 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Yedinci Hukuk Dairesi
E. 1992/5968
K. 1994/9769
T. 20.10.1994
* KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
ÖZET : Hükmün dayanağını oluşturan 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.
maddesinde sözü edilen kısıtlamalarla ilgili araştırma ve soruşturma
yapılırken aynı çalışma alanı içerisinde davacılar adına belgesizden
zilyetlik yoluyla tesbit ya da tescil edilen taşınmazlardan tesbiti
kesinleşenlerin tutanak örnekleri getirtilmeli, derdest davaya konu
taşınmazlar var ise Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 45 ve onu izleyen
maddeleri gereğince dava dosyaları birleştirilmeli, gerektiğinde davacı
tarafa seçim hakkı kullandırılmalı, bu yolla kanun hükmünün özüne ve sözüne
uygun etkili bir kontrol ve denetim yapılmalıdır.
(3402 s. Kadastro K. m. 14)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün
Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin yasal süresinde olduğu
anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında; 248 parsel sayılı, 20.000 m2. yüzölçümündeki taşınmaz,
Mustafa mirasçılarının bölge dahilinde belgesizden edindikleri
taşınmazlarının toplamı 50 dönümü geçtiğinden sözedilerek davalı Hazine adına
tesbit edilmiştir. İtirazı komisyonca reddedilen Fahri mirasçıları ile Osman
ve Ayhan vergi kaydına, miras yolu ile gelen hakka ve zilyetliğe dayanarak
dava açmışlardır. Mahkemece davanın kabulüne, taşınmazın Osman ve paydaşları
adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz
edilmiştir.
Dava konusu taşınmazın davacı tarafın dayandığı 1937 günlü, 304 tahrir sayılı
vergi kaydının değişmez sınırlarıyla kapsamında kaldığı ve zilyetlik yoluyla
taşınmaz edinme koşullarının davacı taraf yararına gerçekleştiği gerekçe
gösterilerek hüküm kurulmuştur. Nevarki, vergi kaydının doğu sınırında
gösterilen Rıza taşınmazı ve kuzey sınırında gösterilen Hasan taşınmazı,
taşınmazın doğu ve kuzey sınırında bulunmamaktadır. Vergi kaydında batıda ve
güneyde gösterilen yol sınırı taşınmazın çevresinde yoktur. Taşınmazın
düzenlenen çapında ve birleşik haritada gösterildiği üzere çevresinde davacı
tarafın dayandığı vergi kaydındaki sınırlar bulunmadığına göre vergi kaydının
dava konusu taşınmazı kapsadığı kabul edilemez. Nevarki, davacı taraf
belgesiz zilyetliğe de dayanmış, davacı tarafın taşınmazda sürdürdüğü
zilyetliğin iktisaba yeterli süreye ulaştığı belirlenmiştir. Davacı tarafın
belgesiz zilyetlik yoluyla dava dışı parsellerde adlarına 50.238 m2. taşınmaz
tesbiti yapıldığına göre, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünce
davacı tarafın kuru toprakta 49.762 m2. taşınmaz edinmeleri mümkündür. Bu
miktarın belirlenmesinde gerek kadastro mahkemesinde, gerekse genel mahkemede
davacı tarafça belgesiz zilyetliğe dayalı olarak açılan davaların da dikkate
alınması gerekir. Aynı gün temyiz incelemesi yapılan dosyalarda davacı
tarafın birden çok belgesiz zilyetliğe dayalı davası bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece oluşturulan hükümde tüm davalar birlikte incelenip, belgesiz
edinilecek taşınmaz miktarında dikkate alınması gerekirken alınmamıştır. O
halde, davacı tarafça belgesiz zilyetliğe dayalı olarak açılan davalar
birleştirilmeli, toplamının davacı tarafın edinebileceği 49.762 m2. miktarını
geçip geçmediği saptanılmalı, bu miktarı geçtiği sonucuna varıldığı takdirde
davacı tarafa tercih hakkı sorulmalı, davacı tarafça açılan davalarda davaya
konu edilen parsellerin tümünde tercih haklarına göre 49.762 m2.lik bölümün
davacı taraf adına tesciline karar verilmeli, fazla kalan bölümün ise Hazine
adına tescili cihetine gidilmelidir. Bu nedenlerle, Hazinenin temyiz
itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 20.10.1994
gününde oybirliğiyle karar verildi.
|