 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Yedinci Hukuk Dairesi
E. 1992/349
K. 1994/6535
T. 29.6.1994
* KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
* MİRAS BIRAKAN (MURİS)
* KANIT YÜKÜMLÜLÜĞÜ (İSPAT KÜLFETİ)
ÖZET : Davacı taraf, taşınmazlarda miras payı bulunduğunu öne sürüp dava
açmıştır. Aslın hilafını savunan davalının, yöntemine uygun biçimde
mirasçılar arasında paylaşmanın yapıldığını ve satış olgusunu kanıtlaması
gerekir. Bu durumda, kanıtlama yükümlülüğünün davacıda olduğu düşünülemez.
(743 s. MK. m. 6, 630, 631)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün
Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde
olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belegeler okundu, gereği
görüşüldü:
Kadastro sırasında; 3794, 15338 ve 16305 parsel sayılı sırasıyla 3010, 867 ve
3300 m2. yüzölçümündeki taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine ve
3794 sayılı parsel ayrıca vergi kayıtlarına dayanılarak davalı Mevlüt adına
tesbit edilmiştir. İtirazı, kadastro komisyonunca reddedilen davacı Şerife
ortak miras bırakandan gelen hakkı olduğunu ileri sürerek dava açmıştır.
Mahkemece; davanın reddine, taşınmazların davalı Mevlüt adına tesciline karar
verilmiş; hüküm, davacı Şerife tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının iddiasını kanıtlayamadığı gerekçe gösterilerek yazılı şekilde hüküm
kurulmuş isede, tesbit tutanağında taşınmazın 20 seneyi aşkın süreden beri
davalının malik sıfatı ile zilyetliğinde olduğu ve davalı yararına edinme
koşullarının gerçekleştiği yazılıdır. Davacı, taşınmazda miras
bırakanlarından gelen payı olduğunu ileri sürmüştür. Davalı da, taşınmazın
miras bırakanlarından kaldığını kabul etmekle beraber analarından kalan
taşınmazları paylaştıklarını, babalarından kalan bir kısım taşınmazları
babasının sağlığında kendisine sattığını, geri kalanları da paylaştıklarını
savunmuştur. Şu hale göre, taşınmazın miras bırakandan kaldığı konusunda
taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davacının miras payının da
paylaşma ya da satış sonucunda davalıya geçip geçmediği konusundadır. Bu
durumda, paylaşma ve satın alma iddiasının davalı tarafından kanıtlanması
gerekir. İspat yükü davalıya aittir. Davacı da, davalının savunmasını
kanıtlamak için ortaya koyacağı delillere karşı delil gösterebilir. Mahkemece
bu yönler gözönünde tutularak davalıya savunmasını ispat etmesi imkanının
verilmesi ve delillerin buna göre toplanması gerekirken, davacının iddiasını
kanıtlayamadığından sözedilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz,
davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile
hükmün (BOZULMASINA), 29.6.1994 gününde oybirliği ile karar verildi.
|