öğretide olayın kabul şekli Medeni Kanunun m.507/4. gereğince miras
 bırakanın yaptığı sağlar arası bir kazandırmanın tenkis edilebilmesi için  o
 işlemin öncelikle hukuken geçerli olması gerekir. Zira tenkis hukuken geçerli
 kazandırıcı işlemler için söz konusudur. Yapılan kazandırıcı işlem hukuken
 geçerli değilse (şekle aykırılık, ehliyetsizlik, muvazaa gibi) mirascılar bu
 işlemin tenkisi yerine ancak butlanını veya tapu kaydının düzeltilmesini
 isteyebilirler(1).
	Gerek l974 ve gerekse l987 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, tenkis
 ve muvazaa davalarının  aynı anda kademeli olarak veya biri kesinleşmeden
 diğeri ayrı bir dava konusu olabileceği yönünde kural koymuşlardır. Bu kural
 hukuken genel prensipleriyle çatışmaktadır.	
         Şöyleki:a) Muvazaalı işlem hukuken geçersizdir(batıldır, hiç
 yapılmamış hükmündedir). Hakim yoklukla iletli böyle bir sözleşmeyi
 tarafların onayına bakmadan kendiliğinden iptal etmekle yükümlüdür. Zira
 yokluk ifade eden bir işlem sonradan geçerli bir işleme dönüştürülemez.
 Sözleşmenin tarafları, geçersiz sözleşmenin gereğini yerine getirmiş olsalar
 dahi bu sözleşmeye geçerlilik kazandırmaz (B.K.Madde 11 ve 12.4.1944 gün 13
 sayılı İ.B.K.
	Zira tarafların yasal kurallara uyarak aynı nitelikte sözleşme yapma
 olanakları vardır. Bu itibarla işlem muvazaalı ise hakim tarafların sözlerini
 dikkate almadan hukuki nitelemeyi yapmak ve Türk yasalarını doğrudan
 uyğulamakla yükümlüdür. (HUMK.Madde 76).
	b)Tenkis davası hukuken geçerli olan işlemlere karşı dinlenebilir. Yok
 hükmünde olan danışıklı işleme karşı ancak iptal veya tapu düzeltim davası
 açılabilir. Tenkis davası açılamaz.
	c)Düşünülsünki; Saklı pay sahibi danışıklı işlemi geçerli kabul edip
 tenkis davası ile saklı payını elde etti bir diğer saklı pay sahibi veya
 mirascı işlemin danışık olduğunu iddia ile açtığı dava sonucu işlemin
 iptalini sağladı. Bu durumda aynı işlem hem geçerli ve hemde geçersiz
 sayılmış olacaktır. Halbuki hukuki kuralların toplumda güven duyğusu
 yaratması gerekir. Bir kazandırıcı işlem hem geçerli ve hemde geçersizdir
 denilebilirse güven duyğusu yok edilmiş olur.
	d)Danışıklı işlem bozulunca o mal olduğu gibi terekeye döner.
 Mirascıların pay oranlarını, miras bırakanın tereke üzerindeki tasarruf
 oranını, saklı pay miktarlarını etkiler. İndirim (tenkis) davasını yeğliyen
 mirascı tenkis davası kesinleşti diye işlemin iptali yolu ile terekeye geri
 döndürülen maldan eksik  kalan miras payını isteyebilecekmidir. Kanımca
 tenkis davası hatalı bir kabul olduğundan eksik kalan miras payını her zaman
 isteyebilir. Zira davacının tenkis  davacı ile danışıklı işlemi geçerli kabul
 etmesi ona geçerlilik kazandırmaz. Ancak gerek l974-l987 sayılı İçtihadı
 Birleştirme Kararı ve gerekse irade esasına dayalı olarak düzenlenmiş olan
 Medeni Yasa miras bırakanın malları üzerindeki iradesinin sadece saklı
 paylarla sınırlandırılmış olması hakkını indirim olarak kullanan mirascıya
 bundan dönerek işlemin tümünden iptalini isteme hakkı vermemektedir. Bu kabul
 hukuk uyğulamasında gerçekleştirilmesi gereken süreklilik ve  güven
 duyğusuyla bağdaşmaz şeklindeki gerekçeye dayalıdır.
	Tenkis davasının iptal davasına dönüştürülmesi usul hukuku yönünden de
 sakıncalıdır. Hakim,istekte fazlaya hüküm edemez (HUMK.74). İslah yolu ile
 davanın miktarı artrılamaz (HUMK.87). Bu itibarla tenkisin daha çoğu ifade
 eden iptale dönüştürülmesi usulen de olanaksızdır.  
(1)Prof.Dr.Nuşın Ayıtlar-Prof.Dr.Ahmet Kılıçlıoğlu, miras hukuku genişletilmiş
 2.bası l99l Sh.188-189
Doç.Dr.Fikret Esen-Türk Medeni Hukukunda tenkis davası l973 s.96-97;
 Prof.Dr.Necip Kocayusufpaşaoğılu-Miras Hukuku bası 3-l987 Bh.402;
 Prof.Dr.Bülent Köprülü-Miras Hukuku Dersleri l976 Ct 1,Sh. 276-277; Esat
 Şener Miras Hukuku l977 Birinci kitap Sh.542; İ.Teoman Ozanoğlu 22.5.l987 gün
 4/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı yazdığı muhalefet şerhi.
	Zaman aşımı yönünden: Danışıklı işlem yok hükmünde olduğundan zaman
 aşımına tabii olmadığı halde, indirim isteği l ve 5 yıllık zaman aşımı ile
 sınırlandırılmıştır (M.K.m.513). Bu itibarla tercihini indirim yönünde
 kullanan mirascıya l00 yıl sonra dahi danışık hukuksal nedenine dayalı
 işlemin tümü ile yok sayılmasını ve eksik kalan miras payını alma olanağı
 tanınmalıdır. Aksi halde davacını danışık hukuksal nedenine dayandıran hak
 sahibi ile indirime (tenkise) dayandıran hak sahibi arasındaki eşitlik ilkesi
 zedelenmiş olacaktır. Yasal kuralların oluşturduğu hukuki sonuçların
 kişilerin iradesine göre değerlendirilmesinin kabulü hukukun ana kuralı olan
 istikrarı ortadan kaldırır.
	Danışıklı işlemin iptalini öngören hukuksal neden o işlemin tarafların
 görünürdeki sözleşmede uyğun iradelerinin; gizli işlemde ise yasal şekil
 koşullarının bulunmaması sonucu yokluk ifade etmesi olduğu halde, indirime
 konu işlem hukuken geçerli bir işlemdir. Görüldüğü gibi indirim ve danışık
 hukuksal nedenlerine dayalı davalarda olay ve hukuki neden birliğinden söz
 etmek olanaklı bulunmamaktadır. Şu halde yarışan hakların varlığı da
 düşünülemez. Bu nedenledirki yokluk ifade eden bir işlemi konu edinen bir
 davanın (danışık) geçerli bir hukuki işleme dayalı bir başka dava ile aynı
 anda veya biribiri ardından görülmesi aralarında sebep sonuç ilişkisinin
 kurulması mümkün değildir.
	Sonuç olarak:Davanın konusunu oluşturan danışıklı işlem yok
 hükmündedir. Hiç yapılmamış gibidir. İşlemden etkilenenler de yokluğun
 tesbitini veya tapu kaydındaki eski hale getirilmesi suretiyle düzeltilmesini
 isteyebilir (M.K.m.933).
	Hukuken hüküm ifade etmeyen dolayısı ile hiç yapılmamış gibi olan
 gizli bağış indirim (tenkis) davasının konusu olmaz. Hakimin olayı danışıklı
 işlem  olarak değerlendirmesi ve buna doğrudan dikkate almasında yasal
 kurallara aykırılık yoktur. Hükmün onanması görüşündeyim. Danışıklı işlemle
 oluşan kazandırmaların indirim davasına konu olabileceği şeklinde oluşan
 sayın çoğunluğun  düşüncesine katılmıyorum.

	 Üye
	   Nedim Turhan
    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini