 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
E. 1992/5-71
K. 1992/94
T. 30.3.1992
* IRZA GEÇMEK
* MÜTESELSİL SUÇ
* KIZLIK BOZMAK
* SUÇA FER'İ MADDİ KATILMA
ÖZET : Sanık Kadir ile olay tarihinde 15 yaşından küçük olan mağdure evlenmeye
karar vermişlerdir. Bir an için mağdurenin babası sanık Hüseyin bu evlenme
kararına onay vermese bile sanık Kadir mağdurenin ırzına geçip, kızlığını
bozmak olanağına sahiptir. Bu itibarla, sanık Hüseyin'in eylemi zaruri fer'i
maddi katılma olmayıp, onların evlenme kararlarını onaylamak suretiyle, suça
fer'i maddi katılma niteliğindedir.
(765 s. TCK. m. 65/3, 414/1, 80, 418/2)
Onbeş yaşından küçük mağdurenin müteselsilen ırzına geçilmesi ve kızlığının
bozulması suçuna katılmadan sanık Hüseyin'in, TCY.nın 65/son maddesi
yollamasıyla aynı Yasanın 414/1, 80, 418/2, 59. maddesi uyarınca 6 yıl 11 ay
10 gün ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, (Afyon Ağır Ceza
Mahkemesi)nce 12.7.1991 gün ve 1990/172, 1990/109 sayı ile verilen hükmün,
sanık tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay Beşinci Ceza
Dairesi'nce, 27.12.1991 gün ve 4545-5673 sayı ile;
(Sair itirazlar yerinde görülmeyerek;
Tarafların yakın akraba olmalarına ve sanığın eyleminin mağdure ile diğer
sanığın evlenme hususundaki kesin kararlarına onay vermekten ibaret
bulunmasına göre müsnet suçun işlenmesine müzaharet ve muavenetle icrasını
kolaylaştırdığı cihetle hakkında TCY.nın 65/3. maddesinin uygulanması
gerekirken, iştiraki bulunmadan suçun işlenemeyeceğinden bahisle yazılı
şekilde hüküm kurulması) isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise, 13.2.1992 gün ve 9/16 sayı ile; (Mağdure evlenme yaşında
olmadığından, onun evlenme hususundaki kesin kararından sözedilmesi Medeni
Yasanın 88/2. maddesine uygun değildir. Evlenme yaşında bulunmayan bir
kimsenin, evlenme kararına onay verilmesi de bu işlemi yasal hale getiremez.
Cezanın ağırlığı nedeniyle bozma kararı verilmesi de yasal değildir. Bu hal
TCY.nın 59. maddesinin uygulanması ile yumuşatılabilir. Nitekim, mahkeme de
takdiri indirimi sanık hakkında uygulamıştır. Sanık babanın, istek ve rızası
olmadan küçük yaştaki mağdurenin resmi olmayan biçimde evlendirilmesi söz
konusu olamayacak, dolayısıyla yüklenen suç işlenemeyecektir. Bu itibarla,
sanığın eylemi TCY.nın 65/son maddesinin uygulanmasını gerektirir)
biçimindeki açıklamalarla önceki kararda direnmiştir.
Bu karar da sanık müdafii tarafından süresinde temyiz edildiğinden dosya,
Yargıtay C. Başsavcılığı'nın "onama" istekli 12.3.1992 gün ve 17602 sayılı
tebliğnamesiyle, Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca
okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, onbeş yaşından küçük kızı
mağdurenin, diğer sanık Kadir ile evlenme kararlarına onay vermek suretiyle
suça katıldığı anlaşılan sanığın eyleminin, TCY.nın 65/3. maddesinde
düzenlenen fer'i maddi katılma mı, yoksa 65/son maddesinde düzenlenen suça
zaruri katılma mı olduğu hususundadır.
Öncelikle fer'i maddi katılma ve suça zaruri katılma kavramları üzerinde
durmak gerekir.
1- Fer'i maddi katılma: TCY.nın 65/3. maddesinde düzenlenmiş olup, asli maddi
failin işlediği suça maddi nitelikte olan katkı ile katılmaktadır. Bu katkı
değişik biçimlerde yapılabilir. Bunlar;
a- İş ve vasıta tedariki : Buradaki vasıta; suçun işlenmesinde kullanılmak
üzere sağlanan herhangi bir taşınır veya taşınmaz eşya anlamındadır. İş ise,
kaynak yasada bulunmamakta olup, vasıta kavramının genişletilmesi amacı ile
maddeye alınmıştır. Örneğin; hırsızlık yapmasını sağlamak için bir kimsenin
diğer bir kişinin evinde iş tedariki bu kavrama girmektedir.
b- Müzaharet ve muavenet : Suçun işlenmesini kolaylaştıran her türlü eylem bu
kavramlara girebilir. Mutlaka suçun işlenmesinden önce gerçekleştirilmiş
olması koşul değildir. Suç işlenirken de müzaharet ve muavenette
bulunulabilir. Ancak bu yardımın, suçu doğrudan doğruya beraber işlemek
biçiminde olmaması gerekir.
2- Zaruri fer'i katılma: Fer'i ortaklardan birisinin katılması olmadan suçun
işlenebilmesi olanaklı bulunmayan hallerde, fer'i ortağın ceza indiriminden
yararlanamayacağı 65. maddenin son fıkrasında gösterilmiştir. Bu itibarla
zaruri fer'i katılma, asli katılmanın bir şekli olarak görülmektedir. CGK.
nun 1.10.1973 gün ve 352/590 sayılı kararında; "Sanık (E)'nin mağdureyi
aldatıp, evine alması gibi bir ön eylem olmasaydı, sanık (T)'nin dava konusu
ırza geçme eylemini işlemesi olanaksız olacağından, sanık (E)'nin eylemi
TCY.nın 65/son maddesinin uygulanmasını gerektirir" demek suretiyle çarpıcı
biçimde kurumu açıklamaktadır.
Bu zaruret nasıl belirlenecektir? Zaruretin tayininde kalıplaşmış kural
konulamaz. İşlenen somut suç bakımından fer'i failin katkısının zaruri olup
olmadığı olayın özelliklerine göre saptanmalıdır.
Bu açıklamalardan sonra uyuşmazlık konusu maddi olaya bakıldığında;
Sanık Hüseyin, mağdurenin babasıdır. Olay tarihinde onbeş yaşından küçük olan
mağdure, amcasının oğlu olan diğer sanık Kadir'in akrabalık ilişkisi
nedeniyle sık sık evlerine gidip geldiği sırada, onunla resmi olmayan biçimde
evlenmeye karar vermişler, sanık Hüseyin ise, yaşadığı dar çevrede
söylentilerin önünü almak amacıyla bu evlenme kararına onay vererek, sanık
Kadir ile mağdure kızının evlenmelerine karşı çıkmamıştır.
Esasen açıklanan bu oluşta Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında bir
uyuşmazlık ta bulunmamaktadır.
O halde sanık Hüseyin'in eylemi, sanık Kadir ile evlenmeye karar veren
mağdurenin bu kararına onay vermekten ibarettir.
Sanık, hangi ortam ve koşullarda bu kararı vermiştir? Sanık Hüseyin gelenek ve
göreneklerin yoğun baskısının bulunduğu, ahlaki değerlerin şeref ve onur
olarak kabul edildiği, küçük bir köyde yaşamaktadır. Olaydan önce sanık
Kadir'in, kızı mağdurenin ırzına geçtiği hususunda söylentiler duyduğunu ve
bu söylentilerin başkaları tarafından duyulmaması için sanık Kadir ile
mağdurenin evlenme kararlarına onay verdiğini savunmuştur. Bu husus kesin
olarak kanıtlanmamakla beraber aksi saptanamadığı gibi köy yerinde hemen
dedikodu biçiminde yaygın söylentiler doğacağını kabul etmek gerekir. Bu
durumda, onun şeref ve onur duygularını doğal olarak zedeleyecektir.
Kaldı ki, sanık Kadir ile mağdure evlenmeye karar vermişler. Bir an için sanık
Hüseyin bu evlenme kararına onay vermese bile sanık Kadir mağdurenin ırzına
geçip, kızlığını bozmak olanağına sahiptir. Bu itibarla sanık Hüseyin'in
eylemi zaruri fer'i katılma olmayıp, onların evlenme kararlarını onaylamak
suretiyle, suça fer'i maddi katılma niteliğindedir.
O halde, Yerel Mahkeme direnme kararının bozulmasına karar verilmelidir.
* Karşı oy kullanan kurul Üyesi İ. Özkaya; direnme kararının haklı nedenlere
dayandığını ileri sürmüştür.
S o n u ç : Açıklanan nedenlerle sanık müdafiinin temyiz itirazları yerinde
görüldüğünden, direnme kararının isteme aykırı olarak (BOZULMASINA), 2/3'ü
aşan oyçokluğuyla 30.3.1992 gününde karar verildi.
|