 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onüçüncü Hukuk Dairesi
E. 1992/6218
K. 1992/6892
T. 22.9.1992
* SÖZLEŞMEDEN DOĞAN ALACAK
* ZAMANAŞIMI
ÖZET : Zamanaşımı her davanın açıldığı tarih itibariyle nazara alınması
gerekir. Önceki davada fazlaya ait bölüm için dava hakkının saklı tutulması
zamanaşımını kesmez. İşlemeye devam eder.
Sözleşmeden doğan alacaklarda zamanaşımı, alacağın muaccel olduğu tarihten
başlar.
(818 s. BK. m. 128)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda
yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün
süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi,
gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı; amcası davalı ile İstanbul'un çeşitli semt ve taşınmazları üzerinde
binalar inşa ve ikmal etmek üzere adi ortaklık kurduklarını, binaları
tamamlayarak üçüncü şahıslara sattıklarını, ortaklık payını davalının
vermemesi üzerine Kadıköy Asliye İkinci Hukuk Mahkemesi'nin 1985/6 esas
sayılı dosyası ile fazlaya talep ve dava haklarını saklı tutarak paylarına
düşen 25.000.000 TL. sının tahsilini istediklerini, yargılamada alınan
21.10.1989 günlü bilirkişi raporunda 26 nolu parseldeki inşaattaki payının
33.350.000 TL.sı olduğunun tesbit edildiğini ve istemle bağlı kalınarak
25.000.000 TL.sına hükmedildiğinden bakiye ve saklı tuttukları 8.350.000
TL.sının en yüksek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini
istemiştir.
Davalı; süresinde verdiği davaya cevap dilekçesinde, ortaklığın 1982 yılında
fiilen sona erdiğini BK.nun 126/4. maddesince 5 yıllık zamanaşımı süresi
geçirilerek davanın açıldığını, fazlaya ilişkin dava hakkının saklı
tutulmasının ise zamanaşımını kesmiyeceğini savunmuş, davanın reddini
dilemiştr
Mahkemece; bir alacağın sadece bir bölümünün davaya konu edilmesi halinde
zamanaşımı alacağın ancak dava edilen bölüm hakkında kesileceği, dava dışı
kalan yani dava edilmeyen bölümü için zamanaşımının kesilmeyeceği, ne varki
BK.nun 128/5. maddesi hükmünce, zamanaşımının alacağın muaccel olduğu
zamandan başlayacağı, dava içinde bilirkişi raporu ile alacağın saptandığı
tarihte alacağın ancak muaccel hale gelebileceği, buna göre de zamanaşımının
dolmadığı kabul edilmiş 8.350.000 TL.nın 30 faizi ile davalıdan alınmasına
karar verilmiştir.
Hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, adi ortaklıktan kaynaklanan ve paya tekabül eden alacaktan önceki
davada saklı tuttuğu bölüm için bu davayı 26.11.1991 tarihinde açmıştır.
Davalı, yasal süresinde zamanaşımı def'inde bulunmuştur. Zamanaşımı her
davanın açıldığı tarih itibariyle nazara alınması gerekir. Önceki davada
fazlaya ait bölüm için dava hakkının saklı tutulması zamanaşımını kesmez.
İşlemeye devam eder. İlk davada fazlaya ilişkin isteğin saklı tutulması
zamanaşımını kesen nedenlerden değildir. Ticari olsun, olmasın bir şirket
akdine dayanan ve ortaklar arasında veya şirketle ortaklar arasında açılmış
bulunan bütün davalar hakkında beş yıllık zamanaşımı uygulanır (BK. m.
126/4). Sözleşmeden doğan alacaklarda zamanaşımı alacağın muaccel olduğu
tarihten başlar (BK. m. 128).
BK.nun 101. maddesince, borcun muaccel olması, ifa zamanının gelmiş olmasını
ifade eder. Borcun ifası henüz istenemiyorsa muaccel bir borçtan da
sözedilemez.
Adi ortaklıkta, ortaklığın son bulduğu tarihte davacının alacağını isteme
hakkı, (İFA ZAMANI) doğar ve borç muaccel hale gelir ve bu tarihten itibaren
zamanaşımı başlar. Kadıköy İkinci Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1991/102 esas,
1991/432 karar sayılı taraflar arasında sonuçlanan ve alacağın ilk bölümüne
ilişkin Kadıköy İkinci Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1991/102 esas, 1991/432
karar sayılı hükmün de ortaklığın 1982 yılında son bulduğu kabul edilmiştir.
Bu yön kesinleşmiş bulunmaktadır. Öte yandan, anılan dava dilekçesindeki
açıklamalardan davacının ortaklığın 1982 yılında son bulduğunu kabul ettiği
açıkça görülmektedir.
Yukarıda belirtilen yasal kuralların ışığı altında, dava 26.11.1991 tarihinde
açıldığına göre alacağın muaccel hale geldiği 1982 tarihinden dava tarihine
kadar beş yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği çok açıktır.
Mahkeme, alacağın muaccel olması (ifa zamanı) ile alacak miktarının
belirlenmesi durumlarını birbirine karştırmış, bu nedenle yanlış sonuca
kavuşmuştur.
Bu durumda, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken
hukuki yorumlarda yanılgıya düşülerek yazılı şekilde kabule karar verilmesi
usule ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
S o n u ç : Temyiz olunan kararın davacı yararına (BOZULMASINA), peşin harcın
istek halinde iadesine, 22.9.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|