 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Yedinci Hukuk Dairesi
E. 1992/5036
K. 1992/21177
T. 24.11.1992
* KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
* BELGESİZ ZİLYETLİK YOLUYLA BİR ÇALIŞMA ALANINDA SULU TOPRAKTA 40, KURU
TOPRAKTA 100 DÖNÜM TAŞINMAZ İKTİSABI
ÖZET : 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmü ile belgesiz zilyetlik
yoluyla bir çalışma alanında sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüm
taşınmaz iktisabına olanak sağlanmıştır. Bu davada, davacının taşınmazın
bulunduğu çalışma alanında kadastro girmeden önce belgesiz zilyedlik yoluyla
taşınmaz edindiğini ileri sürerek tescil davası açmış ve taşınmazın
bitişiğinde 100 dönüm taşınmazın adına tesciline karar verilmiş, böylece dava
dışı 24 sayılı parsele revizyon gören tapu kaydı oluşturulmuştur. Davacı
belgesiz zilyetlik yoluyla 100 dönüm taşınmaz edindiğine göre aynı çalışma
alanı, içersinde başka taşınmaz edinemez.
(3402 s. Kadastro K. m. 14)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün,
Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteminin yasal süresinde olduğu
anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki kağıtlar okundu:
Kadastro sırasında 356 ada 32 parsel sayılı 41.300 m2. yüzölçümündeki taşınmaz
dava dışı 24 sayılı parselin miktar fazlası olarak Hazine adına tesbit
edilmiştir. Davacılar, belgesiz zilyetliğe dayanarak dava açmıştır. Mahkemece
davanın kabulüne, taşınmazın davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş;
hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmaz üzerinde davacı taraf yararına belgesiz zilyetlik yoluyla
taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm
kurulmuştur. Ne varki, dava dışı 24 sayılı parsele revizyon gören tapu kaydı
tescil yoluyla oluşturulmuş, dayanağı tescil ilamında davacının belgesiz
zilyetlik yoluyla 100 dönüm taşınmaz edinebileceği, dava konusu taşınmazı bu
nedenle iktisap edemeyeceği gerekçe gösterilerek tescil isteği reddedilmiş,
karar kesinleşmiştir. Kanun koyucu 1073 sayılı kanunla birlikte belgesiz
zilyetlik yoluyla taşınmaz edinmeyi sınırlamaya başlamış, daha sonra
çıkarılan 1617 sayılı Kanunla bu sınırlama kişi aleyhine daraltılmış, halen
yürürlükte bulunan 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmü ile
çalışma alanında sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüm taşınmaz
iktisabına olanak sağlanmıştır.Kanun koyucunun 1073, 1617 ve 3402 sayılı
Kadastro Kanununun hükümleri gereğince belgesiz zilyetlik yoluyla taşınmaz
edinme miktarını sürekli olarak sınırladığı görülmektedir. Dairenin yerleşmiş
ve süregelen uygulamasından taşınmazın bulunduğu çalışma alanına kadastro
girmeden önce belgesiz zilyetlik yoluyla gerçek ve tüzel kişilerin edindiği
taşınmazların bulunup bulunmadığı araştırılmaktadır.Bu araştırma sonucuna
göre kanunda öngörülen sulu toprakta 40 ve kuru toprakta 100 dönüm taşınmaz
edinip edinmediği saptanıp sonucuna uygun kararlar oluşturulmaktadır. Bu
davada davacının taşınmazın bulunduğu çalışma alanına kadastro girmeden önce
belgesiz zilyetlik yoluyla taşınmaz edindiğini ileri sürerek tescil davası
açmış ve taşınmazın bitişiğinde 100 dönüm taşınmazın adına tesciline karar
verilmiş, böylece dava dışı 24 sayılı parsele revizyon gören tapu kaydı
oluşturulmuştur. Davacı belgesiz zilyetlik yoluyla çalışma alanında 100 dönüm
taşınmaz edindiğine göre artık belgesiz zilyetlik yoluyla aynı çalışma alanı
içerisinde başka taşınmaz edinmesine yasal imkan bulunmamaktadır. Bu durumda
davanın reddine, taşınmazın davalı Hazine adına tesciline karar verilmesi
gerekir. Mahkemenin bu yönü gözardı ederek yazılı biçimde hüküm kurulması
isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile
hükmün (BOZULMASINA), 24.11.1992 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
* 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesinde tapuda kayıtlı olmayan ve aynı
çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru
toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla
taşınmaz mal çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla
zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanları ile ispat eden
zilyedi adına tesbit edilir, amir hükmünü içermektedir. Mahkemece dava konusu
taşınmazın belgesiz bulunduğu, dava konusu taşınmaza kuzeyde komşu bulunan
niza dışı 24 sayılı taşınmaz ise tapuludur. Tesbit tarihinde 21 yıl evvel
Hazinenin de hasım olduğu tescil davasıyla kişi lehine tapuya tesciline karar
verilmiş ve böylece tapulu hale gelmiştir. Diğer yönden bu güne dek 3402
sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesinin diğer koşullarının aranmasında
mahkemece getirtilen tapu kayıtlarının ihdas nedenleri araştırılıp tapu
kaydının tapu komisyonunca mı, tescil hükmü ile mi veyahut sair nedenlerle mi
ihdas edildiği aranmamaktadır. Hal böyle olunca, dava dışı 24 sayılı parselin
belgeli olarak kabul edilmesi zorunludur. Kaldıki, Yargıtay Sekizinci Hukuk
Dairesi'nin uygulamaları da bu yoldadır. Diğer yönden, dava konusu 32 parsel
sayılı taşınmaz dava dışı 24 sayılı taşınmaza komşu olmasaydı, şüphesiz dava
konusu taşınmazın belgesiz olacağı dairece de kabul edileceği de kuşkusuzdur.
Mahkemece davacının belgesiz 100 dönüm kadar taşınmaz edinmediğinin de
saptanmış olmasına göre mahkemece verilen tescil kararı usul ve yasaya
uygundur. Yukarıda arz edilen nedenlerle çoğunluk görüşüne karşıyız.
Günay KAYNAK Mehmet YILDIZ
Üye üye
|