 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
E. 1992/7-150
K. 1992/174
T. 1.6.1992
* KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETMEK
* DÜZELTME HAKKI
* SANIĞA TEBLİGAT
ÖZET : Sanığa, düzeltme hakkını kullanabilmesi için iadeli taahhütlü mektupla
ihbarda bulunulmamış, banka görevlisi aracılığı ile elden tebligat yapıldığı
muhatap bankaca bildirilmiştir. Duruşmalara gelmeyen ve istinabe yolu ile
sorgusu yapılan sanığın tebligatı aldığı ve buna rağmen düzeltme hakkını
kullanmadığı hususunda beyanı yoktur. Kaldı ki bu sorgusu sırasında tebligata
ilişkin belge okunarak diyeceği olup olmadığı da sorulmamıştır. O halde,
tebligatın sanığa yapıldığı hususu kesinlik kazanmamıştır.
Bu durumda, karşılıksız çek keşide etmek suçunun unsurları oluşmaz.
(3167 s. Çek K. m. 16, 7)(647 s. CİK. m. 4, 6)
Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık Orhan'ın, 3167 sayılı Yasanın
16/1. maddesi uyarınca 1 yıl hapis ve 1 yıl süre ile çek hesabı açmak ve
keşide etmekten yasaklanmasına ilişkin, (İstanbul Beşinci Asliye Ceza
Mahkemesi)nce 26.10.1989 gün ve 423-559 sayı ile verilen hükmün, sanık
tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay Yedinci Ceza
Dairesi'nce, 9.11.1990 gün ve 2253-11924 sayı ile;
(3167 sayılı Yasanın 7. maddesi uyarınca ihtar mektubunun iadeli taahhütlü
mektupla gönderilmeyip, banka personeli aracılığı ile elden tebliğ edildiği,
bu durumda ortada geçerli bir tebligat bulunmadığı cihetle, anılan maddedeki
bu kuralın keşidecinin iyiniyetini göstermek amacına yönelik olduğu gözönüne
alınarak, 7. madde uyarınca ihtarat yapılmasının sağlanması ve ihtarat
üzerine 7 iş gününde düzeltme hakkını kullanıp, kullanmadığının araştırılması
gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi) isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise, 11.4.1991 gün ve 142-274 sayı ile; 3167 sayılı Yasanın 7.
maddesi uyarınca ihtar mektubunun iadeli taahhütlü mektupla yapılması gerekli
ise de, burada güdülen amaç tebligatın sağlıklı bir şekilde sanığın eline
geçmesinin sağlanmasıdır. Banka personeli aracılığı ile sanığa elden tebligat
yapıldığına göre bu amaca ulaşılmıştır. Sanık tebligatı almadığını ileri
sürmemektedir. Kaldı ki bu uygulama ile davaların çabucak sonuçlandırılması
da sağlanmış olacaktır) biçimindeki açıklamalarla önceki hükümde direnmiştir.
Bu hüküm de sanık tarafından süresinde temyiz edildiğinden, dosya Yargıtay C.
Başsavcılığı'nın "bozma" istekli 8.5.1992 gün ve 84889 sayılı
tebliğnamesiyle, Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca
okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, 3167 sayılı Yasanın 7.
maddesi uyarınca, muhatap banka tarafından düzeltme hakkının kullanılması
için sanığa banka personeli aracılığı ile yapılan tebligatın yasal ve geçerli
sayılıp, sayılmayacağı hususundadır.
Ayrıntıları Ceza Genel Kurulu'nun 3.12.1990 gün ve 298/320 sayılı kararında
açıklandığı üzere; 7201 sayılı Tebligat Yasasının 2. maddesi gereğince, diğer
yasalarda özel hüküm bulunması veya gecikmesinde zarar bulunması halinde
görevliler aracılığı ile tebligat yapılabilir. 3167 sayılı Çekle Ödemelerin
Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Yasada, görevliler
aracılığı ile tebligat yapılabileceğine ilişkin Özel bir hüküm bulunmadığı
gibi, aksine düzeltme hakkının kullanılabilmesine olanak sağlamak üzere
yapılan ihbarın sadece "iadeli taahhütlü mektupla" yapılabileceği, 7. maddede
hükme bağlanmıştır.
Yasa tasarısında; banka görevlileri eliyle de tebligat yapılabileceğine
ilişkin olarak düzenlenen 7. madde, T.B.M.M. Genel Kurulu'nda yapılan
görüşmeler sırasında, banka görevlileri eliyle tebligat yapılabileceğine
ilişkin düzenleme, madde metninden çıkartılarak, elden tebligat yapılması
yasa yapıcı tarafından benimsenmemiş ve muhatap banka şubesi tarafından
yapılacak tebligatın iadeli taahhütlü mektupla yapılması gerektiği hükme
bağlanmıştır. Ancak 7201 sayılı Tebligat Yasasının 32. maddesi gereğince,
usulüne aykırı biçimde yapılan tebligat, muhatabın tebliği öğrenmesi ile
geçerli sayılacağından, sanığın tebligatı aldığını kabulü veya tebligata
ilişkin belge okunduğunda bir diyeceği olmadığını söylemesi halinde tebligat
geçerli sayılacaktır.
Uyuşmazlık konusu olayda; sanığa, düzeltme hakkını kullanabilmesi için iadeli
taahhütlü mektupla ihbarda bulunulmamış, banka görevlisi aracılığı ile elden
tebligat yapıldığı muhatap bankaca bildirilmiştir. Duruşmalara gelmeyen ve
istinabe yolu ile sorgusu yapılan sanığın tebligatı aldığı ve buna rağmen
düzeltme hakkını kullanmadığı hususunda beyanı yoktur. Kaldı ki bu sorgusu
sırasında, tebligata ilişkin belge okunarak, diyeceği olup olmadığı da
sorulmamıştır.
O halde, tebligatın sanığa yapıldığı hususu kesinlik kazanmamıştır.
Öte yandan, sanık bozulan hükmün temyizine ilişkin layihasında, 647 sayılı
Yasanın 4 ve 6. maddelerinin uygulanmasını istemiştir. Önceki hüküm
bozulmakla tamamen ortadan kalkmış ve önceki hükmün temyizine ilişkin layiha
dava dosyasının bir parçası halini almış bulunduğuna göre 647 sayılı Yasanın
4 ve 6. maddelerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda herhangi bir karar
verilmemesi de yasaya aykırıdır.
Bu itibarla, direnme kararının açıklanan nedenlerle bozulmasına karar
verilmelidir.
S o n u ç : Açıklanan nedenlerle, sanığın temyiz itirazları yerinde
görüldüğünden, direnme kararının istem gibi (BOZULMASINA), 1.6.1992 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
|