Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C
Y A R G I T A Y
Dördüncü Ceza Dairesi

	E.	1992/5784
	K.	1992/7004
	T.	13.10.1992 

*  GÖREVLİ MEMURA ETKİN DİRENMEK

ÖZET : Görevli başkomiser ve polis memuru olan müştekilerin, aşırı sarhoş
 vaziyette çevreyi rahatsız eden sanıkları karakola götürmek istediklerinde,
 özgürlüğü bağlayıcı ya da sınırlayıcı bir işlemden kendilerini kurtarmak
 amacıyla etkin dirinmede bulunmaktan ibaret eylemlerinden dolayı TCK.nun
 258/3. madde ve fıkrasının uygulanması gerekir.

(765 s. TCK. m. 258/3)

Görevliye sövme, yaralama, saldırgan sarhoşluk suçlarından sanıklar Ali,
 Yunus, Hüseyin hakkında Türk Ceza Yasasının 266/1-3, 456/4, 271/1, 572/1, 647
 sayılı Kanunun 4-6. maddeleri uyarınca sanık Ali'nin 1.110.000 lira ağır,
 180.000 lira hafif para, sanık Yunus'un 600.000 lira ağır, 180.000 lira hafif
 para, sanık Hüseyin'in 760.000 lira ağır, 180.000 lira hafif para,
 cezalarıyla hükümlülüklerine, sanıklar Ali ve Hüseyin'in cezalarının
 ertelenmesine, sanık Yunus'un sövme suçundan beraatına ilişkin, (Eşme Asliye
 Ceza Mahkemesi)nden verilen Esas 1991-71/Karar 1992-34 sayılı ve 26.3.1992
 tarihli hükmün temyiz yoluyla C. Savcısı, katılan Orhan vekili, sanıklar Ali,
 Yunus, Hüseyin müdafii tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan;
 Yargıtay C. Başsavcılığı'nın 18.9.1992 tarihli bozma isteyen tebliğnamesiyle
 30.9.1992 tarihinde Daireye gönderilen dava dosyası, başvurunun nitelik ve
 kapsamına göre görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. 

Vicdanö kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve
 gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:

1- Sanıklar Ali, Yunus ve Hüseyin'e yükletilen saldırgan sarhoşluk
 eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin
 sanıklar tarafından işlendiğinin yasaya uygun olarak yürütülen duruşma sonucu
 saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların
 temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri
 değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdanö kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen
 verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve yasada öngörülen suç tiplerine
 uyduğu,
Cezaların yasal bağlamda uygulandığı, 
2- Sanık Yunus'un görevliye sövme suçuyla ilgili beraat kararının da yerinde
 olduğu ,
Anlaşıldığından, O yer C. Savcısı, katılan Orhan vekili ile sanıklar Ali,
 Yunus ve Hüseyin müdafiinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş
 olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE
 HÜKÜMLERİN ONANMASINA.

3- Görevliyi yaralama ve sövme suçuyla ilgili hükümlere yönelik temyize
 gelince;
Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak; görevli başkomiser ve polis memuru olan müştekilerin aşırı sarhoş
 vaziyette çevreyi rahatsız eden sanıkları karakola götürmek istediklerinde,
 sanıkların gitmek istemeyerek görevlilere sövüp cebir şiddetle direndikleri
 anlaşılmasına göre, sanıkların hapis, tutuklanma ya da gözaltına alınma gibi
 özgürlüğü bağlayıcı ya da sınırlayıcı bir işlemden kendilerini kurtarmak
 amacıyla etkin direnmede bulunmaktan ibaret eylemlerinden dolayı TCY.nın
 258/3. madde ve fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı ve sanıklar Ali, Yunus, Hüseyin müdafii ile katılan Orhan
 vekilinin temyiz nedenleri ile tebiğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden
 (HÜKÜMLERİN BOZULMASINA), 13.10.1992 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

* Yerel mahkeme, T.C Yasasının 266. maddesindeki suçun 258. maddesindeki suçun
 öğesi olduğunu ve eylemin (eylemlerin) tek suçu oluşturacağını belirterek
 hüküm kurmuştur. Gerçekten bu iki maddenin arasında genel (genus) - özel
 (speciem) norm (specialitˆ) ve temel - yardımcı norm (sussidiarıetˆ)
 ilişkileri bulunmamaktadır ve esasen bugüne değin de böyle bir iddia ileri
 sürülmemiştir. Geriye ise "bir normun bir başkasını tüketmesi (cansunzione)
 ilkesi" kalmaktadır. Mahkeme kararına göre, TCY.nın 266. maddesi 258.
 maddesinin öğesi bulunmakta, 258. madde 266. maddeyi tüketmektedir. Bu ve
 yukarıdaki değişten anlaşılacağı üzere ortada bir bileşik (mürekkep) suç
 bulunduğu ileri sürülmektedir.

Oysa, T.C Yasasının 78. maddesinde açıklandığı üzere, bileşik suç,
 örnekleriyle birlikte iki durumda söz konusudur. Birinci durumda, bir suça
 (hırsızlık) bir başka suç (konut dokunulmazlığını bozma) eklenir ve ilk suçun
 ağırlaştırılmış biçimi (TCY. md. 491/4, 492/1) elde edilir. İkinci durumda
 ise iki ayrı suç (tehdit ya da şiddet artı hırsızlık) yeni ad altında bir
 başka suçu (zorla yağma) oluştururlar. Her iki durumda da, bileşik suçun
 kalıbı içinde iki suç mutlaka yer alırlar. T.C Yasasının 258. maddesindeki
 suç kalıbı, iki suçu bünyesine alan bir bileşik suç yapısını asla
 sergilememektedir. O halde, bileşik suç nedeniyle tek suçtan söz edilmesi
 yerinde değildir.

Doğru sonuca ulaşabilmek için her iki suçla korunan yararı, suçların yapısını
 ve ortada eylem tekliği ya da çokluğu olup olmadığını incelemek gerekir: T.C
 Yasasının 258. ve 266. maddeleri "devlet idaresi aleyhine cürümler" babında
 yer almışlardır. Her iki suçla, devletin yönetsel varlıkları (Rocco, s. 600;
 Santoro, II, s. 38-39) korunmaktadır: Kamu görevinin barış içinde ve
 kesintiye uğramaksızın yapılması sağlanmalı, devletin (yönetimin) saygınlığı
 gözetilmelidir. Ayrıca şiddet kullanıldığında beden bütünlüğü, tehdit
 kullanıldığında kişi özgürlüğü, sövmede kişi onuru da ihlal edilecektir.
 Ancak bunlar görevliye karşı işlendiğinde, bu konuların ihlaliyle birlikte
 devletin saygınlığı da ihlal edildiğinden, her iki suç da, çok konulu suçun
 tipik örneklerini oluşturmaktadırlar. Nitekim İtalyan Yargıtayı ve yazarlar
 bu suçlardaki konu çokluğuna sık sık değinmiştir (Raineri, Vitu Antolisai,
 Manzini). Öyle ki, yeni İtalyan Ceza Yasasının 341/son madde ve fıkrasına
 göre görevlinin bir ya da birden çok kişi önünde küçültülmesi, ihlalin
 ağırlığı yönünden ağırlaştırıcı neden sayılmıştır. 

Suçların yapılarına gelince; T.C Yasasının 254, 258 ve 266. maddelerindeki
 cürümler seçenekli hareketli birer suçturlar: İlk ikisi, kaynak Yasadaki (md.
 187, 190) şiddet ya da tehdit araçlarından birini kullanmakla; ikincisinde
 ise kaynak Yasa (md. 194) doğrultusunda sövme/hakaret kavlen (sözlerle: con
 parole) ya da fiilen (davranışlarla: con atti) işlenebilmektedir. Seçenekli
 hareketli suçların tipik özellikleri, bilindiği gibi şudur: Fail, seçenekli
 hareketlerden birini işler işlemez suç oluşur; daha sonra öbür seçenekli
 hareketi yapması, ihlali ve dolayısıyla suçu çoğaltmadığı gibi, işlenmemesi
 de suçun oluşmasını önlemez. Demek, fail, tehdit ya da şiddet araçlarından
 birini kullandığı anda T.C Yasasının 254 ve 258. maddelerindeki suçlar
 işlenmiş olacaktır.

T.C Yasasının 266. maddesinde görevliye sövme/hakaret cürmüne gelince; bu da
 seçenekli hareketli bir suçtur. Fail sözle saldırıda bulunduğu an bu suç
 işlenmiş olacak, ayrıca bu suç için davranışlarla da saldırmasına gerek
 bulunmayacak; yahut da tersine davranışlarla saldırıda bulunduğu an yine bu
 suç işlenmiş olacak, ayrıca ağızla (sözle sövmeyle) saldırıya gerek
 kalmayacaktır. Hem davranışlarla hem de sözlerle sövmesi ayrıca suç çokluğuna
 da yol açmayacaktır. Öyleyse burada çözülecek sorun hangi davranışlarla
 memura hakaret suçunun işlenmiş sayılacağıdır: 1889 tarihli kaynak Yasanın
 gerekçesinde küçültücü her tür davranışın buna elverişli olduğu
 belirtilmiştir. Alaylı gülme, abartmalı taklit, omuz vurma (ki bir
 şiddettir), ıslık çalma, yere tükürme, dil çıkarma, sert sert bakma, garip
 ses çıkarma gibi davranışlar görevliye hakaret olduğu gibi, şiddet (tokat) ya
 da tehdit de böyledir (Manzini, Antolisei, Vitu, Ranieri, Garçon, Goyet,
 Garraud, Veron). Gerçekten T.C Yasası ve bir çok yabancı yasalarda (yeni
 İtalyan, Fransız gibi), özel (sade) kişilere sövme/hakaret suçlarından farklı
 olarak, memurlara karşı kullanılan şiddet ya da tehdit eylemleri, memur
 kanalıyla yönetimin saygınlığı örselendiğinden görevliye karşı sövme/hakaret
 olarak da benimsenmiştir. Nitekim, T.C Yasasının 269, kaynak Yasasının 195,
 1930 İtalyan C. Yasasının 341/son maddelerinde, görevliye sövme/hakaret
 cürmünde kullanılan araç söz değil de tehdit ya da şiddet ise suçun
 ağırlaştırılacağı belirtilmiş, Fransız Ceza Yasasının 223 ve 224.
 maddelerinde bu suçun sözle, tehditle, gösterilerle işlenebileceğine
 değinilmiştir. Gerçi, şiddet ya da tehdidin ceza hukukundaki genel anlamı
 bellidir. Ancak, görevliye sövmede özel olarak, korunan yarar açısından, bu
 sonucun doğduğu ve yasaların böyle düzenlendikleri de açıktır. T.C Yasasının
 266. maddesindeki cürüm, seçenekli davranışlardan biriyle de işleneceğine
 göre, görevliye şiddet ya da tehdit kullanan bir kimse; hem görevliye karşı
 etkin direnme ve hem de görevliye sövme suçlarını birlikte işlemiş olacaktır.
 Failin ayrıca sözle sövmesi, seçenekli davranışlardan birini işlemekle suç
 oluştuğundan, yeni bir sövme suçunu gündeme getirmeyecek; böylece de tek
 eylemle iki ihlal gerçekleşmiş olacaktır. Bu ise, tipik bir biçimsel (fikrö)
 içtima durumudur. Eğer eylem çok, ihlal de çok olsaydı, elbette iki ayrı suç
 oluşacaktı. Ancak, seçenekli hareketli suçlar nedeniyle tek eylem-çok ihlal
 ilişkisi ortaya çıkmakta ve dolayısıyla T.C Yasasının 79. maddesi uygulama
 alanına girmektedir. Nitekim, Yargıtay'ın yerleşik kararlarının dayandığı
 yazarlar (Carrara, Puccioni, Maino) konuyu biçimsel (fikrö) içtima kurumu
 içinde irdelemişler, bu iki madde arasındaki ilişkide bu içtima türünün
 bulunduğunu belirtmişlerdir. (Carrara, Programma, V, n. 2786-2790; Puccioni,
 Codice penale toscan illustrato, II, s. 223, 224; Maino, Commento al codice
 penale italiano, 1922, I, n. 422, II, n. 1005). Genel Kurul kararları da bu
 yazarlara dayandığı halde, T.C Yasasının 78. maddesine kayılması dikkat
 çekicidir.

T.C Yasasının 78. maddesinde öngörülen bileşik suç ile 79. maddesinde
 öngörülen biçimsel içtimaın sonuçları elbette başka başkadır. Birincisinde
 öğe suçlar bileşik suç içinde erir ve bağımsızlıklarını yitirirler. Oysa,
 biçimsel içtimada her suç bağımsızlığını korur, yalnızca ceza açısından
 birlik söz konusudur. Verilecek kararda hüküm çok; bunun da tekerrür,
 zamanaşımı, af v.b. kurumlarının uygulanmasında sonuçları başka başka
 olacaktır.

Yargıtayın yerleşik kararlarında "eylemlerin kül halinde tek suçu
 oluşturduğundan söz edilmesi de yerinde değildir. Her bir suçun diğerinin
 öğesi olduğunu, hem birden çok eylemin varlığını kabul; ardından da T.C
 Yasasının sistemiyle çatışan Fransız Ceza Yasasından (md. 5) esinlenerek
 içtimada erime (yutma) sistemini benimseme, çelişki olmanın da ötesinde,
 eylem tekliğinin/çokluğunun maddi sonuçlu suçlarda sonuç; salt hareket
 suçlarında hareket ve korunan varlığın süjesine göre benimseyen T.C Yasasının
 özüne de aykırıdır.

Sonuç olarak; T.C Yasasının 258. ve 266. maddeleri arasında biçimsel (fikrö)
 içtima ilişkisi (md. 79) bulunduğundan, C. Yargılama Yasasının 326. maddesi
 gözetilerek karar bu nedenle de bozulmalıdır.

	Sami SELÇUK	M. Fadıl İNAN	
	Başkan	 Üye



    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini