 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Y A R G I T A Y
1.HUKUK DAİRESİ
Sayı:
Esas 1992 Karar
2897 6380
Y A R G I T A Y İ L A M I
Mahkemesi :Adıyaman As.H.H.
Tarihi :2.10.1991
Nosu :18/1085
Davacı :Hayriye Yıldırım vs
Davalı :Hasan Yıldırım
Üçüncü şahıs :
Dava Konusu :Tapu iptali ve Tescil
Temyiz Eden :Davalı vekili
Yanlar arasında görülen Tapu iptali ve Tescil davası sonundaYerel
Mahkemece verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar yasal süre içerisinde
davalı vekili tarafından duruşma isteğiyle temyiz edilmekle, duruşma isteği
değer yönünden reddedilerek dosya incelendigereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Dava,B.K'nun 18. maddesinden kaynaklanan muvazaa hukuksal nedenine
dayalı Tapu iptal ve Tescil isteğine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazlara ait
davalı adına olan tapular asıl kayıt sahibi müşterek miras bırakanın Tapulama
sırasında kadastro teknisyeni huzurunda verdiği ve imzası tahdında tapulama
tutanağına alınan bu yerlerin davalı adına tesbitine muvafakat beyanı
nedeniyle oluşmuştur. Davacılar, murisin yaptığı bu tasarrufun bedelsiz olup
kendilerinden mal kaçırmak amacına yönelik bulunduğunu, taşınmazların davalı
üzerine geçirilmesinde satışın değil, bağışın üstün tutulduğunu, mülkiyetin
devrinin muvazaa ile illetli olduğunu, bu itibarla geçersiz olduğundan asıl
amaçlanan bağış sözleşmesinin de bu konuda açık bir beyan taşımadığı için
biçim koşulundan yoksun olduğu cihetle geçersiz bulunduğunu ileri sürerek
iptal istemişlerdir. Gerçekten tapulu taşınmazlarda mülkiyeti nakleden
akitlerin resmi biçimde yapılması M.K'nun 634.B.K'nun 2l3 ve Tapu kanununun
26.maddesi hükümleri gereğidir.
Nevarki,gerek dava konusu taşınmazların tapulama tesbitlerinin yapıldığı
tarihte yürürlükte olan 766 sayılı tapulama yasasının 32/B maddesinde,
gerekse 9.Ekim 1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Yasasının
13/B. maddesinde bu kanunların genelde bir tasfiye yasası olmaları nedeniyle
M.K'nun 634 ve M.K'nun 213. maddesinde mülkiyetin naklinde öngörülen buyurucu
nitelikteki hükümlere ayrık bir düzenleme getirilmiştir. Buna göre kayıt
sahibinin tapulama sırasında Kadastro teknisyeni huzurunda taşınmazının
zilyedi adına tesbit ve tesciline, muvafakatının bildirilmesi, mülkiyetin
zilyed adına geçirilip, onun üzerine tesbitin yapılabilmesi için yeterli
kabul edilmiştir. Eş anlatımla, kadastro teknisyeni huzurunda verilen
muvafakat bildirimi, resmi memur önünde serbest irade ile belirtilen tescil
isteme beyanı olarak görülmüştür. Kayıt sahibinin zilyed adına tesbite
muvafakat beyanının haricen satış gibi yada başka bir nedene dayanılarak
ileri sürülmüş olması da bu kabulde sonuca etkili değildir.
Öte yandan, çekişmeli taşınmazlardan 37 ve 111 parsellerin öncesi
tapusuzdur. Tapusuz taşınmazlar üzerindeki zilyedlikten ibaret hakkın devrine
ilişkin sözleşmeler ise, hiç bir şekil şartına bağlı olmadığından geçerlidir.
Teslim ile mülkiyet alıcısına geçer.
Hal böyle olunca, Mahkemece çekişmeli taşınmazlara ait davalı üzerine
oluşan sicillerin dayanağı bağış akdinin gerekli biçim koşulunu da taşıdığı
cihetle geçerli bulunduğu bu yerlerdeki mülkiyetin davalıya geçtiği
gözetilerek davanın reddi gerekirkenmuvazaanın varlığından sözedilerek,
yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, kabule göre de
davalı üzerinde kayıtlı olmayan 63 parsele ilişkin iptal kararı verilmesi de
isabetsizdir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün
yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K'nun 428ci maddesi gereğince
BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine 14.5.1994
tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Y.İsmet Dimici C.Çetiner C.Çetiner K.Öztekin E.K.Kurşun
|