 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onuncu Hukuk Dairesi
E. 1992/5287
K. 1992/10275
T. 10.11.1992
* GEÇMİŞ SÜRELERİN BORÇLANILMASI SURETİYLE SİGORTALI SAYILMA İŞLEMİNİN BİR
TAKSİTİNİN GECİKMESİ HALİNDE İPTALİ
ÖZET : Borçlanmaya ilişkin ilk taksidini süresinde ödeyen Bağ-Kur
sigortalısının borçlanma işlemini iptal etmeden önce ilgili Kurum şubesinin,
sonucu açıkca ihtar edip borcun ödenmesi konusunda tanıyacağı makŞl sürenin
sonucu beklemesi gerektiği gibi, borçlanma yönünden sigortalılara tanınan iki
yıllık sürenin uygulama yoluyla azaltılması da kabul edilemez. Öte yandan,
borçlanma işlemi kabul edilen ve bir bölümü tahsil edilen borç ve prim
tutarının kalan kısmının her zaman tahsil imkanı varken tüm işlemlerin iptali
sosyal güvenlik ilkesine ters düşer.
(2926 s. TCK. geçici m. 1)
Davacı,borçlarını ödememesi nedeniyle iptal edilen üyeliğinin kaldırılması ile
üyeliğinin devamına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde
olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla,
dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar
tesbit edildi:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı Bağ-Kur sigortalısının, geçmiş
sürelerinin borçlanmak suretiyle sigortalı sayılmasına yönelik işlemlerinde,
ikinci borç taksidini üç gün geç yatırması sonucu, tüm borçlanma sürelerinin
geçersiz sayılıp sayılamayacağı noktasında toplanmaktadır. Mahkeme, davacı
sigortalının, üç günlük gecikme nedenini açıklarken, birbirine çelişkili
mazeretler ileri sürmüş olmasını gerekçe yaparak, borçlanmaya yönelik tüm
işlemlerin iptali gerekeceğini hüküm altına almıştır.
Gerçekten, dava konusu olayda görülen türden borçlanmaya yönelik yasa ve
kurallar; kişilere sosyal güvenlikleri yönünden önemli ve hayati ölçüde hak
ve imkan getiren düzenlemelerdir. İlgili sosyal güvenlik kurumlarının, bu tür
yasaların uygulanmasında, kendine özgü özen ve duyarlılık göstermesi sosyal
güvenlik ilkesinin doğal sonucudur. Kişiye karşılaşabileceği sonuç ve risk
önceden açıkca ihtar edilmeden, yasanın öngördüğü haktan mahrum bırakılması,
sosyal devlet ilkesi ve bu alanda devlete yüklenen temel sorumlulukla
çelişir. Borçlanmaya ilişkin ilk taksidini süresi içerisinde ödeyen
sigortalının, borçlanma işlemini iptal etmeden önce Kurum şubesinin, sonucunu
açıkca ihtar edip, verilecek makŞl süre içerisinde borç ödenmemesi halinde
gereken işlemlere girişmesi gerekirken, aksine davranması, Kurum'un Anayasal
görevine ters düşer. Öte yandan, borçlanma yönünden sigortalılara tanınan iki
yıllık sürenin, uygulama yoluyla azaltılması, doğrudan hakkın kullanılmasını
güçleştirir ve sonuçta, kaybına neden olucu nitelik taşıması itibariyle kabul
edilemez. Dava konusu olayda, davacı sigortalıya, borçlanması yönünden
yapılan tebligat ve duyuru tarihinden iki yıllık süre geçmeden ve yasal süre
dolmadan, borçlanma işleminin iptali yasanın amacı ve içeriği ile bağdaşmaz.
Bunlara ilaveten borçlanma işlemi kabul edilen ve bir bölümü tahsil edilen,
borç ve prim tutarının kalan kısmının her zaman tahsil imkanının bulunması
karşısında tüm işlemlerin iptal edilmesi gene sosyal güvenlik ilkesi ile
çatışır. Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgular karşısında, davacı
sigortalının borçlanma işleminin tamamının iptal edilmesi usul ve yasaya
aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve
hüküm bozulmalıdır.
S o n u ç : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA),
10.11.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|