 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Dördüncü Hukuk Dairesi
E. 1992/3624
K. 1993/6787
T. 18.5.1993
* HAKSIZ EYLEM
* KAVGADA EL UZATMA
ÖZET : Zincirleme işlenen ve fakat sonuçları ayrı olan haksız eylemlerde
işlemi işleyenlerden birinin ölü ya da yaralıya el uzatması durumunda,
bunlara BK.nun 50. maddesi hükmünün değil, özel nitelikteki TCK.nun 467.
maddesi hükmünün uygulanması gerekir.
(818 s. BK. m. 41) (765 s. TCK. m. 464, 467)
Taraflar arasındaki haksız eylemden doğan tazminat davası üzerine yapılan
yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı toplam 2.175.077 lira
maddi ve manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte
davalılar İbrahim ve Sabri'den müteselsilen alınarak davacılara payları
oranında ödenmesine, fazlaya dair maddi ve manevi tazminat istemi ile davalı
Mustafa hakkındaki davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davalılar
İbrahim ve Sabri avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, tetkik hakimi
tarafından düzenlener rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği
konuşuldu:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici
nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik
görülmemesine göre davalı İbrahim'in temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacılar, destekleri Şener'in davalılar tarafından kasten öldürüldüğünü
bildirerek bir miktar maddi ve manevi tazminatın davalılardan dayanışmalı
olarak tahsilini istemişlerdir.
Mahkemece, dayanışmalı sorumluluğun varlığı kabul edilerek bu esasa göre
davalı İbrahim ve Sabri aleyhine ödetme kararı verilmiştir.
Kesinleşmiş ceza mahkemesi kararına göre davalılardan Sabri'ninde katıldığı
kavgada davalı İbrahim'in davacıların desteklerinin başına kasten kürekle
vurmak suretiyle öldürdüğünü, davalı Sabri'nin ise sadece desteğin sol koluna
vurduğu anlaşılmaktadır. Ceza mahkemesi, ölüm ile sonuçlanan kavganın bu oluş
ve gelişim biçimini dikkate almak ve her bir davalının olay içindeki rol,
eylem ve etkinliklerini ayrı ayrı nitelendirip değerlendirmek suretiyle
davalı İbrahim'i TCK.nun öldürme fiiline ilişkin 448, 51/1. maddeleri, kararı
temyiz eden davalı Sabri'yi de 464/1. maddesi uyarınca cezalandırmıştır. Ceza
mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla benimsenen bu maddi olgunun hukuk
hakiminide bağlayacağı tartışmasızdır. TCK.nun 464. maddesinde iki ayrı eylem
öngörülmektedir. Bunlardan birisi adam öldürülmesi veya yaralanması eylemi,
ikincisi de bu sonuçların doğmuş olması koşulu ile ölene ya da yaralanana el
uzatma eylemidir. Buda gösteriyor ki yasa hükmü kavgada el uzatmasını,
öldürme veya yaralama eylemine iştirak veya TCK.nun 65. maddesi anlamında
müzaharet olarak benimsememiştir. Şu halde 464.maddenin amacı, öldürme ve
yaralama eylemi değil, bu sonuçları doğuran kavgaya katılma eylemini
cezalandırmaktır. Bu nedenledir ki, kavgada el uzatanın, ölümden veya
yaralamadan doğan zarardan teselsül kuralları uyarınca sorumlu tutulması
mümkün değildir.
Öte yandan TCK.nun 467. maddesi (şahıslara karşı cürümler) başlıklı dokuzuncu
babındaki üç fasıla giren suçları işleyenlerin ayrıca maddi ve manevi
tazminatla da sorumluluklarını öngörmüş ve fakat özel bir teselsül hükmü
getirmemiştir. Esasen kavgaya katılma, öldürme veya yaralama eyleminden ayrı
bir suç olarak kabul edildiğine ve bu son eylemi işleyen ayrı bir ceza ile
cezalandırıldığına ve yasa koyucu kavgaya katılanı 64. ve müteakip maddeleri
uyarınca öldürme ve yaralama eylemine ortak saymadığına göre böyle bir
kimseyi öldürme suçuna ilişkin tazminatla sorumlu tutmak, bir başka ifade
ile, ağırlıkları çok farklı olan değişik fiilleri aynı düzeyde kabul ederek
sorumlulukta eşitliğe gitmek, ceza ve tazminat hukuku kurallarına, hak ve
adalet ilkesine ters düşerdi. Şu halde zincirleme işlenen ve fakat sonuçları
ayrı olan haksız eylemlerde işlemi işleyenlerden birinin ölü ya da yaralıya
el uzatması durumunda ona Borçlar Kanununun 50. maddesi hükmünün değil, özel
nitelikteki TCK.nun 467. maddesi hükmünün uygulanması gerekir.
Davalı Sabri'nin davacıların desteklerinin kasten öldürülmesine dayalı
istemlerinden ötürü ne tam ne de eksik teselsül esaslarına göre dayanışmalı
sorumlu tutmaya olanak yoktur. Bu davalı ancak TCK. 464/1. maddesiyle
cezalandırılan kendi eyleminden dolayı 467. madde gereğince sorumlu
tutulabilir ki, bu konuda da açılmış bir dava ve ileri sürülmüş bir istem
mevcud değildir. O halde davalı Sabri hakkındaki davanın reddi gerekirken,
olayın oluş biçimine ters ve yasa hükümlerine aykırı düşecek bir biçimde bu
davalı hakkında ödetme kararı verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
S o n u ç : Temyiz olunan kararın yukarıda 2 nolu bentte gösterilen nedenle
davalı Sabri lehine (BOZULMASINA), bozma nedenine göre bu davalının öteki
temyiz itirazlarının incelenmesine ve şimdilik yer olmadığına, davalı
İbrahim'in temyiz itirazlarının 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle reddiyle
hükmün bu davalıya ilişkin kısmının (ONANMASINA) ve onama harcının temyiz
eden İbrahim'e yükletilmesine ve Sabri'den peşin alınan harcın istek halinde
geri verilmesine, 18.5.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|