 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Dokuzuncu Hukuk Dairesi
E. 1992/2692
K. 1992/10447
T. 28.9.1992
* HİZMET AKDİ
* SÖZLEŞMELİ PERSONEL
* KIDEM TAZMİNATI
* İŞ SONU TAZMİNATI
ÖZET : Davacının sözleşmeli personel statüsüne geçirildiği ve hizmet aktinin
sona erdiği 15.7.1988 tarihinde kıdem tazminatına hak kazandığını kabul etmek
gerekir. Çünkü, hizmet ilişkisi kıdem tazminatını hak edecek şekilde zaten
sona ermiştir.
Davacı, sözleşmeli personel olarak çalıştığı döneme ilişkin iş sonu tazminatı
da istemiştir. Sözleşmeli personel, hizmet akti ile çalışan İş Kanununa tabi
işçi değildir. Davacı, idari sözleşme ile çalıştırılan kamu görevlisidir. Bu
nedenle, sözkonusu döneme ait istekle ilgili uyuşmazlık iş mahkemesinde
değil, idarö yargı yerinde çözümlenmelidir.
(308 s. KHK. geçici m. f.4)(1475 s. İş K. m. 14)
Davacı, kıdem tazminatı ile iş tazminatının ödetilmesine karar verilmesini
istemiştir.
Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.
Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla; dosya
incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
1- Davacı; davalı T. Emlak Bankası AŞ. ile birleşmiş bulunan Anadolu Bankası
AŞ.'de 1.6.1976 tarihinde işçi statüsünde çalışmaya başladığını, 15.7.1988
tarihinde sözleşmeli personel statüsüne geçirildiğini ve 9.8.1990 tarihine
kadar çalıştıktan sonra görevden ayrıldığını; kendisine, işçilikte geçen
hizmet süresine ilişkin kıdem tazminatı ile sözleşmeli olarak çalıştığı iki
yıl için iş sonu tazminatının ödenmediğini ileri sürerek bu hakların hüküm
altına alınmasını istemiştir.
Davalı ise; davacının, 15.7.1988 tarihi itibariyle işçilikten sözleşmeli
personel statüsüne geçirildikten sonra, 9.8.1990 tarihinde istifa etmek
suretiyle görevinden ayrılması nedeniyle kıdem tazminatına hak
kazanamayacağını; sözleşmeli statüde geçen hizmet süresi de, 399 sayılı
KHK.nin geçici 8. maddesi gereğince, 2 sayılı cetvele tabi personel
olduğundan, TC. Emekli Sandığı Kanunu hükümleri çerçevesinde değerlendirmeye
tabi tutulacağı için iş sonu tazminatı da isteyemeyeceğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının savunması doğrultusunda ve aynı gerekçelerle davanın
reddine karar verilmiştir.
Belirtmek gerekir ki; davacı, 15.7.1988 tarihinde işçilikten sözleşmeli
personel statüsüne geçirilmekle, taraflar arasındaki hizmet akdi sona
ermiştir. Öte yandan, o tarihte yürürlükte bulunan 308 sayılı KHK.'nin geçici
maddesinin 4. fıkrası hükmü ile, sözleşmeli statüye geçirilen işçi
niteliğindeki personelin işçi olarak çalıtıkları süreye ilişkin kıdem
tazminatı hakları saklı tutulmuştur. Bu durumda, davacının sözleşmeli
personel statüsüne geçirildiği ve hizmet akdinin sona erdiği 15.7.1988
tarihinde kıdem tazminatına hak kazandığını kabul etmek gerekir. Böyle
olunca, sözleşmeli personel olarak çalışmakta iken, özel sebeplerle istifa
etmek suretiyle görevden ayrılmış olması, davacının evvelce doğmuş ve saklı
tutulmakla beraber henüz kendisine ödenmemiş bulunan işçilik dönemine ait
kıdem tazminatı alacağını talep hakkını ortadan kaldırmaz. Çünkü, hizmet
ilişkisi kıdem tazminatını hak edecek şekilde zaten sona ermiştir.
O halde, mahkemece yapılacak iş, işçilikte geçen süreye ait gerçekleşecek
kıdem tazminatını hüküm altına almaktan ibarettir. Aksine düşünce ile kıdem
tazminatı isteğinin reddi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
2- Davacı, sözleşmeli personel olarak çalıştığı döneme ilişkin iş sonu
tazminatını da istemiştir. Nevar ki, sözleşmeli personel, hizmet akdi ile
çalışan, İş Kanununa tabi işçi değildir. Bu personel, ilgili KHK. hükümleri
uyarınca idari sözleşme ile çalıştırılan kamu görevlisidir. Bu nedenle söz
konusu döneme ait istekle ilgili uyuşmazlık İş Mahkemesinde çözümlenemez.
Görevli yargı yeri, idarö yargıdır.
Mahkemece, sözleşmeli personel dönemine ilişkin istek hakkında görevsizlik
kararı verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmiş olması da doğru
değildir.
S o n u ç : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle
(BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
28.9.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|