 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
HUKUK GENEL KURULU
E.1992/20-580
K.1992/656
T.11.11.1992
ÖZET: Orman Kadastrosu; bir kadastro işidir ve itiraz halinde ilgili
davanın görüleceği mahkeme, kadastro mahkemesidir.
Taraflar arasındaki "orman kadastrosuna itiraz" davasından dolayı yapılan
yargılama sonunda, (Bursa Kadastro Mahkemesi)nce davanın görev yönünden
reddine dair verilen l0.7.l99l gün ve l990/ll5 E., l99l/69 K. sayılı kararın
incelenmesi davacı vekili ile davalılardan Hazine vekili tarafından
istenilmesi üzerine, Yargıtay Yirminci Hukuk Dairesi'nin 28.1.1992 gün ve
1992/150-132 sayılı ilamı ile; (...Davacı Belediye Başkanlığı ile davalı
Orman İdaresi arasında geçen orman tahdidine itiraz davası sonucu Kadastro
Mahkemesi, tarafların niteliğine göre davaya 3533 sayılı Yasa gereği hakem
sıfatıyla bakılmasının zorunlu olduğundan bahisle davayı görev yönünden red
etmiştir. Oysa, 3402 sayılı Yasa'nın 26. maddesinde açıkça (Kadastro
işlerinde 3533 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz) denilmek suretiyle kadastro
konusunda hakeme gidilemeyeceği kesin olarak amir hükme bağlanmıştır.
Ayrıca; 683l sayılı Yasanın 3373 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinde,
Orman Kadastro Komisyonlarının kararlarına karşı kadastro mahkemesinde dava
açılacağı vurgulanmıştır. Bu durumda, orman kadastrosuna karşı açılacak
davanın görüleceği mahkeme kadastro mahkemesi olduğuna ve kadastro işlerinde
3533 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanmayacağı değinilen Yasalarla saptanmış
bulunduğuna göre, davanın hakem sıfatıyla görülmesi olanaksızdır.
Bu sebeplerle mahkemece işin esası incelenip, o yolda karar verilmesi
gerekirken hakemden bahisle görev yönünden davanın reddi yoluna gidilmesi
usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyşle bozularak dosya yerine geri
çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda
direnilmiştir.
Temyiz Eden: Taraf vekilleri.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz
edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği
görüşüldü:
Davacı Büyükşehir Belediye Başkanlığı; 1725 ada 30 parsel, 1739 ada 1
parsel, 1546 ada 109 parsel, 1690 ada 1 parsel, 1546 ada 111 parsel olmak
üzere 5 parça taşınmazın Belediye adına tapulu olduğunu, buna rağmen orman
tahdit sınırları içinde bırakıldığını, oysa dışarı çıkarılması gerektiğini
ileri sürerek yanlış yapılan kadastro tesbitinin iptalini, parsellerin
belediye adına tescilini istemiştir.
Davalı Orman Yönetimi vekili ise, taşınmazların 1965 yılında
kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde bulunduğunu, dava 6831 sayılı
Yasanın değişik 2/B maddesine göre dışarı çıkarma istemini içeriyorsa
davacının sıfatı ve aktif dava ehliyeti olmadığını, zira anılan Yasa gereği
dışarı çıkarılabilecek yerlerin ancak Hazine adına çıkarılabileceğini,
Belediye adına çıkarma işlemi yapılamıyacağı, kaldı ki gerek 1744, gerek 2896
sayılı Yasaların 2/B maddelerinin uygulanmasında dahi bu taşınmazların
niteliğini koruması nedeniyle dışarı çıkarılmadığını, 3302 sayılı Yasaya göre
de aynı durumun bulunduğunu, bu yerlerin orman olduğunu savunarak davanın
reddini istemiştir.
Mahkeme, tarafların 3533 sayılı Yasanın 4. maddesinde yer alan
kuruluşlar olması nedeniyle bu Yasanın uygulanması ve hakem sıfatı ile
bakılması gerektiğini belirterek görevsizlik kararı vermiştir.
Oysa, 6831 sayılı Yasanın 2896-3302 sayılı Yasalarla değişik 2/B
maddesine göre, nitelik kaybı nedeniyle dışarı çıkarma yolunda yapılan
işlemler Orman Kadastro işleridir. 6831 sayılı Yasanın 7- 8- 10 ve 11.
maddeleri, orman sınırlaması ve orman sınırları dışına çıkarma işlemlerini
tanımlamış, her iki işlemin de Orman Kadastro İşlemi olduğunu belirleyip, bu
işlemlere karşı açılacak davaların kadastro mahkemesi olan yerlerde kadastro
mahkemesinde olmayan yerlerde, kadastro işlerine bakmakla görevli mahkemede
görüleceği hükmünü getirmiştir.
Demek ki, orman kadastrosu bir kadastro işidir ve itiraz halinde
ilgili davanın görüleceği mahkeme Kadastro Mahkemesidir. Bu yasal olguya
bağlı olarak Kadastro Mahkemelerinin zaman bakımından görev alanı ve
yetkilerini belirleyen 3402 sayılı Yasanın 26. maddesinde de (Kadastro
işlerinde 3533 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz) denilerek genel bir
anlatımla, açık ve kesin olarak (kadastro işlerinde 3533 sayılı Yasanın
uyguygulanmayacağı) vurgulanmıştır. O itibarla, kadastro işlerinde hakeme
gidilemiyeceği ve Kadastro Mahkemesinin görevli olduğu anılan Yasaların amir
hükümleri gereğidir.
Görev ve yetki belirleyen yasa hükümleri ise kamu düzeni ile
ilgilidir. Yorumla veya değişik düşüncelerle, görev ve yetkiler değişik
kurumlara aktarılamaz.
6831 sayılı Yasanın 3373 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinde itiraz
davalarına Kadastro Mahkemesinde bakılacağı vurgulanırken, hak sahibi (gerçek
ve tüzel kişilerin) itiraz hakkına değinilmiş ve yalnız gerçek kişilere dava
hakkı tanındığı yolunda bir imaya dahi yer verilmemiştir. Tüzel kişilerin,
Kadastro Mahkemesinde dava haklarını kullanmalarına yasal bir engel yoktur.
( Kadastro işleri) değimi, ilk itirazdan son yargı kararına kadar her
türlü işlemi içeren bir değimdir. Yasada kadastro ile ilgili tüm işlemleri
kapsayacak biçimde düzenleme yapılmış ve 3402 sayılı Yasanın 26. maddesinde
kadastro mahkemesinin zaman bakımından görev ve yetkisi belirlenirken bir
ayrım gözetilmemiş ve tüm kadastro işleri amaçlanmıştır.
Ayrıca, 3533 sayılı Yasa gereği görev yapan hakem, mülkiyetin kime ait
olduğu yolundaki uyuşmazlığı çözecektir. Oysa aidiyetle ilgili çekişmenin
çözümlenebilmesi için önce taşınmazın niteliğinin belirlenmesi gerekir.
Nitelik belirlenmesi ise 6831 sayılı Yasanın yukarıda anılan maddelerine göre
kuralları içinde mahkemece yapılması gereken bir işlemdir.
Yasanın prosedürünü belirlediği şekilde nitelik belirleme işi mahkeme
dışında bir başka organa bırakılmamış ve ormanlarla ilgili her türlü çekişme
yargı denetimine tabi kılınmıştır.
Bütün bu hususlar gözetilmeden ve Özel Daire bozma kararına uyulması
gerekirken önceki görevsizlik kararında direnilmesi doğru değildir. O halde
usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme
kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden
dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz
peşin harcının geri verilmesine, 1.11.1992 gününde, oyçokluğula karar
verildi.
Birinci Başkanvekili 4.H.D.Bşk. 8.H.D.Bşk. 5.H.D.Bşk.
İ.Teoman Pamir T.Uygur Ş.Özdemir A.H.Karahacıoğlu
Onama
12.H.D.Bşk. 18.H.D.Bşk. 7.H.D.Bşk. 20.H.D.Bşk.
B.C.Kadılar S.Rezaki H.Örmeci F.ATbaşoğlu
14.H.D.Bşk. 6.H.D.Bşk.V. 13.H.D.Bşk.V. 11.H.D.Bşk.V.
E.Özdenerol S.Tamur M.S.Aykonu M.N.Aryol
Onama
9.H.D.Bşk.V. Ç.AŞçıoğlu Y.Yılbaş E.A.Özkul
S.Çetinelli
S.Tükenmez K.Öztekin H.Özdemir O.Arslan
N.Turhan Ö.Bİlen K.Öge M.A.SElçuk
Ş.E.Serim M.H.SURLU A.M.Çiftçi O.İzgiey
Onama
10.H.D.Bşk.V. C.Özaydın G.Nazlıoğlu K.Acar
U.Araslı
O.C.Yüksel A.Ertürk Ö.Aksoy A.Özçelik
Z.Sağdur B.Doğan O Özgürel İ.Erdemir
S.Özyörük E.K.Kurşun H.Kılıç A.Nazlıoğlu
O.H.Mustafaoğlu M.Aydın
|