 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.HUKUK DAİRESİ
Esas Karar
92/4812 92/5232
Özet :Muhalefet : M.K.l34 ve l32 maddesine dayanan dava birlikte
açılabilir. Çelişki olmaz.
Temyiz Eden :Davacı
Taraflar arasındaki 2.12.1991 tarih ve 234/946 sayılı davaya dair
verilen hükmün; Dairenin l0.2.l992 gün ve l25/l323 sayılı ilamiyle onanmasına
karar verilmişti. Adı geçen Dairemiz kararının düzeltilmesi istenilmekle,
evrak okundu, gereği görüşülüp düşünüldü. Temyiz ilamında yer alan
açıklamalara göre Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 440. maddesinde sayılan
sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE ve
aynı Kanunun değişik 442. maddesi hükmünce takdiren onbin lira para
cezasının, harçlar kanunu uyarınca (23.800) lira ilam harcının karar düzeltme
isteyene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna, oyçokluğuyla karar
verildi.
BAŞKAN ÜYE ÜYE ÜYE ÜYE
İ.Y.Oğlu N.K.Yalçınkaya N.Turhan Ş.D.Kabukçuoğlu Ö.Aksoy
(Muhalif)
MUHALEFET ŞERHİ
Dava dilekcesiyle davacı davalı eşin sık sık ve uzun süreli olarak
baba evine gitmesini, hoşgörü ile karşıladığını ancak 23.8.l990 günü
kardeşinin nikahı için baba evine giden davalının bir daha dönmediğini
çocuklarıda babaya göndererek evlilik birliğini tatil ettiğini eve dönmesini
sağlamak üzere gönderdiği uyarının (ihtar) da sonuçsuz kaldığını belirterek
bu durumda evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını öncelikle terk hukuksal
nedenine kayalı isteğinin değerlendirilerek boşanmaya karar verilmesini
istemiştir.
Davalı döğüldüğünü, hakarete uğradığını bu nedenle evi terk etmesinin
haklı olduğunu davacının uyarıya uymaması konusunda telefonla tehdit ettiğini
bu nedenle eve dönmediğini açıklamıştır.
Davalı, belirttiği iddiaların hiçbirini doğrulayacak delil
getirememiş, dinlettiği tanıklar savını doğrulayacak bir açıklamada
bulunmamışlardır. Davacının tanıkları ise, aralarında hiçbir geçimsizliğin
bulunmadığını davalıNın kardeşinin düğünü için evden ayrıldığını bir daha
dönmediğini arkasından tesbit yaptırarak eşyalarını da belirtmişlerdir.
Görüldüğü gibi davacı ihtardan önceki evlilik birliğini temelinden
sarsan olaylara ve M.K.l34/l-2 maddesinin kapsamına giren nedenlere dayalı
boşanma isteğinde bulunmamış bu olayları hoş görü ile geçiştirdiğini ısrarla
belirttikten sonra, davalının düğün için evden ayrılıp dönmemesi olayını
evlilik birliğini temelinden sarstığını bu nedenle eve dönmesi sarsılan
birliğin yeniden kurulması için imkan tanıdığını, davalının buna rağmen ve
haklı bir nedeni bulunmadan eve dönmediğini, bu itibarla terkten kaynaklanan
boşanma hakkının kullanıldığını geçimsizliğin boşanma davasıın ve isteğinin
nedeni değil sonucu olduğunu açıklamıştır.
Dairemiz kararlılık kazanan uygulamasında eve davet ile, önceki
olayların evlilik birliğini temelinden sarsacak ağırlık ve nitelikte
olmadığını, diğer taraftan davalının oluşturduğu ve evlilik birliğini
temelinden sarsan olayların bilinmesine rağmen eve davet edilmesi samimi bir
iradenin ürünü kabul edilemeyeceğinden ihtarı geçersiz saymaktadır. Başka bir
anlatımla aynı davada hem terk hemde geçimsizliğe dayalı isteklerin
dinlenemeyeceğini benimsemiştir. Bu şekilde oluşan uygulamaya ve görüşe
katılmak mümkün değildir.
Öncelikle eşlerden birinin hiç bir sebeb yokken evi terk ettiği
görülmemiştir. M.K.l32 maddesi evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülükleri
yerine getirmemek amacıyla evi terk etmeyi veya haklı bir neden olmadan eve
dönmemeyi" boşanma nedeni olarak belirlemiştir. Evliliğin gerektirdiği
yükümlülüklerden kaçınma başlı başına genel boşanma nedenidir. O halde yasa
genel ve özel boşanma denenlerinin bir arada bulunabileceğini kabul etmiştir.
Bu kabule aykırı düşecek şekilde yorumla yasanın arzu etmediği bir sonuca
varılamaz. Belirtilen iki isteğin bir arada bulunmasını önleyen açık yada
kapalı yasal bir kuralda bulunmamaktadır.
Diğer tarftan biri geçimsizliğe diğeri terke dayalı iki ayrı davanın
ayrı ayrı mahkemelerde açılıp dinlenmeside mümkündür. Kaldıki somut olayda
davacı terkten önceki olayları hoşgörü ile karşıladığını bu olaylara dayalı
isteğinin bulunmadığını duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıklamıştır. Bu
itibarla davacı için geçimsizlik nedenlerini biliyordu. Buna bir boşanma
nedeni de yaptı o halde eve çağrıda samimi değildir, denemez.
Yerel mahkeme Terk hukuksal nedenine dayalı istek üzerinde hiç
durmamış bu konuda bir karar oluşturmamış, taraflar arasında geçimsizlik
bulunmadığını kabul ile geçimsizliğe dayalı davayı red etmiştir. Daire
hakiminin bu görüşünü onaylamıştır. O halde ortada bir geçimsizliğin
bulunmadığı taraflarca mahkemece ve yargıtaycada kabul edilmiş bulunmaktadır.
Bütün bunlara rağmen geçimsizlik vardı, ihtar samimi değil şeklindeki bir
kabulün yasal bir açıklamasının bulunabileceğini zannetmiyorum.
SONUÇ : Açıklanan nedenler ve terke dayalı dava ile ilgili hüküm
kurulmamış olması bozma nedenidir. Karar düzeltme isteğinin kabulüyle hükmün
bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşlerine katılmıyorum.
Üye
Nedim Turhan
|