 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
18.HUKUK DAİRESİ
ESAS KARAR
1992/4408 199/6764
Y A R G I T A Y İ L A M I
Mahkemesi :Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesi
Tarihi :10.12.1991
Nosu :1990/758-1991/879
Davacı :Fethi Tatar Vekili Av.Nihat Yükseler
Davalı :Ayfer Akkartal vs. Vekili Av.Mustafa Erden vs
Dava dilekçesinde bağımsız bölümde yapılan değişikliğin eski hale
getirilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş,
hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki
bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü
Dava Boğaziçi Kanunu kapsamında bulunan bölgede kat mülkiyetine tabi
bir binanın çatı katında ayrı ayrı bağımsız bölümlere malik davalıların
bağımsız bölümlerinin ön ve arkasında mevcut teras boşluklarının, bağımsız
bölümlerine katmaları nedeni ile bu şekilde gerçekleşen ortak yerlere vaki
müdahalenin menine ve yapılan inşaatın yıkılarak eski hale getirilmesine
ilişkindir.
Mahkemece, bilirkişilerin yapılan inşaatın 3194 Sayılı İmar Kanununun
geçici 7. maddesi kapsamında olduğuna dair beyanlarına dayanılarak davanın
reddine karar verilmiştir.
1-3194 Sayılı İmar Kanununun 1. maddesinde açıkca ifade edildiği üzere
"yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve
çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla düzenlenmiş, başka bir
değişle aksine açıkca hüküm bulunan haller hariç, bütün hükümleri imar amaçlı
olan bir yasadır.
Bu bakımdan davada, davalıların savunmasının ve mahkemece kurulan
hükme dayanak alınan 3194 Sayılı Kanunun geçici 7. maddesinde yer alan
"boğaziçi alanında mevcut çekme katlar aynı gabari içinde kalmak şartı ile
tam kata iblağ edilir. Ancak teras kullanma hakkı daha önce tapuya tescil
edilmemiş olan çatı katı malikleri, emlak vergisi için beyan edilen daire
bedelinin daire m2sine bölünerek bulunan bir metrekare değerinin kazanılan
alan ile çarpımı sonucu bulunan değeri hisse nisbetlerine göre diğer kat
maliklerine öder. Kendileri bulunmadıkları takdirde bu bedel isimlerine milli
bir bankaya yatırılır." Hükmünün bu çerçevede değerlendirilip yorumlanması
gerekir. Buna göre söz konusu geçici 7. maddenin ilk cümlesindeki amacın, bu
hükmü yürürlüğe girdiği tarihten önceki imar mevzuatının boğaziçinde
getirdiği kat sınırlamasının bertaraf edilmesi suretiyle mevcut çekme
katların tam kata iblağ edilmesine imar açısından imkan tanınmasından ibaret
olduğu düşünülmelidir. Bu hüküm çekme katın tam kata iblağ edileceği inşaat
için usulüne uygun onaylı proje yapılması ve inşaat izni alınması zorunluluğu
bakımından ilgili imar mevzuatı hükümlerinin uygulanmasını bertaraf etmediği
gibi kat mülkiyetine geçilmiş bir durumda da binalarda Kat Mülkiyeti
Kanununun, (kat malikleri kurulunun oybirliğiyle karar verilmesini şart
kılan) 44. maddde hükmünü de dışlamamaktadır. Söz konusu geçici 7. maddede
yer alan ve terası kullanma hakkı bulunmayan çatı katı maliklerine terastan
kazandıkları alan karşılığında diğer kat maliklerini hisseleri nisbetinde
ödeyecekleri değerin belirlenmesinde Kat Mülkiyeti Kanununun 44. maddesinden
farklı bir esas getirilmiş olması da, aksine bir düşünce ve yorumu haklı
kılamaz.
2-Olayımızda davacılar tarafından iddialarına dayanak yapılan İmar
Kanununun istisnalar başlıklı dördüncü maddesinde "2634 Sayılı Turizmi Teşvik
Kanununun 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, bu kanunun
ilgili maddelerine uyulmak kaydı ile 2960 Sayılı İstanbul Boğaziçi Kanunu ve
3030 Sayılı Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi hakkında Kanun ile diğer özel
kanunlar ile belirlenen veya belirlenecek olan yerlerde bu kanunun özel
kanunlara aykırı olmayan hükümleri uygulanır" denilmektedir.
Görüldüğü üzere bu hükümle İmar Kanununun hükümlerinin bazı "alanlar"
bakımından uygulanmasına sınırlamalar getirilmektedir. Buna göre, özellik
arzeden bazı "alanlar" için çıkarılmış özel yasalarda belirtilen yerlerdeki
yapılar hakkında bu yasalarda özel hükümler varsa bu hükümler uygulanacak;
hüküm bulunmayan hallerde de İmar Kanunu uygulanacaktır. Örneğin İstanbul
Boğaziçi Kanunun uygulama sahası içerisinde kalan yerlerdeki yapıların İmar
Kanunu kapsamında kalan durumları için uygulanacak yasa bakımından Boğaziçi
Kanunu öncelikli olacaktır.
Böylece, davacıların ileri sürdüğü gibi bu maddenin tüm özel
kanunlarda 3194 Sayılı İmar Kanununun ve dolayısıyla geçici 7. maddesinin
uygulanmasını yasaklaması söz konusu değildir. Bu nedenle, İmar Kanununun
geçici 7. maddesinin ikinci kısmı hükmü de özel kanun olan Kat Mülkiyeti
Kanununun 44. maddesinin kapsamına giren konuda getirdiği farklı hüküm
yönünden uygulanacak, ancak; bu maddede yer alan diğer hususların, özellikle
kat maliklerinin oybiriğiyle karar vermeleri şartını bertaraf etmeyecektir.
Bu durumda yukarıda bir numaralı bentte ayrıntılı bir şekilde
açıklandığı üzere İmar Kanununun geçici 7. maddesi mutlak anlamda ve bütün
özel kanun hükümlerini bertaraf eden bir hüküm niteliğinde değildir. Maddenin
ilk kısmı kat mülkiyetine tabi olup olmadığına bakılmaksızın Boğaziçi Kanunu
uygulama alanı içinde mevcut yapılardaki tüm çekme katlar hakkında
uygulanabilecektir. Ancak bu madde kat mülkiyetine geçmiş ve birden çok
maliki bulunan yapılarda uygulanırken Kat Mülkiyeti Kanununun 44. maddesinde
yer alan "kat malikleri kurulunun oybirliğiyle karar verme" şartı
aranacaktır.
Bu konuda gözönünde bulundurulması gereken bir husus da davalıların
yaptığı iddia olunan ortak terasa müdahalenin, İmar Kanununun geçici 7.
maddesindeki hükme konu olan "çekme katın tam kata" iblağı niteliğinde olup
olmadığıdır. Davacıların bu konudaki iddialarına rağmen mahkemece bu hususta
yeterli araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Yapılacak incelemede dava konusu
tadilat ve inşaatın anılan madde kapsamındaki "tam kata iblağ'ı" niteliğinde
olmadığı belirlendiği takdirde yukarıda ayrıntıları ile ortaya konulan
tartışmalara gerek kalmadan, davalıların Kat Mülkiyeti Kanununun 19.
maddesinin 2. fıkrası kapsamında bir ihlalleri söz konusu olacaktır. Bu
takdirde ana taşınmazın mimari projesi de incelenip buna aykırı oldukları
saptanabilecek taşınmazların eski hale getirilmesi hususunda karar vermek söz
konusu olacaktır.
Yukarda açıklanan yasa hükümlerinde yanlış yoruma gidilerek yeterli
araştırma ve inceleme de yapılmadan davanın reddi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı
şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde
olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6.7.1992 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Sait Rezaki M.A.Selçuk V.Canbilen T.Demirtaş M.Tutar
|