Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C
Y A R G I T A Y
Sekizinci Ceza Dairesi

	E.	1992/3846
	K.	1992/7568
	T.	3.6.1992

*  6136 SAYILI YASAYA AYKIRI DAVRANIŞ
*  TEŞEKKÜL HALİNDE ATEŞLİ SİLAH VEMERMİ NAKLETMEK


ÖZET : Askeri amaçlı silahlar ve aksamı ile yüklü olarak barış zamanında,
 sanıkların yönetiminde İstanbul Boğazı'ndan geçtiği sırada yakalanan
 ...................Bandıralı ticari geminin taşıdığı silahların Türkiye'ye
 boşaltılacağına dair dosyada hiç bir kanıt bulunmadığından ve Türkiye'nin
 egemenlik hakları ile güvenliğine yönelik hiçbir tehdit mevcut olmadığından,
 teşekkül halinde ateşli silah ve mermi nakletmek suçu oluşmaz.

Kabule göre de; bu olaya uygulanması gereken yasa maddesi 6136 sayılı Yasanın
 12/3. madde ve fıkrası olmalıdır ve silahların niteliği itibarıyla aynı
 Yasanın ek 5. maddesiyle ceza artırılmalıdır.

Suça konu silahların tamamı sayılıp nitelik ve nicelikleri saptanmadan karar
 verilmemelidir.

(6136 s. ASK. m. 12/3, ek m. 5)

Teşekkül halinde ateşli silah ve mermi nakletmekten sanıklar (F.D.), (V.F.),
 (V.T.)'nin yapılan yargılamaları sonunda, sanık (F.D.)'nin 6136 sayılı
 Kanunun 12/1-son, TCK. nun 59. maddeleri gereğince 5 yıl ağır hapis, 50.000
 lira ağır para cezası ile hükümlülüğüne, diğer sanıkların beraatlerine,
 zoralıma dair (İstanbul Bir Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi)nden verilen
 12.3.1992 gün ve 395 esas, 50 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca
 incelenmesi müdahil vekili, C. Savcısı ve sanık ile vekili tarafından
 istenilmiş olmakla; CMUK.nun 318. maddesi gereğince de sanık ve vekili
 tarafından duruşmalı inceleme isteğinde bulunulan dava evrakı C.
 Başsavcılığı'nın 2.4.1992 günlü bozma istekli tebliğnamesi ile Dairemize
 gönderilmiş olup, 20.5.1992 duruşma günü tayin edilerek yapılan ön inceleme
 sonunda;

Hazırlık soruşturması ile kamu davasının açılışında usul ve yasa hükümlerine
 uyulduğu, sanığın ceza ehliyetinin saptandığı,

Mahkemenin yer ve madde itibariyle kamu davasını görmeye yetkili olduğu;

Mahkemenin yasaya uygun olarak teşekkül ettiği ve kurulu oluşturan hakimlerin
 hükme katılmalarına engel bulunmadığı;

Duruşmalarda C. Savcısının hazır olduğu,

Açık yargılama kuralına uyduğu,

Hükmün gerekçeli olduğu,

Savunma hakkının kısıtlanmadığı,

Anlaşıldıktan sonra dosya esas yönünden incelendi, gereği düşünüldü:

1- Cumhuriyet Savcısının temyizinin kapsamına göre beraat eden sanıklar,
 (V.F.), (V.T.), (F.D.), haklarında da inceleme yapılması ve hükmün onanması
 gereğine değinen tebliğnamede yazılı isteğe iştirak olunmamıştır.

2- Özet olarak; Bulgaristan'ın Burgaz Limanı'ndan yük almış bulunan Kaptan
 (F.D.) yönetimindeki ...............................Bandıralı M.V. CAPE
 MALEAS isimli ticari geminin alınan gizli duyum üzerine Türk Karasuları'nda
 ve İstanbul Boğazı'na 10 mil mesafede gözlenmeye başlandığı, ancak, hava
 koşullarının elverişsizliği nedeniyle, Boğaz'da Büyükdere önlerinde
 durdurulduğu, 22.10.1991 günü yapılan aramada, diğer emtiadan ayrı olarak
 konşimentosu ve manifestosunda "Özel Ekipman" diye kayıtlı benzer ambalajlı
 2131 koliden, açılan ve tamamı için örnek sayılan sandıklar içinde gizlenmiş,
 askeri amaçlı silahlar ve aksamının görülmesi ve istihbaratın içeriği
 karşısında, kuşkulu durumun açıklığa kavuşturulması açısından ülke
 güvenliğinin gerektirdiği duyarlılık ve sorumluluk duygusu ile güvenlik
 birimlerinin koğuşturma ve soruşturmaya başlaması şeklinde gelişen ve
 gerçekleşen olayda;

Suça konu silahların ve aksamının, İran İslam Cumhuriyeti'ne ait olduğu
 yolundaki aşamada değişmeyen sanık savunması, Dış İşleri Bakanlığı'nın
 12.11.1991 gün, C. Tad/1-1350 sayılı yazısı ve eki belgelerle doğrulanmasına,
 bu silahların Türkiye'ye boşaltılacağına dair dosyada hiç bir somut kanıt
 bulunmamasına, öte yandan Türkiye'nin egemenlik haklarını ve güvenliğini
 gözetmek koşulu ile yabancı bandralı gemilerin Boğazlar'dan geçişini
 düzenleyen 20 Temmuz 1936 tarihli Boğazlar Rejimi Hakkındaki Möntreux
 Sözleşmesi'nin 3, 4, 5, 6, 7. maddelerinde yer alan koşullu sınırlamalar
 dışında 2. maddesine göre, barış zamanında ticaret gemilerinin bayrak ve
 yükleri ne olursa olsun gündüz veya gece, hiç bir merasime hacet kalmaksızın
 boğazlardan transit geçmelerinin serbest olmasına, Sözleşmenin 4. maddesinde
 öngörülen savaş halinin söz konusu olmadığı Dışişleri Bakanlığı ve özellikle
 Yüksek Başbakanlığın "Güney Kıbrıs Rum Yönetimi dahil, hiç bir ülke ile
 Türkiye'nin savaş halinde bulunmadığını" açıkca bildiren yazılarından
 anlaşılmasına, Türk Ceza Kanunu, Askeri Ceza Kanunu dahil, bazı kanunlarda
 yazılı "Harp hükümleri, harp hali, harp zamanı ve harp esnasında" deyimlerine
 dayalı hükümlerin yürürlüğe konması hakkındaki 25.11.1974 gün ve 7/9089
 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının, 25.7.1983 gün, 83-6851 sayılı Bakanlar
 Kurulu Kararıyla yürürlükten kaldırılmış olması, Möntreux Sözleşmesi'nin
 Türkiye'nin kendini pek yakın savaş tehlikesi karşısında görmesi halinde,
 ticaret gemilerinin serbest geçiş haklarını düzenleyen 2. maddesi
 hükümlerinin askıya alınmasına olanak tanıyan 6. maddenin uygulanmasının da
 söz konusu olmamasına, rağmen; uygulamada hukuksal problemlerin çözümünde ve
 isabetli sonuçlara ulaşmakta genel kurul kararlarının önemli ve öncelikli bir
 yeri bulunmakla beraber, direnme üzerine verilen ve mahkemelerce uyulması
 zorunlu kararlardan farklı olarak, Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazı
 üzerine verilen Genel Kurul kararlarının, mahkemeleri ve daireleri bağlayıcı
 nitelikte olmadığı hususundaki usul hükümleri gözetilmeden, yükleme limanı,
 yükleme biçimi, yükleyici şirket ve yüklere ait konşimentodaki emtianın
 isimlerinin belirlenmesi yönünden mevcut benzerlikler nedeniyle hükme dayanak
 yapılan ve ateşli silah taşıyan Vasoula adlı ...................Bandıralı
 geminin kaçakçılık yapan, bir gemi olduğunu ve yükünü Türkiye'ye
 boşaltacağının kanıtlandığını kabul eden, olayına özgü ve oyçokluğu ile çıkan
 Ceza Genel Kurulu'nun 19.6.1978 gün ve 8/159-245 sayılı kararından
 esinlenerek yazılı gerekçe ile yüklenen suçtan sanığın mahkumiyetine karar
 verilmiş olması,

3- Kabule göre de;

a) Önceden planlanmış ve geniş çaplı iş bölümü ile organizasyonu gerektiren
 koşullarda işlenmiş bu çapta silah kaçakçılığının, uygulanan maddenin 3.
 fıkrasında yazılı teşekkül halini oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde
 aynı maddenin 1. fıkrası ile hüküm kurulmuş olması,

b) Ele geçen silah ve cephanenin niteliği itibariyle 6136 sayılı Kanunun ek 5.
 maddesi ile hükmolunan cezanın artırılmamış olması,

c) Suç tarihi itibariyle sanığa hükmolunan ağır para cezasının eksik
 hesaplanması,

d) Suç konu silah ve aksamının tamamı sayılmadan, nitelik ve nicelikleri
 açıkca saptanmadan eksik inceleme ile ve örnekleme suretiyle yerine
 getirilmesi olanaksız zoralım kararı verilmiş bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet Savcısının, katılanın, sanık ve vekilinin
 yazılı ve sözlü temyiz itirazları bu itibarla yerine görülmüş bulunduğundan,
 bu nedenlerden hükmün istem gibi (BOZULMASINA), 3.6.1992 gününde subutta
 oyçokluğu, diğer hususlarda oybirliği ile karar verildi.

KARŞI DÜŞÜNCE

* Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık İstihbarat Daire Başkanlığı'nın, Silah
 Muhimmat Kaçakçılık Şube Müdürlüğü'ne ve aynı doğrultuda Sahil Güvenlik
 Marmara ve Boğazlar Komutanlığı'na, ayrıca Burgaz Limanı'ndan gelen bir Türk
 gemi kaptanı gemisinin kontrolu sırasında Büyükdere Gümrük Muhafaza Müdürlüğü
 personeline verilen bilgilere göre, ................Bandıralı CAPE MALEAS
 isimli geminin Bulgaristan'ın Burgaz Limanı'ndan askeri malzeme, mühimmat ve
 silah yükleyerek "Kıbrıs Rum Kesimi'ne götüreceği ve buradan Türkiye'ye
 sokulacağı" konusunda alınan ihbar üzerine, söz konusu geminin dönüşünün
 takibe alındığı ve 22.10.1991 günü saat 03.00'de Türk Karasuları içerisinde
 Sahil Güvenlik Marmara ve Boğazlar Komutanlığın'a ait 65 nolu Bot'la gemiye
 gidilerek, 3 yönlü yapılan ihbarın doğruluğunun araştırılmasının sağlıklı bir
 biçimde yapılması için yedeğe alınıp Büyükdere Limanı'na demirlettirilmesi
 biçiminde gelişen olayda;

1- Öncelikle uygulanacak hukuk kurallarının saptanması açısından suçun
 işlendiği yerin belirlenmesinde zorunluluk vardır. Suç, Türk Karasuları
 içinde mi, yada İstanbul Boğazı'nın iç suları içinde mi işlenmiştir? Bunun
 saptanmasından sonra olaya Türk yada Uluslararası hukuk kurallarının
 hangisinin uygulanmasının gerektiğinin belirlenmesi gerekir.

a) Suçun işlendiği yerin belirlenmesi ve uygulanacak kurallar:

Suç konusu silahları nakleden gemiye İstanbul Boğazı'na girmeden Türk
 Karasuları içinde el konulup ihbar doğrultusunda denetlenmek üzere yedeğe
 alınıp Büyükdere Limanı'na çekildiği olay tutanağı içeriğinden anlaşıldığına
 göre, suçun işlendiği yerin Türk Karasuları olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim,
 20.5.1982 gün ve 2674 sayılı Karasuları Kanunu, "Türk Karasularını Türkiye
 Ülkesine dahil ve genişliğinin 6 deniz mili olduğunu" kabul etmiştir. Bu
 durumda suçun işlendiği yerin Türkiye Karasuları olduğunun anlaşılmasına
 göre, TCK.nun 3. maddesinin açık hükmü karşısında Türkiye'de suç işleyen
 kimsenin Türk Kanunlarına göre cezalandırılacağı kuralı bu olayada
 uygulanmalıdır. Bu olgu bir ülkenin egemenlik haklarının gereğidir. Nitekim,
 Ceza Genel Kurulu'nun 19.6.1978 tarih ve 978/159-245 sayılı kararında açıkca
 vurgulandığı gibi "Türk Karasularından transit te olsa geçen bir gemide suç
 ihbar edildiğinde TCK.nun 3. maddesi uyarınca işlem yapılması gerekmekte olup
 bu husus Türkiye'nin hükümranlık haklarına dayanmaktadır" demek suretiyle
 yasal düzenlemeye açıklık getirdiği gibi desteklemiş bulunmaktadır.

Açıklanan bu yasal ve yargısal düzenleme karşısında, sanıkların sabit olan
 eylemleri Türk Karasuları içersinde ülkeye sokmak amacı ile silah nakletmek
 suçunu oluşturduğu ve 6136 sayılı Yasanın 12/1-2. madde ve fıkralarıyla aynı
 Yasanın ek 5. maddesine aykırılık suçunu oluşturduğunu kabul etmek gerekir.

b) Suçun işlendiği yerin İstanbul Boğazının iç suları kabul edilmesi
 durumundaki uygulanacak kurallar:

İstanbul Boğazı'nın nereden başlaması gerektiği hakkında Montreux
 Sözleşmesi'nde herhangi bir hüküm yoktur. Bu hususda İstanbul Liman Tüzüğünün
 10. maddesi hükmüne göre "İstanbul Boğazı'nın başladığı yer Türkeli Feneri
 ile Anadolu Feneri arasındaki hat olarak belirlenmiştir. Geminin bu alan
 içersinde aramaya tabi tutulup olaya el konulduğu ve suç yerinin Boğazın iç
 suları olduğu kabul edilmesi durumunda ise Montreux Sözleşmesi'-nin
 hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.

Montreux Sözleşmesi'nin uygulama alanı ise, İstanbul Liman Tüzüğünün 10.
 maddesinde belirlenen hat ile Çanakkale Liman Tüzüğünün 4. maddesinde
 belirlenen hat arası ve ayrıca Marmara Denizi dahil olmak üzere belirlenen
 deniz alanıdır.

Montreux Sözleşmesi'nin 1. maddesinde; "yüksek akit taraflar boğazlardan,
 denizden geçiş ve seyrisefain serbestisini kabul ve teyit ederler" demek
 suretiyle Sözleşmenin diğer bazı maddelerinde açıklanan kısıtlamalar dışında
 Ticaret gemilerine geçiş serbestliğini getirmiş olup bunun dışındaki gemiler
 için bu serbestliği tanımamıştır.

Ticaret gemilerine getirilen en büyük kısıtlama ise Sözleşmenin dibacesinde
 aynen vurgulandığı gibi Türkiye'nin emniyeti ve Karadeniz sahildarı
 devletlerin Karadeniz'deki emniyeti"dir. Türkiye'nin emniyeti ve egemenliği
 söz konusu olduğunda ticaret gemilerinin geçiş serbestisinin kısıtlanması
 Türkiye'nin egemenlik hakkının bir gereğidir. Nitekim Sözleşmede akitlerden
 biri olan zamanın Türkiye'nin Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras "13.7.1968
 günlü oturumdaki konuşmasının son bölümünde... Türkiye egemenliğinden doğan
 haklarını saklı tutmaya özen gösterecektir" demek suretiyle Türkiye'nin
 emniyetinin ve egemenliğinin geçiş serbestisine, her türlü kısıtlamayı
 getireceğini açıklamış, oturum başkanı M. BUHÇE'de oturumda bulunan
 heyetlerin bu konuda tartışma açmak istemediğini sandığını belirtmiştir.
 Görülüyorki, Montreux Sözleşmesi'nde benimsenen temel kural akit tarafların
 emniyetidir.

Kaçakçılık yapan gemiler için Montreux Sözleşmesi'nde koruyucu hükümler
 yoktur. Nitekim, 19.6.1978 günlü Ceza Genel Kurulu'nun Kararında "geçiş
 serbestisinden yararlanacak gemiler ticaret gemileridir. Türkiye'nin, tüm
 ülkeleri yasalarına uluslararası anlaşmalara göre yasa dışı gayri meşru kabul
 edilmiş gemiler için bunların normal bir ticaret gemisi sayılamıyacağı yasa
 dışı faaliyetlerde bulunan böyle bir geminin gözboyayıcı uydurma belgeler
 düzenlense bile sözleşmenin güvencesinden yararlanamıyacağı hele böyle bir
 geminin Türk Devleti'nin ve Milleti'nin varlığına kastedenlerle iş birliği
 yaparak faaliyetlerde bulunup gizli silah ve cephane getirmiş ise bu gemiyi
 masum bir ticaret gemisi olarak nitelemek olanaksızdır. Hiç bir devlet kendi
 hayat hakkını ve varlığını ortadan kaldırmaya yönelik faaliyetlere gözyummaya
 müncel olacak sözleşmeye imza koyamaz koyması da beklenemez" vurgulamasıda
 olayımızda ve bu günkü koşullarda Türkiye'nin bölünmez bütünlüğüne ve
 egemenliğine yönelik olarak içerde ve dışarda yoğun biçimde sürdüğü delilleri
 yorumlayıp takdir ederken de bu durumları gözönüne almak gerektiği açık bir
 gerçektir.

Diğer yandan, Gümrük Yönetmeliğinin 502. maddesinin 1/6 maddesi, Ülkemizin
 silah ve uyuşturucu maddelerini yasaklayan anlaşmaya imza koyduğu" gerçeği
 karşısında da, bu tür gemilere el koymasının ve yargılama hakkı yönünden
 soruşturma açmasının emniyetinin ve egemenlik haklarının bir gereği olduğu
 açıktır.

Suçun, ister Türk Karasuları içersinde işlendiği, isterse Montreux
 Sözleşmesi'-nin hükümlerinin uygulandığı deniz alanı içinde işlenmiş olması
 halinde de, düşüncemize göre Türkiye'nin emniyeti ve egemenlik haklarının hiç
 bir kısıtlamaya tabi tutulmadan titizlikle uygulanması gereklidir.

Dosyadaki bilgilerin istihbaratı doğruladığının anlaşmasna, 1978 yılındaki
 olayın tam bir benzerinin yeniden yaşanmasına ve bu suçun 20 Ekim 1991 genel
 seçimlerine rastlatılmasının dikkatlerin ve güvenlik güçlerinin ülkenin iç
 olaylarına çevrilmesinin düşünüldüğünde şüphe bulunmamasına, göre delillerin
 bu yönden de ayrıca değerlendirilmesi zorunludur.

2- Tüm bu açıklamalardan sonra suçun sübutuna ilişkin düşüncemize gelince:

Silah ve mühimmatın Kıbrıs'a, oradan da Türkiye'ye sokulacağına ilişkin" 3
 yönlü ihbarın Büyükdere Limanı'nda yapılan kısmi kontrolle doğrulanması,
 yükleyici firmanın 1978 yılındaki olayda olduğu gibi KİNTEX firması olması,
 silahların belgelerde ekipman olarak gösterilip gizlenmesi, alıcının belli
 olmaması, belgelerin inandırıcı bulunmaması, basına yansıyan istihbari
 bilgilere göre aynı geminin 1978 yılındaki olaydaki gibi 4 kez silah
 götürdüğünün anlaşılması, 1978 yılındaki kaçakçılık olayındaki Kıbrıs
 olgusunun 1991 yılındaki bu olayda da şartlarında hiç bir değişiklik olmadan
 gerek uluslar gerekse komşularımızla birlikte tehlikeli bir biçimde artarak
 devam ettiğine, Türkiye'nin güvenliği ve egemenliği açısından çok titiz ve
 tutucu davranmak gerektiğine, bu tür olaylarda bundan daha kuvvetli kanıt
 elde etmenin zor olduğuna, mahkemenin delil takdirinde Anayasanın 138. ve
 CMUK.nun 254. maddelerine uygun takdirde bulunmuş olması karşısında, Yerel
 Mahkeme kararının usul ve esas yönünden Uluslararası ve Türk Hukuk Mevzuatına
 uygun bulunduğu düşüncesiyle çoğunluğun bu yöne ilişkin bozmasına
 katılmıyorum.

Mustafa AKSOY
Üye


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini