 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2.HUKUK DAİRESİ
Esas Karar
92/6780 92/7930
Özet:Vasiyetname usulünce açılmadan sonuç doğurucu belge niteliğini
kazanmaz.
Usulünce açılmayan vasiyetnameye istinaden yapılan tapu intikali
dayanaktan yoksundur. İptali gerekir.
Temyiz eden :Davacı
Süleyman Sarı Aydın ile Mehmet Ali Yanar arasındaki tapu iptali ve
tescil davasının yapılan muhakemesi sonunda davanın reddine dair verilen
hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki davacı tarafından
istenilmekle, duruşma için tayin olunan günde bugün temyiz eden S.Sarı Aydın
ve vekili Av.Ali Koyuncu ile karşı taraf M.Ali Yanar ve vekili Av.Celal
Yıldız geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek
karara bağlanması için duruşmadan sonra işin incelenerek karara bağlanması
için duruşmadan sonraya bırakılması uyğun görüldü. Bugün dosyadaki bütün
kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Vasiyetnameyi düzenleyen Sulh Hakimi,noter veya memur aslını yada da
onaylı örneğini saklamakla yükümlüdür (M.K.484).Saklama yükümlüğü ölüm
zamanına kadar hatta ölümün öğrenilmesine kadar devam eder. Ölüm zamanında
çıkan vasiyetname iptalini gerektirir bir eksiklik içinde olsa bile hemen
Sulh mahkemesine verilir. Bu yükümlülük vasiyetnameyi yanında bulunduran
herkes için geçerlidir. Vasiyetnameyi alan Hakim tereke için derhal gerekli
önlemleri alır (M.K.m.535). Vasiyetnameyi açar (M.K.536). Bundan sonra
mirasta haksahibi olanların her birine vasiyetnamenin kendilerini
ilğilendiren bölümlerini tebliğ eder (M.K.m.537). Vasiyetle mirasçı seçilmiş
olupta hakları yasal mirasçılar veya tarihi eski olan bir kazandırma ile hak
sahibi olanlar tarafından açıkca itiraza uğramayan kimseler tebliğden bir ay
geçtikten sonra Sulh Hakiminden miraçılıklarını gösteren bir resmi belgenin
verilmesini isteyebilirler (MK.538).
Bunlarda kanuni mirasçılar gibi miras bırakanın halefi olurlar ve
terekeye dahil hakları başkaca bir işleme tabi olmadan kendiliğinden iktisap
ederler (M.K.538/2). Ancak vasiyetname ile kendilerine muayyen mal vasiyet
edilenler aynı durumda değillerdir. Bunlar vasiyet yolu ile terekeden şahsi
bir hak edinirler (vasiyetçi tenfiz memuru). Vasiyeti ifa ile mükellef olan
varsa ondan yoksa kanuni ve mahsup mirasçılardan muayyen şeyin teslimini
isteme hakkına sahiptirler (M.K.541). Kendilerine muayyen mal vasiyet
edilenler Medeni Kanunun 633.maddesinden yararlanamıyacakları gibi, kanuni ve
mansup mirasçıların Tapu Sicil memuru önünde mülkiyeti nakleden bir irade
açıklamaları olmadan tapuda işlem yapılamaz. Bunun dışında Medeni Kanunun
642.maddesi uyarınca mülkiyetin kendisine aidiyeti hakkında alacağı ilam
üzerine hakim tarafından tescilin icrası için yazılan bir tezkre ile
vasiyetnameyi ibraz ederek taşınmaz malın lehtar adına tescili sağlanabilir.
Vasiyetnamenin butlan Def'i her zaman dermeyan olunabilir (M.K.50l/2).
Görüldüğü üzere vasiyetname hükümlerinin yerine getirilebilmesi için
öncelikle Sulh Hakimi tarafından yukarıda açıklanan şekilde açılıp itiraza
uğramamış olması gerekir.
Somut olayda vasiyetnameden yararlanan davalı vasiyetnameyi doğrudan
tapu memuruna götürerek kendisine vasiyet edilen taşınmazların adına
intikalini sağlamıştır. Bu şekilde yapılan mülkiyet intikali tapu malikine,
hak sahiplerine karşı ileri sürülebilecek mülkiyet hakkı vermez.
Diğer yönden vasiyetnamenin iptal davası, davacısının ölüme bağlı
işlemin geçersizliğini öğrendiği günden bir yıl ve herhalde vasiyetnamenin
açıldığı tarihten beş sene geçmekle zaman aşımına uğrar(M.K.m.501). Şu halde
vasiyetname ile oluşan hakka karşı açılacak davaların zaman aşımının
başlaması vasiyetin açıklanan kurallara uyğun olarak açılmasına bağlıdır.
Vasiyetname yasal kurallara uyğun olarak açılmadığına göre davalının zaman
aşımı sayı yasal dayanakdan yoksundur.
Davacı tapu kayıtlarının düzeltilmesini istemiştir. Ancak dava
zaman aşımı nedeniyle red edildiğinden mahkemece esasa ilişkin inceleme
yapılmamıştır.
Dayanaktan yoksun taşınmaz mal intikalinin iptali işleminin
zaman aşımına tabi olmadığı Medeni Kanunun 50l.maddesiyle öngörülen koşullar
gerçekleşmediği halde davanın zaman aşımı sebebiyle red
edilmiş olması usul ve yasa hükümlerine aykırıdır.
SONUÇ:Temyize konu hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA,
duruşma için takdir olunan ikiyüzellibinlira vekalet ücretinin davalıdan
alınıp davacıya verilmesine 15.9.1992 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Başkan Üye Üye
Üye Üye
T.Alp N.Turhan Ş.D.Kabukçuoğlu H.Dinç F.Kıbrıscıklı
(Muhalif) (Muhalif)
MUHALEFET ŞERHİ
Davacı,miras bırakana ait iken davalı adına tapuda kayıtlı dava sonusu
taşınmazların muris tarafından düzenlenen bir vasiyetnameye dayanılarak
tescillerinin yapıldığını, halbuki vasiyetnamenin şekil bakımından yasaya
uyğun olmadığı gibi Sulh Hakimi tarafından açılmadıkça vasiyetnamelerin hüküm
ifade etmiyeceğini belirterek geçerli hukuki şekile dayanmayan tapu
kayıtlarının iptalini istemiştir. Davalı savunmasında zaman aşımı definden
bulunmuş, mahkemece kabul edilmiştir. Şu duruma göre davalı adına tescilin
hukuki sebebini teşkil eden vasiyetnamenin geçerli olup olmadığını ortaya
koymak gerekiyor. Vasiyetnameler vasiyetçinin ehliyeti bakımından vasiyet
yapmasına bir engel yoksa (M.K.4l9) ve kanunun öngördüğü şekil şartlarına
uyulmuşsa o vasiyet hüküm ifade eden bir vasiyettir. Sulh Hakiminin vasiyet
açma görevi mirasın mirasçılarına geçmesini sağlamak için alınacak ihtiyati
tedbirlerdendir. Sulh hakimi bir onay makamı değildir. Yasada böyle bir hüküm
yoktur. Şunuda vurğulamak gerekirki şekil noksanı bulunan vasiyetçinin
ehliyeti yönünden bozulabilecek vasiyetnameler kendiliğinden hükümsüz
değildir. Ancak ilğilinin açacağı dava sonucu alacağı bir kararla hüküm süz
olur. Bütün haklarda olduğu gibi vasiyetin iptalini istemek hakkında
zaman aşımı yolu ile kaydedilir. Vasiyetnamenin iptali davasında zaman
aşımı süresi Medeni Kanunun 50l.maddesinde düzenlenmiştir. Yasa hükmüne göre
iptal davası menfaati olan davacının tasarrufa ve butlanın sebebini öğrendiği
günden itibaren bir senedir. Vasiyetname Sulh Hakiminde açılmadığı için 5
yıllık süreyi tartışmamak gerekir. Bir yıllık süre ise menfaati olanın dava
açma hakkını öğrendiği tarihten başlar. Dava açma hakkı ise ölüme bağlı
tasarrufun varlığını ölüme bağlı tasarrufun iptal sebebiyle malul olduğunu ve
kendisinin dava açma hakkını bilmesinden başlar (Prof.Ruşen Ayiter,Prof.Ahmet
Kılıçoğlu Miras Hukuku l99l). Öğrenme şekle bağlı değildir. Dinlenen davalı
tanıklarının davacının vasiyetten haberli olduğuna dair sözleri ve davalının
murislerin öldüğü l972 yılından beri dava konusu taşınmazlara zilyet olması
ve davacının bilmesi duruma göre bir yıllık süre içinde vasiyetnamenin iptali
istenmiştir. Vasiyetname incelendiği zaman görülmektedirki muayyen mal
vasiyeti olarak değil mirasçı nasbı amacıyla yapılmıştır. Mansup mirasçı ile
aynı hak sahibidir. Mirascılık belgesi yada vasiyetname ibrazı suretiyle
olsun mülkiyetine sahip olduğu taşınmazları adına intikal ettirmesinde de
yasaya aykırılık yoktur. Muayyen mal vasiyetide olsa musaleyhe cebri tescil
davası açarak taşınmazları adına tescil ettirme hakkı doğmuştur (Satış vaadi
gibi). Dava yolu ile alacağı malları doğrudan adına tescil ettirmiştir. Bu
durumda aleyhine açılan işbu iptal davasına karşı tescil davası açma imkanı
yok, zaten adına tescil edilmiştir. Sadece def'i olarak tescilin dayanağının
hukuken geçerliliğini savunmuştur ve
savunmada doğrulanmıştır. Bu dava kabul edilsin, davalı tekrar tescil
davası açsın demek yada ekonomisine de aykırıdır. Kaldıki davacının dava
şeklide bellidir. Dilekçedeki sebebe göre dava incelenmiştir. Temyizde ileri
sürdüğü yönlerde nazara alınamaz.
Sonuç olarak kayıtların iptali istenen taşınmazlar haklı bir nedenle
davalı adına tescil edilmiş, iptal davaları sürmeside geçmiştir. Mahkeme
hükmünün onanması düşüncesindeyiz.
Üye Üye
Şevki D.Kabukçuoğlu Ferman Kıbrıscıklı
|