 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Hukuk Genel Kurulu
E. 1992/6-739
K. 1993/52
T. 17.02.1993
ÖZET:Hukukumuz bakımından şuf'a tecezzi kabul etmez. Her paydaşın
şuf'a talebi, şuf'a payın tamamına şamildir. Davacı paydaşlardan birinin dava
görülmekte iken hakkından mutlak suretle vazgeçmesi dahi, davayı takip eden
diğer paydaşın yararınadır.
Taraflar arasındaki "şuf'a" davasından dolayı yapılan yargılama
sonunda; (İstanbul Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın kabulüne dair
verilen 24.10.1991 gün ve 422-465 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili
tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Altıncı Hukuk Dairesi'nin 3.2.1992
gün ve 1061-1354 sayılı ilamiyle; (...Davacılar Şefika ve Hazır, davalının
satın aldığı l/6 payın şuf'a hakları sebebi ile iptalini ve eşit surette
adlarına tescilini istemişlerdir. Daha sonra davacılardan Hazır, davasından
feragat etmiş ve adı geçene ait dava bu nedenle red olunmuştur.
Mahkeme, şuf'a payın tamamının iptali ile davacılardan Şefika adına
tesciline karar vermiştir. Sorun, bu durumda şuf'alı payın feragata konu
edilen kesiminin davalı üzerinde bırakılıp bırakılmayacağı, diğer bir ifade
ile feragata konu olan payın diğer davacı adına tescil edilip edilmiyeceği
noktasındadır. Her iki davacı birlikte dava açmışlardır. Dava dilekçesinde
açıkça davaya konu payın davacı adına yarı yarıya tescili istenmiştir.
Bu itibarla her davacının 1/12 pay için istekte bulunduğu açıktır.
Mahkemenin bu sebeple bağlı olacağı tabidir. Davacılardan birisi davasından
feragat ettiğine göre davalıya karşı bu miktar pay isteğinden vazgeçmiş
demektir. Feragat vaki olurken aksine herhangi bir açıklama getirilmemiştir.
Feragat, ilgili istek sahibinin karşı taraftan istediği hak yönünden kesin
hükmün sonuçlarını doğruracağından ve davalı yararına hüküm ifade ettiğinden,
feragat eden davacının dava dilekçisinde talep ettiği 1/12 payın da diğer
davacı adına tesciline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan
yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı vekili
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz
edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği
görüşüldü:
Dava Şuf'a hakkının tanınması istemine ilişkindir.
Paylı mülkiyet üzere bulunan taşınmazdaki 1/3 pay sahibinin bu yerdeki
yarı payını tapuda kayden davalıya satması üzerine, mütebaki 2/3 pay
sahipleri davacılar, yasal süresinde temyize konu davayı açarak davalı
tapusunun iptali ile şuf'alı payın eşit olarak adlarına tescilini
istemişlerdir.
Mahkemece; davacının kabulüne dair verilen kararın temyiz aşamasında,
davacılardan Hazır, davasından feragat etmiş, davacılar vekili ise şuf'alı
payın tamamının davayı yürüten diğer müvekkilesi Şefika adına tescilini talep
etmiştir.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık, feragata konu
payın davayı takip eden diğer paydaş davacı adına tescil edilip edilemiyeceği
noktasında toplanmaktadır. Hemen belirtmek gerekirki, 20.6.1951 gün, 13/5
sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararında da vurgulandığı üzere Şuf'a
(önalım) hakkı, taşınmaz mülkiyetinin yasadan doğan daraltımlarından
(takyitlerinden) biridir. Yasal önalım hakkı, yenilik doğuran ayni bir
hakdır. Paydaşa, bir payın üçüncü kişiye satılması durumunda, o pay alıcıya
neye mal olmuş ise, o miktar ile belirli süre içerisinde satın alma yetkisini
verir. Yine ifade edilmelidir ki, mülkiyet hakkının özel hukuk takyitleri
arasında yer alan şuf'a hakkının tanınması ile paylı mülkiyete tabi taşınmaz
mallarda paydaşları arasındaki müşterek kullanılmaya yabancıların
sokulmasının önlenmesi amaçlanmıştır. Nitekim, bu kabulün doğal sonucu
olarak, gerek öğretide gerek yargısal kararlarda şuf'a hakkını kullanan
paydaşlardan birinin davasından vazgeçmesi durumunda, diğer koşulların
gerçekleşmesi kaydıyla şuf'alı payın tamamının davayı takip eden paydaş adına
tescilinin gerekeceği hususunda görüş birliği mevcuttur. Örneğin, "... Şuf'a
hakkını kullanan paydaş şuf'alı payın bir kısmını talep edip, diğer kısmını
istememezlik edemez. Çünkü, hukukumuz bakımından şuf'a tecezzi kabul etmez.
Bu itibarla her paydaşın şuf'a talebi, şuf'alı payın tamamına şamildir.
Davacı paydaşlarından birinin dava görülmekte iken hakkından mutlak surette
vazgeçmesi dahi, davayı takip eden diğer paydaşın yararınadır. Yoksa feragata
konu kısmın davalı üzerine kalmasını gerektirmez. "Prof. Dr. Feyzioğlu, Şuf'a
Hakkı adlı eser, sayfa 167" Yeni Yargıtay Hukuk Genel Kurulun'nun 10.4.1946
gün, 152/43 sayılı kararında aynı ilke benimsenmiştir.
O itibarla, yerel mahkemece mevcut delillerin, özellikle şuf'a
hakkının ihdasında güdülen amaca uygun biçimde değerlendirilerek, şuf'alı
payın tamamı üzerinden davanın kabul edilmesi doğrudur. O halde usul ve
yasaya uygun bulunan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme
kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA), 17.2.1953 gününde
oybirliği ile karar verildi.
Birinci Başkanvekil 4.H.D.Bşk. 5.H.D.Bşk. 3.H.D.Bşk.
İ.Teoman PAMİR T.Uygur A.H.Karahacıoğlu E.Doğrusöz
17.H.D.Bşk. 6.H.D.Bşk. 18.H.D.Bşk. 7.H.D.Bşk.
H.H.Karadoğan Ö.N.Doğan S.Rezaki H.Örmeci
20.H.D.Bşk. 2.H.D.Bşk. 19.H.D.Bşk. M.F.Ildız
F.Atbaşoğlu T.Alp M.C.Kostakoğlu
M.S.Atalay Ç.Aşçıoğlu G.Eriş M.Erman
Y.Yılbaş E.Taylan A.C.Göğüş E.Aktekin
N.Durak 1.H.d.Bşk.V. T.Algan A.T.Seçkin
E.Özkaya
Ş.K.Erol K.Öge Y.Koru S.Sapanoğlu
N.Akman M.H.surlu Ş.Abik V.Canbilen
K.Acar F.Kıbrıscıklı O.G.Çankaya E.Ertekin
A.E.Baçcıoğlu E.Doğu E.K.Kurşun İ.Karataş
H.Kılıç G.Arıkan
|