Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu

	E.	1992/7-40
	K.	1992/69
	T.	9.3.1992

*  1567 SAYILI KANUNA AYKIRI DAVRANIŞ 
*  DÖVİZ
*  ZORALIM


ÖZET : Yurda girişte kişilere, dövizlerini beyan etmeleri hususunun uyarı
 olarak duyurulmasını gerektiren bir yasal düzenleme mevcut değildir. Kişiler
 yurda girişte, üzerlerinde mevcut ve genel izin dışında kalan miktardaki
 dövizi, çıkışta yurt dışına ihraç etmek istiyorlarsa beyanda bulunmaları
 yasal zorunluluktur. Sanığın fiili, 1567 sayılı Yasaya aykırılık suçunu
 oluşturur.

Sanğın mahkumiyetine ve kendisine iade edilen 3000.- ABD. Doları'na ek olarak
 2000.- ABD. Doları daha iade edilerek elkonulan diğer dövizlerin zoralımına
 karar verilmelidir.

(1567 s. TPKK.K. m. 1)

1567 sayılı Yasaya aykırı davranışta bulunmak suçundan sanık Hüseyin'in
 beraatine ilişkin, (İstanbul Sekizinci Asliye Ceza Mahkemesi)nce 27.3.1989
 gün ve 85-74 sayı ile verilen hükmün, katılan vekili tarafından temyizi
 üzerine, Yargıtay Yedinci Ceza Dairesi'nce, 17.11.1989 gün ve 4580-11198 sayı
 ile;

(30 sayılı Kararın 4/d maddesine göre, yurt dışında yerleşik kişilerin yurda
 girişlerinde beyan etmiş olmak kaydıyla 3.000.- Dolar veya eşitini aşan
 miktardaki dövizlerini yurt dışına serbestçe çıkarabilecekleri öngörülmüştür.

Sanığın yurt dışından getirdiğini savunduğu dövizi girişte deklare etmediği
 gibi 3196 sayılı Yasa ile değiştirilen 1567 sayılı Yasa ve 30 sayılı Karar
 ile buna ilişkin 84/30-1 sayılı Tebliğ'de, yolcuların yazılı beyana tabi
 tutulacaklarına dair bir kayıt da bulunmadığı, gümrük kontrolünden geçerken
 beyanda bulunulmaması halinde suçun oluşacağı gözetilerek sanığın
 mahku-miyetine ve dövizin zoralımına karar verilmesi gerekirken, oluşa ve
 dosya kapsamına uygun düşmeyen kast bulunmadığı gerekçesi ile beraat ve
 dövizin iadesine karar verilmesi) isbetsizliğinden bozulmuş,

Yerel Mahkeme ise, 25.3.1991 gün ve 17-435 sayı ile; (Yurt dışında çalışarak
 kazandığı dövizini, yurda girişte deklare etmeyen sanığın bu hususu bilmesi
 olanaklı olmadığı gibi kendisine yazılı veya sözlü bir uyarıdada
 bulunulmamış, havalimanında bu hususa ilişkin bir uyarı yazısının bulunmadığı
 da anlaşılmıştır. Bu itibarla şekil şartlarına uymamak suçun oluşması için
 yeterli değildir. Sanıkta üzerine yüklenen suçun manevi ögesi bulunmadığından
 beraat kararı verilmelidir) biçimindeki açıklamalarla önceki hükümde
 direnmiştir.

Bu hüküm de, katılan vekili tarafından süresinde temyiz edildiğinden, dosya
 Yargıtay C. Başsavcılığı'nın "bozma" istekli 11.2.1992 gün ve 36462 sayılı
 tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca
 okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

İncelenen dosyaya göre; 
Yurt dışında çalışmakta bulunan sanığın, yurda girişte deklare etmediği suça
 konu dövizi, yurt dışına çıkarmak istemesinden ibaret fiilin, 1567 sayılı
 Yasaya aykırı davranmak suçunu oluşturup oluşturmadığı hususu, Özel Daire ile
 Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlığın konusudur.

Sorunun çözülebilmesi için öncelikle bu konudaki yasal düzenlemelere, daha
 sonra da maddi olaya bakmak gerekmektedir.

25.2.1930 gün ve 1433 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Türk
 Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunun, 6258 sayılı Yasa ile değişik 1.
 maddesinde; "Kambiyo, nukut, esham ve tahvilat alım ve satımının ve bunlar
 ile kıymetli madenler ve kıymetli taşlarla bunlardan mamul veya bunları
 muhtevi her nevi eşya ve kıymetlerin ve ticari senetlerle tediyeyi temine
 yarayan her türlü vasıta ve vesikaların memleketten ihracı veya memlekete
 ithalinin tanzim ve tahdidine ve Türk Parasının Kıymetini Koruma zımnında
 kararlar ittihazına icra vekilleri heyeti selahiyetlidir" hükmü yer
 almaktadır.

Bu yasal yetkiye dayanarak Bakanlar Kurulunca birçok kararlar yürürlüğe
 konulmuş bulunmaktadır. Olay tarihinde yürürlükte bulunan ve 7 Temmuz 1984
 gün ve 18451 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Türk
 Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 30 sayılı Kararın 4. maddesinde;

"a- Türkiye'ye döviz ithali serbesttir, hiç bir kayda tabi tutulamaz ve menşei
 araştırılmaz.

b- Türkiye'deki kişilerin beraberlerinde döviz bulundurmaları serbestir. Bu
 kişiler dilerlerse, sözkonusu dövizleri bankalarda açacakları döviz
 hesaplarında tutabilirler ve bu hesaplardaki dövizleri, efektif olarak
 kullanmak dahil, serbestçe tasarruf edebilirler.

c- Türkiye'de yerleşik kişilerin, dışarda yerleşik kişilerden, Türkiye'de
 yapacakları işlemler nedeniyle döviz kabul etmeleri serbesttir.

d- Türkiye'de yerleşik kişiler yurt dışına çıkışlarında beraberlerinde 3.000.-
 ABD. Doları veya eşitine kadar döviz çıkarabilirler. Bu miktarın üzerinde
 döviz çıkarılabilmesi, ancak kendilerine bankalarca döviz verildiğinin
 tevsiki kaydıyla mümkündür. Dışarıda yerleşik kişiler ile Türkiye'de yerleşik
 sayılmakla birlikte yurt dışında çalışan Türk uyruklu kişiler, YURDA
 GİRİŞLERİNDE BEYAN ETMİŞ OLMAK KAYDIYLA 3.000.- ABD. Doları veya eşitini aşan
 miktarlardaki dövizlerini beraberlerinde yurt dışına serbestçe
 çıkarabilirler.

e- .................) hükmü düzenlenmiştir.

Ancak, olaydan sonra ve 11.8.1989 gün ve 20249 sayılı Resmi Gazete'de
 yayımlanarak yürürlüğe giren ve halen yürürlükte bulunan 32 sayılı Kararda
 25.2.1990 tarihinde yapılan değişikliğe göre, 30 sayılı Kararda yukarıda
 açıklanan hüküm aynen geçerli tutulurken, yurt dışına çıkarılacak döviz
 miktarı 5.000.- ABD. Doları veya eşiti döviz olarak belirlenmiştir.

Bu yasal düzenlemelere göre, ülkemizde kambiyo sınırlamalarının bulunduğu,
 yurda döviz girişinin hiç bir kayıtlamaya tabi tutulmazken, yurt dışına döviz
 çıkarılmasının birtakım kayıtlamalara tabi tutulduğunu görmekteyiz. Buna
 göre;

a- Yurda girişte döviz ithali serbesttir. Hiç bir kayda tabi tutulamaz ve
 menşei araştırılamaz.

b- Yurt içinde de döviz üzerinde hiç bir kayıtlama bulunmamaktadır. Kişiler
 üzerlerinde diledikleri kadar döviz bulundurabilecekleri gibi, bankalarda
 döviz hesabı açabilirler ve efektif olarak kullanmak dahil diledikleri gibi
 tasarruf edebilirler.

c- Türkiye'de yerleşik kişiler dışarda yerleşik kişilerden serbestçe döviz
 alabilirler.

d- Türkiye'de yerleşik kişiler yurt dışına çıkarken, suç tarihine göre 3.000.-
 ve halen 5.000.- ABD. Doları'nı veya eşiti dövizi yurt dışına çıkarabilirler.
 Bu miktarın üzerinde dövizin çıkarılabilmesi için, kendilerine bankalarca
 döviz verildiğini belgelendirmeleri gerekir. 
e- Yurt dışında yerleşik kişiler ile yurt dışında çalışan ve Türkiye'de
 yerleşik sayılan Türk uyruklu kişiler, yurda girişlerinde beyan etmiş olmak
 kaydıyla, suç tarihine göre 3.000.- ve halen 5.000.- ABD. Doları veya eşiti
 dövizi aşan miktarlardaki dövizlerini beraberlerinde yurt dışına serbestçe
 çıkarabilirler.

Uyuşmazlık konusu olayı ilgilendiren düzenleme (e) bendi ile gösterilen
 kısımda açıklanmaktadır. Zira, sanık Türkiye'de yerleşik ve ABD.'nde mühendis
 olarak çalışan Türk uyruklu bir kişidir. Yurda girişinde 19.11.1988 tarihinde
 üzerindeki dövizi deklare ederek, "döviz beyan makbuzu" almadığı gibi, bu
 dövizleri pasaportuna da işletmemiştir. 26.1.1988 günü Amerika'ya gitmek
 üzere havalimanında pasaport işlemlerini yaptırdıktan sonra İHBAR üzerine
 yapılan aramada, üzerinde ve valizinin değişik yerlerinde saklanmış 24.788
 ABD. Doları'ndan, çıkış hakkı olan 3.000.- ABD. Doları kendisine verilerek
 diğerlerine elkonulmuştur.

Her ne kadar sanık savunmalarında, bu dövizleri ABD.'nde tasarruf ettiğini ve
 Türkiye'de bir kooperatif evi almak istediği için Türkiye'ye girişte ithal
 ettiğini, kendisine herhangi bir uyarıda bulunulmadığı için girişte beyan
 edip pasaportuna işletmediğini, almak istediği evin pahalı ve şehir merkezine
 uzak olması nedeniyle bu isteğini yerine getiremediğini ve ABD.'ne gitmek
 üzere yurt dışına beraberinde getirdiği dövizleri ile çıkmak isterken
 yakalanarak dövizlerine elkonulduğunu ileri sürmektedir.

Ancak, Türkiye'de kambiyo sınırlamaları bulunmaktadır. Girişte isteyen, beyana
 tabi olmadan dilediği kadar dövizi Türkiye'ye ithal edebilir. Ancak, yukarıda
 açıklanan 30 ve 32 sayılı Kararlardaki hükümlere göre, suç tarihinde 3.000.-
 ve halen 5.000.- ABD Doları veya eşiti dövizin yurt dışına çıkarılabilmesi,
 girişte beyanda bulunarak "döviz beyan makbuzu" alınması veya bu dövizin
 pasaporta işletilmiş bulunması koşuluyla olanaklıdır. Kaldı ki, sanığın suça
 konu dövizleri ABD.'nde tasarruf ederek, yurda soktuğuna ilişkin olarak
 sunduğu ABD. Bankası'nın hesap ekstresi incelendiğinde, 22.000.- ABD.
 Doları'nın 500-2000 Dolar'lık miktarlar halinde ve sekiz ayı kapsayan bir
 zaman diliminde çekildiği böylece ev satın almak üzere biriktirilip def'a-ten
 bankadan çekilerek getirilmiş para olmadığı anlaşıldığından ve çağımızın
 ulaştığı teknolojik gelişmeler karşısında bu kadar paranın ABD.'nden,
 Türkiye'ye banka kanalıyla değil de üzerinde getirilmesi inandırıcı
 görülmediğinden, savunması samimi görülmemiştir.

Ayrıca, yurda girişte kişilere dövizlerini beyan etmeleri hususunun uyarı
 olarak duyurulmasını gerektiren bir yasal düzenleme de mevcut değildir.
 Kişiler yurda girişte, üzerlerinde mevcut ve genel izin dışında kalan
 miktardaki dövizi, çıkışta yurt dışına ihraç etmek istoyorlarsa beyanda
 bulunmaları yasal zorunluluktur. Yasaları bilmemek mazeret sayılamayacağına
 göre, sanığın fiili 1567 sayılı Yasaya aykırılık suçunu oluşturur.

Bu itibarla, sanığın mahkumiyetine ve kendisine iade edilen 3.000.- ABD.
 Doları'na ek olarak 2.000.- ABD. Doları daha iade edilerek elkonulan diğer
 dövizlerin zoralımına karar verilmelidir.

* Karşı oy kullanan Kurul Üyeleri: (Yurda girişte belli miktarın üzerindeki
 dövizin beyan edilip edilmemesi, kişinin ihtiyarına bırakılmıştır. Kişi bu
 konuda beyana davet edilmemektedir. Beyanın amacı, dövizin yurt dışından
 getirildiğini kanıtlamaktır. O halde esas olan dövizin yurt dışından
 getirilip getirilmediğinin belirlenmesidir. 1567 sayılı Yasaya aykırı
 davranmak suçu bir cürüm olup, fiilde kast aranmalıdır. Bu suçun manevi
 unsuru, döviz kaçırma kastıdır.

Oluşa göre, sanık suça konu dövizi yurt dışından getirmiş, ancak beyanda
 bulunmamıştır. Sanıkta döviz kaçırma kastı bulunmadığından, üzerine yüklenen
 suç oluşmamıştır) biçimindeki açıklamalarla, Yerel Mahkeme kararının haklı
 nedenlere dayandığını ileri sürmüşlerdir.

S o n u ç : Açıklanan nedenlerle, katılan vekilinin temyiz itirazları bu
 itibarla yerinde görüldüğünden, direnme hükmünün istem gibi (BOZULMASINA,
 9.3.1992 gününde 2/3'ü aşan oyçokluğuyla karar verildi.


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini