 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
E. 1992/5-174
K. 1992/199
T. 29.6.1992
* BOZMA KARARI ÜZERİNE DAVAYA YENİDEN BAKACAK MAHKEMENİNTUTUMU
* SAVUNMA HAKKI
ÖZET : CMUK.nun 326/2. maddesinde; "...Ancak sanık hakkında verilecek ceza,
bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise herhalde dinlenmesi gerekir" hükmü
yer almaktadır.
Savunma hakkının kısıtlanmayacağı ilkesine dayanan bu hüküm buyurucu nitelikte
olup aleyhine bozmaya karşı sanıktan diyeceklerinin sorulması zorunludur.
(1412 s. CMUK. m. 326/2)
15 yaşından küçüğün zorla ırzına geçmek suçundan sanık Zeynel'in beraatine
ilişkin, (İskenderun Ağır Ceza Mahkemesi)nce verilen 11.7.1991 gün ve
1990/67-1991/82 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyizi üzerine
dosyayı inceleyen Yargıtay Beşinci Dairesi, 5.12.1991 gün ve 4593/5367 sayı
ile;
"Samimi iddia ile dosyadaki bilgi ve belgelerden zorla ırz ve namusa tasaddi
suçunu oluşturan eylemin subuta erdiği gözetilmeden yazılı gerekçelerle
beraat hükmü tesisi "isabetsizliğinden kararı bozmuştur.
Yerel Mahkeme ise, 6.2.1992 gün ve 1991/101-1992/5 sayı ile;
"Mağdurun iddiası üzerine olaydan bir gün sonra yapılan muayenesi sonucu
düzenlenen 25.6.1990 günlü raporda anusta herhangi bulguya rastlanmadığı
belirtilmiştir.
Olaydan 2 gün sonra yapılan muayenesine ilişkin 26.6.1990 günlü raporda
parianal nahiyede hperemi, ekimoz fissür sfinkter tonosunda gevşeklik
saptandığı, bu bulguların livata belirtileri olduğu bildirilmişse de
raporları düzenleyen Dr. Bedii ve Dr. Mehmet, ikinci rapordaki bulguların
anüse sokulan herhangi cisimle oluşturulabileceğini açıklamışlardır.
Adli Tıp Kurumu'nca düzenlenen raporda belirtilen bulguların livata bulgusu
olmayıp teşebbüs veya tasaddi sırasında meydana gelebileceği belirtildiğine
göre samimi savunma şahadet ve doktorlar Bedii ve Mehmet'in beyanları
karşısında ilk rapora itibar edilerek sanığın beraatine karar verilmesinde
bir isabetsizlik yoktur" biçimindeki açıklamalarla önceki hükümde
direnmiştir.
Bu hüküm de katılan vekili tarafından süresinde temyiz edildiğinden, dosya
Yargıtay C. Başsavcılığı'nın onama istekli 1.6.1992 gün ve 5/17504 sayılı
tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca
okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
Sanık Zeynel'in beraatine ilişkin ilk hüküm müdahil vekilinin temyizi üzerine
Özel Dairece "sanığa yüklenilen suçun sabit olduğu" gerekçesiyle aleyhe
bozulduğu halde Yerel Mahkeme aleyhe vaki bu bozmaya karşı sanıktan
diyeceklerini sormadan önceki hükümde direnmiştir.
CMUK.nun 326/2. maddesinde "...Ancak sanık hakkında verilecek ceza bozmaya
konu olan cezadan daha ağır ise herhalde dinlenilmesi gerekir" hükmü yer
almaktadır.
Savunma hakkının kısıtlanamayacağı ilkesine dayanan bu hüküm buyurucu
nitelikte olup aleyhe bozmaya karşı sanıktan diyeceklerinin sorulması
zorunludur.
İncelenen dosyada aleyhe bozmaya karşı sanıktan diyecekleri sorulmadan direnme
kararı verildiği saptandığına göre hükmün sair yönleri incelenmeksizin
öncelikle bu usulü nedenle bozulmasına karar verilmelidir.
S o n u ç : Sair yönleri incelenmeksizin Yerel Mahkeme direnme hükmünün
öncelikle yukarıda açıklanan usulü nedenle (BOZULMASINA), 29.6.1992 günü
oybirliğiyle karar verildi.
|