 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Hukuk Genel Kurulu
E. 1992/2-773
K. 1993/82
T. 3.3.1993
Özet: Hakim, daha davanın başında dava şartlarının mevcut bulunup
bulunmadığını kendiliğinden (re'sen) araştırmak zorundadır. Bir dava şartının
bulunmadığını tesbit etmesi halinde işin esasına girmeden davayı usul
yönünden reddetmelidir. Ancak, bu yön ihmal edilmiş ve işin esasına girilmiş
olması halinde, dava görülmekte iken başlangıçta noksan bulunan dava şartı da
gerçekleşmişse, artık davanın usulden reddedilmeyip esastan tetkikle çözüme
ulaştırılması gerekir.
Taraflar arasındaki "babalık" davasından dolayı yapılan yargılama
sonunda; (İstanbul Onuncu Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın kabulüne dair
verilen 1.11.1991 gün ve 250-480 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili
taafından istenilmesi üzerine, Yargıtay İkinci Hukuk Dairesinin 10.2.1992 gün
ve 838-1419 sayılı ilamıyle; (...Evlilik içinde doğan çocuğun nesebi
reddedilmedikçe (dava konusu küçük evlilik dışına çıkarılmadıkça) babalık
davası açılamaz. Davanın açıldığı tarihte henüz nesep reddedilmediği bir
başka ifade ile küçük evlilik içersinde sahih nesepli olarak bulunduğundan
(MK. 241) davanın reddi zorunludur. Bu yön gözönünde tutulmadan ve sonradan
açılan davada verilen karar hükme dayanak yapılarak babalığa karar verilmesi
usul ve Kanuna aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri
çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda
direnilmiştir.
Temyiz eden : Davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz
edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle
HUMK.nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/son fıkrası hükmü gereğince duruşma
isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği
görüşüldü:
Dava, babalığa hükmedilmesi istemine ilişkindir. Gerçekten evlilik
mevcut iken doğan çocuğun babası, kocadır (MK. 241). Bu kabulün doğal sonucu
olarak Ana, gebe kaldığı zaman evli idiyse; babalık davası, ancak çocuğun
nesebi sahih olmadığına hakim hükmettikten sonra ikame edilebilir (MK. md.
303).
Somut olayda, davanın açıldığı 5.3.1987 tarihi itibariyle çocuk nesebi
reddedilmek suretiyle evlilik dışına çıkarılmış değildir. Oysa uyuşmazlığın
niteliğine göre bu husus dava şartıdır.
Ne varki, dava açıldığında bulunmayan bu şart yerel mahkemece fark
edilmeden işin esasına girilerek deliller toplanmıştır. Dava görülmekte iken
de Alman uyruklu olan koca tarafından Almanya'da açılan çocuğun nesebinin
reddi istemi ile ilgili dava kabulle sonuçlanmış ve Alman Mahkemesince
verilen bu karar İstanbul Yedinci Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 11.5.1988 gün,
1988/283-233 sayılı kararı ile tanınmış ve tanıma kararı Yargıtay'ca da
onanarak kesinleşmiştir.
Kayden de belgelenmiş olan bu yön taraflar arasında da tartışma konusu
değildir.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık, davanın açıldığı
tarihte bulunmayan bir dava şartının, dava görülmekte iken yerine getirilmiş
ve davanın görülebilirlik engelinin kalkmış olması durumunda davanın esasına
girilebilip, girilemiyeceği noktasında toplanmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, dava şartlarının davanın açıldığı tarihten
hükmün kurulduğu tarihe kadar aynen bulunması temel bir usul kuralıdır.
Hakim, daha davanın başında, dava şartlarının mevcut bulunup
bulunmadığını kendiliğinden (resen) araştırmak zorundadır. Bir dava şartının
bulunmadığını tesbit etmesi halinde işin esasına girmeden davayı usul
yönünden reddetmelidir. Ancak bu yön ihmal edilmiş ve işin esasına girilmiş
olması halinde, dava görülmekte iken başlangıçta noksan bulunan dava şartı da
gerçekleşmişse artık davanın usulden reddedilmeyip esastan tetkikle çözüme
ulaştırılması gerekir.
Nitekim doktrindeki baskın görüş te bu yoldadır. (...Bir dava şartının
noksan olmasına rağmen esasa girilmiş ve dava sırasında o dava şartı
noksanlığı ortadan kalkmış ise, hüküm anında bütün dava şartları tamam
olduğundan, davanın esası hakkında karar verilir. Yeni dava, dava şartlarının
başlangıçta noksan olduğu gerekçesiyle usulden reddedilemez). (Prof.Dr. Baki
Kuru, HUMK. adlı kitabı, 1979 bası, cilt:1, sayfa 899).
Bu itibarla, yerel mahkemenin davada işin esasına girilerek hüküm
kurulabileceğine değinen direnmesi usul ve Yasaya uygun olup yerindedir.
Ne varki esasa yönelik temyiz itirazları incelenmemiştir. Bu durumda
dosya gerekli tetkik için Özel Dairesine gönderilmelidir.
Sonuç : Yukarıda açıklanan nedenden ötürü yerel mahkemenin esasla
ilgili hüküm kurulabileceğine değinen direnmesi yerinde olup esasa yönelik
temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel İkinci Hukuk Dairesine
gönderilmesine, 3.3.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Birinci Başkanvekili 16.H.D.Bşk. 10.H.D.Bşk. 17.H.D.Bşk.
İ.Teoman PAMİR İ.Özmen İ.T.Ozanoğlu H.H.Karadoğan
12.H.D.Bşk. 18.H.D.Bşk. 14.H.D.Bşk. S.Tamur
B.C.Kadılar S.Rezaki E.Özdenerol
13.H.D.Bşk.V. K.N.Fadıllıoğlu T.Y.Darendelioğlu 5.H.D.Bşk.V.
M.S.Aykonu Y.Akman
İ.Haznedaroğlu Y.M.Günel Ç.Aşıçıoğlu 11.H.D.Bşk.V.
G.Eriş
G.Kaynak A.C.Göğüş 9.H.D.Bşk.V.
D.Topçuoğlu
E.A.Özkul
H.S.Terzibaşıoğlu K.Kadıoğlu C.Çetiner İ.P.Solak
N.Turhan Ş.D.Kabukçuoğlu B.Kartal 8.H.D.Bşk.V.
T.Uğur.
Ş.E.Serim O.Uzgören M.H.Surlu M.M.Aktürk
O.İzgiey G.Nazlıoğlu A.Ertürk Z.Sağdur
M.S.Özer A.Güneren K.O.Şengün B.Özkaya
İ.Özmen A.Nazlıoğlu
|