Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C
Y A R G I T A Y
Onüçüncü Hukuk Dairesi

	E.	1992/2492
	K.	1992/4759
	T.	21.5.1992

*  KİRA SÖZLEŞMESİ 
*  AKDİN FESHİ
*  SORUMLULUK


ÖZET : Dava konusu yerin, sözleşme gereğince kiranın başladığı tarihte,
 kullanılmaya elverişli iskan raporu alınmış hukuki ayıptan ari bir şekilde
 teslim edilmediği, böylece kiralayanın kiracıya karşı yasal borcunu ifa
 etmediği subuta ermiş bulunmaktadır. Öyleyse, davacının akdi fesihte haklı
 olduğu kabul edilmeli, davalı kiralayanın sorumluluğu yönüne gidilmelidir.

Kural olarak dikkat ve özenin gösterilmesine karşın zararlı sonucun meydana
 gelmesinin önlenemediği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça borçlu zararın tümünden
 sorumludur.

(818 s. BK. m. 96)

Taraflar arasındaki akdin feshi ve tazminat davasının yapılan yargılaması
 sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen
 reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı, davalı
 avukatınca da duruşmasız temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin
 süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı, ihale prosedürü ile Ç..Oteli'ni 17.9.1990-17.9.1993 tarihleri için 3
 yıllığına davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden kiraladığını, önceki kiracının
 borçlarından dolayı otelin tüm mefruşatının haczedildiğini, sözleşme gereği
 noksanları kendisinin tamamlaması gerektiğinden mahcuzların çoğunu
 alacaklıların borçlarını ödeyerek geri aldığını, bir kısmını da yeniden
 aldığını, sökülen malzemeler nedeniyle meydana gelen hasarların giderilmesi
 amacıyla boya, badana ve onarım yaptırmak zorunda kaldığını, otelin
 işletilmesinde kullanımı zorunlu olan yazılı basılı kağıtları temin ettiğini,
 turizm işletme belgesi almak için Turizm Bakanlığı'na, işletme ruhsatı için
 Emniyete, otel açma ruhsatı için de Belediye'ye başvurduğunda kiralananın
 iskan ruhsatının olmaması nedeni ile işletme ruhsatı alamadığını, 27.11.1990
 tarihli noter aracılığı ile keşide ettiği ihtarnameyle iskan ruhsatının
 teminini davalıdan istediği halde cevap dahi verilmediğini ve iskanın da
 alınmadığını, bu yüzden otelin Emniyet tarafından kapatıldığını, turizm
 şirketleriyle yaptığı rezervasyonların iptal edildiğini öne sürerek;
 kiralananın ayıplı kiraya verilmesi nedeni ile sözleşmenin feshine, tesis,
 onarım, işletme hazırlığı harçamaları için yaptığı 662.108.884 TL. ve
 rezervasyon iptalinden doğan zararı 3.000.000 TL.nın ödetilmesine karar
 verilmesini istemiştir.

Davalı; otelin kullanılmasına engel bir durum olmadığını, ihale şartnamesinin
 19. maddesine göre otelin mevcut haliyle ihaleye çıkartıldığını ve imalat
 eksiklikleri ve tefriş masraflarının sözleşme gereği kiracı tarafından
 karşılanacağını, ayıbın kiracı tarafından giderilmesinin mümkün olduğunu,
 ayıbın ihbar edilmediğini, istenilen tazminatın fahiş olduğunu savunmuş,
 davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece; kiralananın iskan ruhsatının alınmasının mümkün olduğu, davacının
 gerekli araştırmaları yapmadan ihaleye girip sözleşme kurmakla neticelerine
 de katlanmak zorunda olduğunu, otelin turistik otel olarak kiraya verilmediği
 ve zararın da doğmadığı, davacının ancak yapmış olduğu faydalı ve zaruri
 işler karşılığı 25.397.159 TL. isteyebileceği kabul edilerek bu kalem isteği
 hükmedilmiş, diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.

Hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici
 nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına
 göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde;

A- Kiralayan, kiralananı sözleşmenin amacına uygun surette kullanmaya ve
 işletmeye elverişli bir şekilde teslime ve kira süresince de kiralananı bu
 halde tutmağa mecburdur. Eş söyleyişle, kira sözleşmeleri iki taraflı borç
 doğuran ivazlı sözleşmelerdendir. O nedenle kiraya veren davalı, kiralananı
 da başlangıçtan itibaren sözleşmeden maksut kullanmaya salih bir halde, her
 türlü ayıptan salim olarak kiracıya teslim ve sözleşmenin devamı süresince de
 bu amacı sağlamak zorundadır (BK. m. 249/F.1). Çünkü buradaki ifa;
 borçlanılan edimin kural olarak borçlu tarafından belirli bir yer ve zaman
 içinde ve sözleşmenin kaynağındaki esaslar altında yerine getirilmek
 suretiyle borçlunun borcundan kurtulmasını sağlayan eylem ve davranıştır. O
 halde, geçerli bir ifanın benimsenebilmesi için; ifa borçlu tarafından
 alacıklıya sözleşmede kararlaştırılan yer ve zamanda, karalaştırılan nicelik
 ve niteliklere uygun olarak yapılmak gerekir (Bkz., F.N. Feyzioğlu, Borçlar
 Hukuku Umumi Hükümler, Cilt: II, 1969, Sayı: 4; Dr. Erzan Erzurumluoğlu,
 Türk/İsviçre Borçlar Hukuku Sistemine Göre Borçluya Yüklenemeyen Nedenlerden
 Dolayı Edimin Yerine Getirilememesi, Ankara-1970, Sayı: 6).

B- Borçlar Yasasının 249. maddesi uyarınca kiralananı sözleşmede amaç olan
 biçimde kullanmasının olanaksız olması halinde kiracı, sözleşmeyi feshe yahut
 kiradan uygun bir tutarın indirilmesini istemeğe yetkilidir. Olayımızda
 seçimlik hakkını davacı kiracı akdin feshi şeklinde kullanmıştır.

Davalı otel binasını davacıya kiraya verdiğine göre, binanın iskan raporunun
 alınmasını sağlamak gibi sözleşmenin asli bu edimi ile yükümlü olduğunun
 kabulü gerekir. Kaldı ki, kira sözleşmesi aktedilirken iskanın bulunmadığını
 davalı davacı kiracıya bildirmekle yükümlüdür. Çünkü taraflar sözleşmenin
 kurulması sırasında birbirlerine tam ve doğru bilgi vermek zorundadırlar
 (sözleşmenin görüşülmesi sırasındaki kusurdan dolayı sorumluluk Culpa in
 Contrahendo). Zira, yanlış görünüm yaratmak en azından doğruluk ve güven
 kurallarına (MK. m. 2) aykırıdır. Bir binanın iskan raporunun bulunması
 asıldır.

Davacı, karşısındaki davalı Kamu Kuruluşunun kanun hükümlerine göre uygun
 şekilde hareket ettiğini kabul etmekte haklıdır. Bu nedenle iskan raporunun
 alınıp alınmadığını araştırma yönünden kiracıdan bir özen beklemek ve istemek
 mümkün değildir. Özen beklenilmeyen hallerde ise kusurdan söz edilemez. 
C- Bu durumda; dava konusu yerin, sözleşme gereğince kiranın başladığı
 tarihte, kullanılmaya elverişli iskan raporu alınmış hukuki ayıptan ari bir
 şekilde teslim edilmediği böylece kiralayanın kiracıya karşı yasal borcunu
 ifa etmediği subuta ermiş bulunmaktadır. Öyleyse, davacının akdi fesihte
 haklı olduğu kabul edilmeli, davalı kiralayanın sorumluluğu yönüne
 gidilmelidir (BK. m. 96).

D- Kural olarak dikkat ve özenin gösterilmesine karşın, zararlı sonucun
 meydana gelmesinin önlenemediği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça borçlu zararın
 tümünden sorumludur (BK. m. 96). Davacı, seçimlik hakkını fesih yönünde
 kullanmıştır. Bunun için ihtar çekilmesi koşulu yoktur. Kaldıki ihtar
 çekildiği gibi hala yapı kullanma izin belgesinin alınmadığında taraflar
 arasında uyuşmazlık konusu bulunmamaktadır ve mahkemenin kabulü de bu
 doğrultudadır. Sırası gelmişken hemen belirtelim ki, ayıp nedeni ile kira
 sözleşmesinden dönme geçmişe etkili değildir. Çünkü, kira sözleşmesi sürekli
 bir sözleşme olduğundan onun geçmişe etkili bir biçimde feshine olanak
 yoktur. Burada fesih daima sözleşmenin ilerideki hükümleri üzerinde
 etkilerini gösterir.

E- Hukuki sorumluluk çerçevesinin çizilmesinden sonra; zararın kapsamının
 tesbit ve tayin edilmesi için uygulanacak kural ve yöntemlerin izahına sıra
 gelmiştir. İddiaya göre davacı alacağı ve zararı üç ana noktada
 toplanmaktadır.

a) Bakım ve onarımlara ilişkin alacak,

b) Demirbaşlar, servis malzemeleri, mefruşat ve işletme masraflarına karşı
 alacak ve zarar,

c) Kar mahrumiyeti,

Yineliyelim ki, ilke olarak az yukarıda açıklanan yasal kurallar altında
 davalı bu zarar ve alacaklardan davacıya karşı sorumludur (BK. m. 249, 96).
 Bunların inceleme ve hukuki tartışmalarını ayrı ayrı yaparak sonuca
 kavuşmakta yarar vardır.

a-) Mahkeme; kiralananın bakım ve onarımına ilişkin davacının ihtiyar ettiği
 giderleri seçtiği bilirkişi İnşaat Mühendisi Mustafa'ya tesbit ettirmiş,
 görüşüne itibar ederek 25.397.159 TL.sına hükmetmiştir. Oysa, anılan
 bilirkişi elektrik, kalorifer ve sıhhi tesisatların uzmanlığı dışında
 kaldığını, o nedenle inceleme yapamadığını 9.7.1991 tarihli raporunda
 açıklamıştır. Bu hususun gözden kaçırılması ve karar yerinde dahi tartışmaya
 açılmaması yanlıştır, bu noksanlık  tamamlanmalıdır.

b-) Demirbaşlar, servis malzemeleri, mefruşat ve işletme masraflarına ilişkin
 alınan bilirkişi raporu ise Yargıtay ve tarafların denetimine açık olmayıp
 yetersizdir. Bulunan miktarın kabule elverişli görülmesinin dayanakları ve
 gerekçeleri belirtilmemiştir. Davalının itirazları cevaplandırılmamış
 özellikle evvelce oteli davalıca teslimi sırasında verilen mefruşat ve
 malzemelerin zararın kapsamı dışında tutulup tutulmadığına ilişkin bir
 araştırma ve incelemeye dayalı görüş bildirilmemiştir. Öte yandan davacının
 21.11.1990 günlü davalıya keşide ettiği ihtarname tarihi itibariyle iskan
 ruhsatının alınmadığını öğrendiği halde bu bölümdeki giderleri yapmakta devam
 ettiğini vurgulayan davalının önemli itirazı üzerinde durulmamıştır.
 Gerçektede iskan ruhsatının alınmayacağının öğrenilmesinden ve akdin fesih
 edilmesinden sonra bir takım giderler ve masrafların yapıldığı kanıtlanırsa
 bunların davacının kusurundan kaynaklandığının kabulü tartışılmaz. BK.nun 44.
 maddesinin asıl amacı, kimsenin kendi kusurundan yararlanamamasıdır. Zarar
 görenin tasarruf edebileceği konulardaki rızası; tazminatı tamamen ortadan
 kaldırır ve bir noktada zarara başlangıçta razı olunduğu sonucu ortaya çıkar.
 O halde davalının sözü edilen itirazları üzerinde gereğince durulmalı,
 ihtarname tarihinden sonra yapılmış giderler tesbit edilirse binadan alınıp
 götürülmesi mümkün olanlar ve olmayanlar olarak ayrıma tabi tutulmalı
 götürülebilenleri davacı aynen alabileceğinden ve zarara da rıza göstermesi
 nedeni ile bunlar hakkındaki talep reddedilmelidir. Kiralanandan alınıp
 götürülmesi zarara mucip olanlar yönünden ise; eksik vekaletsiz tasarruf
 hükümlerine göre haksız iktisap kuralları dikkate alınarak yapıldığı veya
 alındığı tarihlerdeki değerleri belirlenmek suretiyle bulunacak miktara
 hükmedilmelidir. İhtarname tarihinden önce yapılmış masraf ve giderler ve
 alınanlar için davacının zarar istemekte haklı olduğu kabul edilmeli, bunlar
 yönünden de yine binadan alınması, götürülmesi mümkün olanlar olmayanlar
 şeklinde ayrımlı bir inceleme yapılmalı, alınması mümkün olmayanların alınış
 tarihindeki tesbit edilecek değerden amortisman payı (davacının kullanma,
 yararlanma payı) düşüldükten sonra kalan zararın ödetilmesine karar
 verilmelidir. Ayrılması mümkün olanlar için, hali hazır rayiç değeri ile
 alındığı ve yapıldığı tarihteki değerleri arasındaki fark, zarar olarak
 benimsenmeli bu yöntemlerle yarar ve zararın denkleştirilmesi ilkesi ışığında
 davacı zararı uzman bilirkişiler aracılığı ile aydınlığa kavuşturulmalıdır.
 Yalnız, bu arada şu nokta gözden kaçırılmamalıdır. Davacı iskan ruhsatının
 olmadığını öğrendiği tarihten itibaren bu zarar kalemlerini ihtiyar ettiği
 saptanması durumunda davacı zararın artmasına sebebiyet vereceği için BK.nun
 44. maddesinin olaya uygulanıp uygulanmıyacağı düşünülmelidir. Davacıya
 işletme masrafları zararı açısından açıklama yaptırılmalı bunlar hakkında da
 az yukarıda sıralanan kurallardan ilgili olanları uygulanmalı, akdin
 feshinden sonra ileride kullanılması veya değerlendirilmesi mümkün olanlar
 ayrılıp zarar kapsamına alınmamasına dikkat edilmelidir.

c-) Hukuki ayıptan doğan kar yoksunluğu zararın incelenmesinde: Bu konudaki
 araştırma ve bilirkişi görüşü hükme esas olacak yeterlikte değildir.
 Özellikle; kiralanan turistik otel olarak kiralanmadığı için salt turistik
 tesis kazancına göre hesap çıkarılması doğru değildir. Ayrıca davalının
 itirazları ile herkesçe açık bir olgu olarak bilinen ve daha çok turizm
 sektöründe etkisini gösteren körfez krizinin kira süresine tekabül zamanlar
 içinde kalıp kalmadığı ve olumsuz etkileri olup olmadığı yönünde hiç
 durulmamıştır. Zararın kapsamını tayinde önem arzeden bu faktör ve olgular
 üzerinde durulması, araştırma yapılması, bilirkişi kurulundan gerekçeli,
 mukni görüş alınması gerekir. Ne varki yukarıda anlatılan bilirkişi
 incelemesinden önce ve evleviyetle mahkemece tarafların delil ve karşı
 delilleri toplanarak hasıl olacak uygun sonuç çerçevesinde davacının oteli
 kullanıp yararlanması olup olmadığı, süresi, özellikle iskan ruhsatı
 alınmayışı olayı ile kullanamama ve bundan doğan zarar arasında uygun illiyet
 bağı net bir biçimde belirlenmeli, kullanılmış ise bu süredeki davacı kazancı
 denkleştirme kuralı altında zarardan mahsubu yapılmalıdır. Daha sonra da
 Borçlar Kanununun 98. maddesinin 2. fıkrası yollaması ile akdi ilişkilerde
 uygulanması gereken aynı Kanunun 44. maddesi hükmü tazminatın takdirinde
 gözönünde tutulmalıdır. Gerçektede; Medeni Kanunun 3. maddesinin 2. fıkrası,
 icabı hale göre kendisinden beklenen ihtimamı sarfetmeyen kimsenin iyiniyet
 iddiasında bulunamıyacağı esasını öngörmüş ve BK.nun 44. maddesinde
 mutazarrının zararın artmasına ve zararı yapan şahsın hal ve mevkiini
 ağırlaştırmasına sebep olduğu takdirde hakimin tazminatı tenkis etmek yetkisi
 bulunduğu açıklanmıştır. Sözleşmenin feshi üzerine davacı kiracı yeni bir
 işyeri kiralamak için gayret sarfetmesi ve bu suretle zararın çoğalmasını
 önlemesi ödevi ile karşı karşıyadır. Bu durumda kardan yoksunluk süresinde
 iyi inançlı bir kimsenin boş oturması söz konusu olamıyacağından, mahkemece,
 davacının sözleşmenin feshi tarihinden itibaren zararın azalması için ne
 yapması gerektiğinin araştırılması, benzer bir işyerini yeniden
 kiralayabilmesi için ne kadarlık bir süreye ihtiyacı bulunduğu bilirkişi
 aracılığı ile gerekirse keşif te yapılarak tesbit edilmeli bu süreye yansıyan
 zarara hükmedilmelidir. Tüm açıklanan yasal kurallar düşünülmeden hukuki
 tanım ve nitelendirmede yanılgıya düşülerek delillerin yanlış
 değerlendirilmesi ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi
 usule ve yasaya akrıdır. Bozma nedenidir.

Bunlardan ayrı, kira akdi haklı nedenlerle fesih edilip kiracı kiralanandan
 çıkarılmadığı sürece, kiracı, kiralanana yaptığı faydalı ve zorunlu giderler
 karşılığını istemeye yetkili değildir. Oysa mahkemece kira aktinin feshi
 talebi reddedildiğine göre davacının kiralanandan yararlanmasının devam
 edeceği kabul edilmiş sayılır. Bu durumda davalı kiralayanın davacının
 yaptığı zorunlu ve faydalı giderleri iade borcunun ifa zamanının gelmediği
 açıktır. O nedenle bu giderlerin tutarına hükmedilmesi kabul biçimi yönünden
 bozmayı gerektirir.

S o n u ç : Birinci bent gereğince davalının tüm temyiz itirazlarının reddine.
 İkinci bentte açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının davacı yararına
 (BOZULMASINA), 100.000 lira duruşma avukatlık ücretinin davalıdan alınarak
 davacıya ödenmesine, istekhalinde peşin harcın iadesine, 21.5.1992 gününde
 oybirliğiyle karar verildi.


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini