 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
1.HUKUK DAİRESİ
Sayı :
Esas Karar
------1992 ------ YARGITAY İLAMI
5387 8782
Mahkemesi :Fatih 2. As.H.H.
Tarihi :l4.2.l992
Nosu :972/l08
Davacı :Naide Güngören
Davalı :H.Zeki Güngören vs.
Üçüncü Şahıs :
Davanın konusu :tapu iptali, tesçil
Temyiz eden :Davacı vekili
Taraflar arasında görülen iptal ve tesçil davası sonunda, yerel
mahkemece verilen karar yasal süre içerisinde davacı vekilince temyiz
edilmekle dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
Davacı, ortak miras bırakan eşi Ahmet Güngören'in sağlığında dava
konusu 1,15,17,63 ve 64 parsel sayılı taşınmazları mirastan mal kaçırmak
amacıyla muvazaalı olarak davalı çocuklarına temlik ettiğini ileri sürmüş ve
tapunun iptali ile muris adına tesçilini istemiştir. İddianın belirtilen
eniteliği ve içeriği itibariyle davada B.K.nun 18.maddesinde deyimini bulan
muvazaa hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır. Mahkemecede iddia
doğrultusunda nitelendirme yapılmış ve kanıtlanmadığından bahisle davanın
reddine karar verilmiştir. Nevarki, yerel mahkemenin iddianın kanıtlanmadığı
sonucuna varırken delillerin değerlendirilmesinde belirgin bir biçimde
yanılgıya düştüğü anlaşılmaktadır.
Bilindiği gibi; bu tür davalarda uyuşmazlığın sağlıklı ve adil bir
çözüme kavuşturulması, davalılara yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir
anlatımla miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak
şekilde ortaya konulmasını zorunlu kılar. Bunu sağlayabilmek ise, toplanan
delillerin yanların özel durumları ve yaşamın gerçekleri dikkate alınarak
değerlendirilmesine bağlıdır. Somut olayda, davacı miras bırakanın ikinci eşi
temlik yapılan davalılar ise birinci eşinden olma oğlu ve kızıdır. Miras
bırakanın mali durumu itibariyle mal satmaya gereksinimi olmadığı, çok
varlıklı olduğu, çekişmeli taşınmazları elden çıkarması için haklı, ciddi ve
makul nedenlerin bulunmadığı, dinlenen taraf tanıklarının açıklamalarıyla
sabittir. Öte yandan, çekişmeli taşınmazların gerçek değerleri ile tapuda
gösterilen değerler arasında açık ve aşırı bir farkın varlığıda uzman
bilirkişilerce saptanmıştır. Değinilen bu olgular ve deliller miras
bırakanın gerçekte bir satış değil, bağış yaptığı sonucunu ortaya
koymaktadır. Esasen az mal satarak çok para elde etme yolu varken, çok malı
düşük bedelle davalılara satması satıştan başka bir amacı gerçekleştirmek
arsusunu taşıdığını gösterir. O halde, görünürdeki satış aktinin muvazaa
nedeniyle gizlenen bağış aktinin ise şekil noksanlığı yönünden geçersiz
olduğu gözetilerek B.K.nun 18. maddesi hükmü ve 1.4.l994 tarih 1/2 sayılı
Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı uyarınca 1 ve 63 parseller yönünden
kabule diğer taşınmazlar hakkında redde karar verilmesi gerekirken, yazılı
şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir.
Kabulüyle hükmün belirtilen nedenlerden ötürü HUMK.nun 428.maddesi uyarınca
BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine 2.7.l992
tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Y.İsmet Dimici C.Çetiner K.Öztekin O.Uzgören E.K.Kurşun
|