Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 



      T.C.
Y A R G I T A Y 
2.Hukuk Dairesi
    Sayı:


ESAS     KARAR 
92/4086  92/4386	

	ÖZET : Yabancı ana veya babaya çocuğun velayeti verilirken dikkat
 edilecek yön. 28.4.l992 gün ve 2956/4834 Bak.

        Taraflar arasındaki boşanma davasının yapılan muhakemesi sonunda
 mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği
 görüşülüp düşünüldü.
	Ana yanında kalmasının çocukların bedeni fikri ve ahlaki gelişmesine
 engel olacağı yolunda ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı halen mevcut
 veya ilerde meydana gelecek tehlikelerin varlığıda iddia ve ispat olunmadığı
 halde özellikle ana bakım ve şefkatine muhtaç yaştaki l988 doğumlu küçüğün
 velayetinin babaya verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
	SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA,
 l4.4.l992 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. 

BAŞKAN  	  ÜYE	        ÜYE	     ÜYE	 ÜYE  
İ.Y.Ömeroğlu N.K.Yalçınkaya Nedim Turhan Hakkı Dinç F.Kıbrıscıklı
	 	     (Muhalif)
MUHALEFET ŞERHİ
	Karı koca olan taraflar arasındaki geçimsizlik ortak çocuk Esinin
 yetiştirilmesinde kendisine verilecek kültür ve eğitim şeklinde eşler
 arasında oluşan fikir ayrılığından kaynaklanmıştır. İsviçre uyruklu olan anne
 çocuğa katolik mezhebi kurallarına göre baba ise Türk gelenek ve
 göreneklerine uygun olarak eğitilmesini istemektedir.
	Taraflar bu konuda anlaşma sağlayamamış olması boşanmayla
 sonuçlanmıştır. Anne İsviçre mahkemesine açtığı dava ile boşanmayı ve velayet
 hakkını, davacı koca ise Türk yargısına başvurarak boşanma ve velayet hakkını
 elde etmiştir.
	Davalı kadın velayetin kendisine verilmesi gerektiğinden söz ederek
 temyiz isteğinde bulunmuş, boşanma temyiz isteği dışında tutulmuştur.
	Mahkeme çocuğun uzun süreden beri Türkiyede baba yanında Türk gelenek
 ve göreneklerine uygun olarak büyüdüğünü, bu konularda belirli alışkanlıklar
 ve bilgiler edindiğini içinde büyüdüğü ortamın değiştirlmesinin çocuğun maddi
 manevi gelişmesini olumsuz yönde etkileyeceğini vurgulayarak velayeti babaya
 vermeyi uygun görmüş ve anne yararına hakka hukuka uygun kişisel ilişki
 düzenlemesi yapmıştır.
	Velayeti dava konusu olan Ersin l988 doğumlu olup, beş yaşını bitirmek
 üzeredir. Bir yıl sonra 8 yıllık ilk eğitime başlayacaktır.
	Aile, Türk toplumunun temelidir. Devlet ailenin huzur ve refahı ile
 özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretim ile
 uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilat kurar (Anayasa
 md.41) Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda
 çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre devletin gözetim ve denetimi altında
 yapılır. (Anayasa md.42)
	Türk milletinin bütün fertleri, Atatürk inkılap ve ilkelerine ve
 Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Türk Milletinin
 milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimsemeye, kurmaya
 geliştirmeye, ailesini vatanını, milletini sevip yüceltmeye, Anayasanın
 başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokraside, laik ve sosyal bir hukuk
 devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev sorumluluklarını bilen ve
 bunları davranış haline getirmeye yeterli şekilde eğitim ve öğretimi almak ve
 geliştirmekle yükümlüdür. (l739 sayılı temel eğitim, öğretim yasası md.2)
	Görüldüğü gibi temel eğitim ve öğretim yasası, Türk vatandaşlarının,
 Türk toplumunun, refah ve mutluluğunu artırmak milli birlik ve bütünlük
 içinde ekonomik, sosyal, kültürel kalkınmayı desteklemek, hızlandırmak ve en
 önemlisi Türk Milletini çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı seçkin bir ortağı
 yapma görev ve yükümlülüğünün bulunduğunu ve bu ilkeleri gerçekleştirecek
 bilgi ve beceriyi kazanmayı zorunlu görmüştür. Ancak Türk toplumuna ve vatan
 bütünlüğüne yönelik olumlu adınların yalnızca maddi bilgiler edinmekle
 gerçekleştirilmesi her zaman ve genellikle olanaklı olmaz. Bunun için ayrıca
 Türk tarihinden, gelenek ve göreneklerinden, milli duygu ve düşüncelerinden
 ve bunların tarihi, milli, ahlaki, maddi ve manevi değerler içinde biçimlenip
 geliştirilmesi de zorunludur. 
	Bu nedenlerledirki 222 sayılı ilk öğretim ve eğitim yasası
 4.maddesiyle "Türk vatandaşı kız ve erkek çocuklar öğrenimlerini resmi veya
 müsaadeli özel okullarında yapmak zorundadır" ilkesini temel eğitim ve
 öğretim yasasının ll2.maddesi din kültürü, ahlak eğitimini ilk-orta-lise ve
 dengi okullarda okutulmasını zorunlu ders olarak benimsemiştir. Din, ahlak ve
 mesleki terbiyede öğretim kurumlarıyla, aileyle birlikte görev verilmiştir.
 Medeni Kanunun 264/2, 265, 266. maddeleriyle ana babayı verilen bu görevlerle
 eğitim kurumlarının benimsediği düşünce ve ilkeler arasında sıkı sıkıya ve
 vaz geçilmesi mümkün olmayan zorunlu ilişkiler vardır. Bu iki kutsal kurumun
 birlik ve beraberlik içinde olması zorunlu ilişkiler vardır. Bu iki kutsal
 kurumun birlik ve beraberlik içinde olmasıhalinde amaca uygun kişilik
 kazandırılabilir.
	Çocuğun dini ve mesleki terbiyesinde ana baba eşit haklara sahiptir.
 (M.K.264, 265) Nesebi düzgün olan çocuk babanın velayetine tevdi edilmemiş
 olsa bile onun ismini taşır ve onun vatandaşlık haklarına sahip olur.
 (M.K.259) Ana, baba ve çocuk birbirlerine karşı iale yararlarının
 gerektirdiği yardım, görüp gözetmek görevleri ile yükümlüdürler. (M.K.260)
	Bu ilkelerin ışığı altında İsviçre yasalarına gelenek ve göreneklerine
 dinine uygun eğitime tabi tutularak Türk vatandaşı çocuk bakım nelerden
 yoksun kalacaktır.
	a) Türk tarihinden, gelenek ve göreneklerinden, milli duygu ve
 düşüncelerinden, bunların tarihi, milli, ahlaki, maddi, manevi değerleri
 içinde biçimlenip gelişmesinden,
	b) Emperyalizme karşı gerçekleştirilen milli mücadelenin oluşumu ile
 bunun sonucu büyük Önder tarafından gerçekleştirilen ve Türk Milletinin
 vazgeçilmez hasretlerini oluşturan ilke ve inkılaplarının kapsam ve
 niteliğinden ve Türk milletine kazandırdığı milli birlik ve bütünlükten,
 Yurtta barış, Dünyada barış ülküsünden.
	c) Türk milli eğitimin amaçladığı atalarının tarihi gelişim içindeki
 cesaret, fedakarlık ve kahramanlıklarından örnek olarak yurduna toplumanı
 hizmet verme duygusundan yurt sevgisinden, yurdunu tanıma ve tanıtma
 olanaklarından, Avrupalıların düşünce biçimine aykırı olarak geniş ailenin
 Türk toplumunun temelini oluşturduğundan (M.K.m.318, 151) ailenin benimsediği
 ahlaki ve manevi değerleri koruyup geliştirme duygusundan,
	d) Vatandaşı olduğu topluluğun tabi olduğu milli, manevi değerlerden
 habersiz, buna karşılık her vesile ile, Türkün beraberliğini dünya kamuoyuna
 yayma çabası içinde bulunan ve bunu tarihi sürecler içinde yaymayı, işlemeyi
 amaç edinmiş bir ortamda yetişip gelişmesine ve en azından damarında bulunan
 Türk kanından utanç duyabilecek bir eğitim sistemiyle baş başa kalacaktır.
	Velayetin düzenlenmesinde çocuğun gelecekteki yararı yanında bağımlı
 olduğu topluluğun yararları da daha önemli bir etkendir. Çünkü kişi fanidir.
 Baki olan millettir, milletin bekası bireylerinin onu yaşatma, yükseltme azim
 ve iradesine bağlıdır. Nitekim bu konuda yetersizlik görülmüş ve bu boşluk
 (l985 yılı hazırlanan T.M.K.Ö.T.nın l44- l45 maddeleriyle "velayetin
 düzenlenmesinde çocuğun özellikle sağlık, terbiye ve ahlak bakımından
 yararları esas tutulur") şeklindeki ifadelerle doldurulmuştur. Ön tasarıda
 belirtilen terbiyenin yukarıda açıklanan milli eğitim ve öğretim temel
 yasasının benimsediği terbiye şekli olduğundan kuşku yoktur. Bu düzenleme
 çocuğun milli yararları ile toplumun yararlarının dengelenmesini
 amaçlamaktadır.
	Sayın İsviçre mahkemesi ana babayı boşamış ve çocuğun velayetini
 anneye vermiştir. Bu kararla düzenlenen velayet fıkrası aynen aşağıya
 alınmıştır. (Horgen Bidayet Mahkemesi, 02901074-11/RamR 3/s-9.71991'ın kısmen
 kararı)
	Davacı Anne 1949 doğumlu katholik	
	Davalı Baba 1952 doğumlu Türk-Müslüman
	Sonuç : 
	1- Her iki tarafın evliliği Medeni Kanunun 142.maddesine göre boşanma
 ile sonuçlanacaktır. (boşanmayı gerektiren nedenlere kararda yer
 verilmemiştir.
	2- Esin isimli, 2.9.1988 doğumlu ortak çocuğun bakımı ve velayeti
 davacı anneye verilecektir.
	Davalının orta çocuk Esin'i hemen İsviçreye geri getirip, davacıya
 verilmesi zorunlu kılınacak.
	3-a) Davalıya kızı Esin'i senede 3 hafta yazın l hafta kışın İsviçrede
 ziyaret etme hakkı tanınmıştır.
	b) Davalı ziyaretini 3 ay önceden yazılı olarak davacıya bildirmesi
 gerekir. Şayet davacı davalının belirttiği ziyaret tarihlerini kabul etmez
 ise davacının oturduğu bölgenin kanuni okul tatillerinde yani yazın ilk üç
 haftada, kışında spor tatilinin (Şubat ayı) son haftası kanunen ziyaret
 günleri olarak geçerlidir.
	c) Davalı, kızı Esin'i ziyaret etmeden önce, pasaportunu gereken
 ziyaret süresi içinde Wödenswil çocuk esirgeme kurumuna geçici olarak
 bırakmalıdır.
	Davalı kızı Esin'i İsviçreye getirdikten sonra gereken belediye
 dairesinde kızının pasaportundaki kaydını derhal iptal ettirmelidir.
	Şayet davalı bu şartları gerçekleştirmez ise davacı kendi haklarını
 koruyup kızı Esin'i davalıya göndermekten vaz geçebilir.
	d) Davalı ancak davacının gözetimi altında kızını ziyaret edebilir.
	Görüldüğü gibi, çok uygar bilinen bir ülkenin mahkemesi, hiç bir neden
 göstermeden davalı kocanın isteği dışında boşanmaya ve babanın çocuğunu bir
 daha görmesine imkan vermeyecek şekilde kişisel ilişki kurmak suretiyle
 velayeti ortak yaşamı hiçbir yasal neden yokken bozan ve babayı hasımhane bir
 bir tavırla ve suçu çocuğuna sahip çıkan babayı 6 ay hapse mahkum ettirmekle
 kalmayıp onu hataya düşürecek İsviçreye davet edip cezasını infaz ettiren
 davacı anneye verebilmektir.Öyleki babanın pasaportunda bulunan çocuğunun
 kaydına dahi tahammül gösterilememektedir. 
	Velayetin anneye verilmesi demek; Tamamen İsviçre Medeni Kanununa göre
 verilen hükmü tanımakla eş anlamlıdır. Zira çocuk İsviçreye gittikten sonra
 baba çocuğunu ancak yukarıda belirtilen yerine getirilmesi imkansız olan
 koşulları gerçekleştirdikten sonra görme olanağına anne lütufta bulunursa
 kavuşabilecektir. Kişisel ilişki ile ilgili olup tek taraflı milli yararlara
 göre düzenlenmiş olan yabancı mahkeme kararını 2675 sayılı MÖHUK.yasasının
 34, 38, 42.maddeleri uyarınca tanınamaz ve bunların yerine getirilmesi
 (tenfiz) ve tanınması sonucunu doğuracak şekilde hüküm kurulamaz.	
	Sayın çoğunluğun görüşü çocuğa ve mensubu olduğu topluma yarar
 sağlayacak nitelikte olmadığı gibi bir Türk evladını peşinen katolik
 mezhebinin kurallarına göre eğitilmiş ve Türklükle ilgisi kesilmiş yabancı
 bir kimse durumuna getirme sonucunu doğuracak niteliktedir. Diğer yönden 2675
 sayılı yasanın öngördüğü usul kurallarına aykırıdır.
	Bu nedenlerle belirlenen görüşe karşıyım. Örnek nitelikte olan yerel
 mahkeme kararının onanması gerekir.
	 ÜYE
	    Nedim Turhan
    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini