 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Birinci Hukuk Dairesi
E. 1992/3800
K. 1992/8631
T. 29.6.1992
* SÜKNA HAKKININ İPTALİ DAVASI(Yasaya uygun kullanma)
ÖZET : Sükna hak sahibinin taşınmazı yasada tanımı yapılan anlamda kullanmamış
olması ayni hakkın ortadan kaldırılması sonucunu doğurmaz. Ancak, kayıt
malikine, bu durumun düzeltilmesi ve yasaya uygun kullanmanın sağlanması
yolunda dava ve talep hakkı verir.
(743 s. MK. m. 720, 721, 748, 750)
Taraflar arasında görülen sükna hakkının iptal ve elatmanın önlenmesi davası
sonunda, Yerel Mahkemece verilen karar davalı vekili tarafından yasa süre
içerisinde temyiz edildiğinden; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, sükna hakkının iptali ve elatmanın önlenmesi isteklerine ilişkindir.
Davacı, kayden maliki bulunduğu 35 parsel sayılı taşınmazdaki 140/2136 arsa
paylı 22 bağımsız bölümde davalı lehine sükna hakkı tesis edildiğini,
davalının hakkın özüne aykırı olarak daireyi başkasına kiraya verdiğini ileri
sürerek sükna hakkının iptali ile davalının taşınmaza elatmasının önlenmesini
istemiştir. Davalı iddiayı vakıa olarak kabul etmiş, davanın reddini
savunmuş, mahkemece de talep gibi hüküm kurulmuştur. MK.nun 748-750.
maddeleri ile düzenlenen sükna hakkı, yasal tarifiyle bir evde oturmak yahut
onun bir kısmını işgal etmek hakkıdır. Bir tür irtifak hakkı olan sükna hakkı
irtifak haklarının, intifa hakkı kolunda yer alıp şahsi irtifak
haklarındandır. Bu niteliği itibariyle sahibine sağladığı yetkiler, intifa
hakkının sahibine sağladığı yetkilerden daha dar olup sükna hakkı başkasına
devrolunamaz ve irs yoluyla mirascılara geçmez. Belirtilen özellikleri
bakımından, intifa hakkına dair hükümlerin, yasada aksi yazılı olmadıkca
sükna hakkında da geçerli olacağı MK.nun 748/2. maddesi ile öngörülmüş
bulunmaktadır. Sükna hakkını düzenleyen MK.nun 748-750. maddelerinde, bu
hakkın sükut sebepleri belirtilmemiştir. O halde, intifa hakkının son bulma
nedenlerini içeren MK.nun 720 ve 721. maddelerinin sükna hakkı yönünden de
uygulanırlığı sözkonusudur. Anılan sükut sebepleri arasında hakkın özüne
aykırı kullanmanın yer almadığı açıktır. Diğer bir deyişle, sükna hak
sahibinin taşınmazı yasada tanımı yapılan anlamda kullanmamış olması
(örneğin, kiraya vermesi, başkalarını da yararlandırması), değinilen ayni
hakkın ortadan kaldırılması sonucunu doğurmaz. Ancak, kayıt malikine, bu
durumun düzeltilmesi ve yasaya uygun kullanmanın sağlanması yolunda dava ve
talep hakkı verir. Kuşkusuz bu dava ve talep hakkı çekişmeli taşınmazda
kiracı sıfatıyla oturduğunu ileri süren kişiye karşı açılacak men'i müdahale
niteliğinde de olabilir. Ne varki, olayda taşınmazda kiracı sıfatıyla
oturduğu bildirilen kişiye husumet yönetilmiş değildir. O halde sükna hak
sahibi aleyhine açılan davada bu ayni hakkın ortadan kaldırılmasını ve onun
(sükna hak sahibinin) taşınmazdan çıkarılması sonucunu doğurur şeklinde hüküm
kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle
hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan harcın
temyiz edene geri verilmesine, 29.6.1992 tarihinde oybirliğiyle karar
verildi.
|