 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Sekizinci Hukuk Dairesi
E. 1992/7368
K. 1993/10021
T. 12.10.1993
* TAPU İPTALİ VE TESCİL
* KESİN HÜKÜM
ÖZET : Tarafları, dava konusu ve dava sebebi aynı olan kesinleşmiş karar,
sonradan açılan dava için kesin hüküm teşkil eder. Muris hakkında Tapulama
Mahkemesince verilen önceki kesinleşmiş hüküm, külli halefiyet yoluyla
mirasçıları da bağlayacağı gibi, önceki hükümde kazandırıcı zamanaşımına,
sonraki davada imar-ihyaya dayanılmış olması halinde dahi, her iki hukuki
sebepte de, zilyedlik iktisap için müşterek unsur olduğundan kesin hükmün
varlığı kabul edilmelidir. Ayrıca, 3402 sayılı Kanunun geçici 4/1. maddesi
karşısında, davacının 3402 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanma olanağı
yoktur.
Gerek maddi, gerekse şekli anlamda kesin hüküm dava şartlarından olmakla,
hakim tarafından kendiliğinden gözetilir ve varlığı saptandığı takdirde kesin
hükmün varlığı nedeniyle davanın reddi gerekir.
(1086 s. HUMK. m. 237) (3402 s. Kadastro K. geçici m. 4/1)
Fethi ve Esat, dahili davacı Nafi ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve
tescil davasının kabulüne dair (Menemen Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen
29.1.1992 gün ve 299/24 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine vekili
tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Dava konusu 368 parsel Hazine adına kayıtlı Eylül 1954 tarih, 82-86 sayılı ve
4753 sayılı Kanuna göre oluşan tapu kaydının revizyonu sonucu tapulamaca
tesbit ve tescil edilmiştir. Hazine adına yapılan bu tesbite karşı davacılar
murisi Gani'nin Menemen Tapulama Mahkemesi'nde açmış olduğu tesbitin iptali
davası redle sonuçlanmış ve mahkemenin 16.7.1985 tarih, 219/45 sayılı hükmü
Yargıtay denetiminden geçerek 9.4.1987 tarihinde kesinleşmiştir. Tapulama
mahkemesinin red sebebi muteriz Gani'nin Hazine tapusunun oluştuğu Eylül 1954
tarihine kadar zilyetlikle iktisap süresinin dolmamış olması nedenine
dayanmaktadır. Davacılar taşınmazın muristen intikal ettiğini ileri sürdüğüne
göre külli halefiyet yolu ile bu hükmün sonucu ile bağlıdırlar. Önceki
tapulama mahkemesi hükmünde taraflar, dava konusu ve dava sebebi aynı
olduğuna göre önceki hüküm bu dava için kesin hüküm teşkil eder. Gerçi
davacılar bu davada imar ihyaya dayandıklarını, tapulama mahkemesinde ise
murisleri ve babaları Gani'nin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine
dayandığını ileri sürmüş iselerde gerek kazandırıcı zamanaşımı, gerekse imar
ve ihya hukuki sebepleri mülkiyetin kazanılma yollarındandır. Her iki sebepte
de zilyetlik iktisap için müşterek unsurdur. Her ikisinde de taşınmazın
kazanılabilmesi ve zilyedin mülkiyet hakkının doğması için 20 yıllık
zilyetliğin mevcut olması gerekir. Önceki hükümle bu sürenin dolmadığı
belirtilerek dava reddolunduğuna göre bu davanın tarafları için özellikle
davalı davacılar yönünden külli halefiyet yolu ile önceki hüküm kesin hüküm
teşkil eder. Gerek şekli gerekse maddi anlamda kesin hüküm dava
şartlarındandır. Dava şartları dava açılabilmesi için değil mahkemenin
davanın esası hakkında incelemede bulunabilmesi (davanın esasına girebilmesi)
için gerekli olan şartlardandır. Mahkeme davanın açıldığı günde dava
şartlarının bulunmadığını tesbit ettiği ya da bu şartlardan birisinin
yargılama sırasında ortadan kalktığını öğrendiği anda davayı mesmu
olmadığından reddetmesi gerekir. Çünkü, dava şartları kamu düzeni ile ilgili
olduğundan bu şartların varlığı ve yokluğu hakim tarafından kendiliğinden
gözetilir. Ayrıca, 3402 sayılı Kanunun geçici 4/1. maddesi ile "bu kanunun
yürürlüğünden önce tapulama ve kadastro mahkemesinde kesin hükme bağlanmış
uyuşmazlıklara bu kanun uygulanmaz" hükmü getirilmiş olmakla davacıların 3402
sayılı Kanun hükümlerinden de yararlanma olanağı bulunmamaktadır. Açıklandığı
şekilde davanın kesin hükmün varlığı nedeniyle reddine karar verilmesi
gerekirken, bu husus düşünülmeksizin kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz
temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile
hükmün (BOZULMASINA), 12.10.1993 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
|