 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Yirminci Hukuk Dairesi
E. 1992/4158
K. 1992/5603
T. 2.11.1992
* ORMAN KADASTROSU
* TAPU VE ZİLYETLİK YOLU İLE ORMANDAN TOPRAK KAZANMAK
ÖZET : Mübadil Rumlar'a ait taşınmazlar zilyedliğe dayanılarak iktisap
edilemez.
(4785 s. OKDK. m. 1, 2)(3402 s. Kadastro K. m. 26/D, 45)
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması
sonunda, davanın reddi yolunda kurulan hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı
Hazine ve müdahil Orman Yönetimi tarafından istenilmekle; süresinde olduğu
anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki
tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
Davacı Hazine; Gelibolu İlçesi, Bakırköy Domuzcu Mevkii'nde yeralan ve
kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği nedeniyle davalılar adına saptanan 1327
parsel sayılı taşınmazın tapulama tesbitine itiraz etmiş, Yerel Mahkeme
davayı reddetmiş, hüküm davacı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz
edilmiştir.
1- Dava, Hazine tarafından Orman Yönetimine 8.11.1990 tarihli dilekçe ile
ihbar edilmiştir (HUMY. m. 49). Orman Yönetimi, ihbardan sonra yönetimince
davaya asli müdahil olarak katılmış değildir (Kadastro Yasası m. 26/D). Şu
halde, somut olayda üçüncü kişiye yöneltilmiş bir davanın varlığından söz
edilemez ve Orman Yönetimi açılmış bulunan davanın sonuçlarından sorumlu
tutulamaz. Nitekim, mahkemece Orman Yönetimi ile ilgili bir hüküm
kurulmamıştır. Açıklanan tüm bu nedenlerle Yönetimin temyiz dilekçesinin
reddi gerekmiştir.
2- Davacı Hazinenin temyizine gelince; Hazine ile gerçek kişi davalılar
arasındaki uyuşmazlık taşınmazın öncesinin orman ve mübadil Rumlar'a ait olup
olmadığı yönünde toplanmaktadır. Yerel Mahkemece taşınmazın müdahil Rum yeri
bulunmayıp, orman sayılmayan; ancak, fundalık ve çalılıktan imar ve ihya
edilmiş bir yer olduğu sonucuna varılarak dava reddolunmuştur.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki;
9.7.1991 tarihli fen bilirkişisi tarafından düzenlenen müşterek krokiden
çekişmeli 1327 parselin 1314 parsel sayılı taşınmazın doğusunda yer aldığı
gözlenmektedir. 1314 parsel 29.9.1934 tarih ve 34 numaralı tapu kaydı ile
revizyon görmüş olup, bu kayıt 1327 parsel yönünü metruk fundalık okumakta ve
kaydın iktisap sütununda yörenin mübadil Rumlar'dan metruk olduğu yazılı
bulunmaktadır. Öyle ise, bu sınırın ne anlama geldiği yönü üzerinde gereği
biçimde durulmalı, davacı Hazinenin dava dilekçesinde gösterdiği Akif dışında
dinlenmeyen tanıkları yeniden yapılacak keşifte dinlenmeli, bu arada
Hazinenin itiraz dilekçesinde önce sürüldüğü gibi taşınmazın bulunduğu
Bakırköy'ün öncesinin mübadil Rum yerleşim alanı olup olmadığı idareden de
araştırılmalı, parselin öncesinin mübadil Rumlar'a ait taşınmazlardan olduğu
anlaşılırsa bu tür yerlerin 23.7.1939 tarihinde yürürlüğe giren 1725 sayılı
Yasayla onanan Ankara Mukavelenamesi hükümlerine göre Türk Hükümetine
geçeceğinden, zilyetlikle kazanılamayacağı düşünülmelidir.
Öte yandan, Hazinenin taşınmazın öncesinin orman olduğu savı yönünden yapılan
araştırma ve incelemede hükme yeterli bulunmamaktadır. Karara dayanak alınan
bilirkişi raporu çekişmeli parselin orman olup olmadığını ve hukuki durumunu
belirlemeye yeterli ve kanaat verici sayılamaz. Zira, imar ve ihya ancak
öncesi ile orman sayılmayan taşınmazlar bakımından olanaklıdır.
Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak
yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116,
4785 ve 5658 sayılı Yasa hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı
Yasa ile sadece devlet ormanları belirlenmiştir. 13.7.1945 tarihinde
yürürlüğe giren 4785 sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince 2. maddesinde
sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen
ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Yasa ile iadeye
tabi tutulmuştur. İadenin koşulları yasada gösterilmiştir.
Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa
amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında
serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç uzman bilirkişi kurulu
aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre
araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne
şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar
karşısındaki durumu saptanmalı;tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma
olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa
Mahkemesi'nin 1.6.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.3.1989 gün ve 35/13 E.K. ve
13.6.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş olduğundan, bu
yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin
üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının
orman sayılan yer olduğu düşünülmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar
verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz
bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya
aykırıdır.
S o n u ç : Yukarıda (1) nolu bendde açıklanan nedenlerle Orman Yönetiminin
temyiz dilekçesinin (REDDİNE), (2) nolu bendde yazılı nedenlerle davacı
Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), Orman
Yönetimi tarafından yatırılan peşin harcın istek halinde iadesine, 2.11.1992
günü oybirliği ile karar verildi.
|