 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Hukuk Genel Kurulu
Sayı:
E.92/2-65
K.92189
T.18.3.1992
Özet: Kusurlu eş boşanma davası açabilir.
Boşanmaya karar verilebilmesi için davalı tarafından dahi az bir kusur
olması gerekir.
Taraflar arasında şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davasından
dolayı yapılan yargılama sonunda, Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesince
davanın kabulüne dair verilen 13.6.1990 gün ve 1988/322- 1990/524 K. sayılı
kararın incelenmesi davacı ve davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay
2. Hukuk Dairesinin 18.2.1991 gün ve 1990/12461 E. 1991/2803 K. Sayılı ilamı
ile (... Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin müşterek hayatı
sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit
olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı
Medeni Kanunun 134/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule
elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise sebep ve saiki açıklanmayan ve
inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi
gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek boşanmaya karar verilmesi
usul ve kanuna aykırıdır) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri
çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda
direnilmiştir.
Temyiz eden : Davalı
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz
edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği
görüşüldü.
Dava Medeni Kanunun 3444 sayılı yasa ile değişik 134. maddesinden
kaynaklanan boşanma istemine ilişkindir.
Bilindiği gibi genel boşanma nedeniyle ilgili Medeni Kanunun 134.
maddesinin eski şeklinde (ifadesinde) şiddetli geçimsizliğe ilişkin boşanma
davası ilke olarak doğrudan kusura dayanmıyor görünsede ikinci fıkrası ile
dava hakkını kusuru olmayan yada daha az olan tarafa tanımak suretiyle kusuru
gizli bir unsur haline getirmiştir. Dava hakkına yönelik görünsede söz konusu
134. maddenin eski biçiminde kusura ilişkin hükmün böylesine katı bir tarzda
uygulanması şikayetlerin odak noktasını teşkil etmişti (3444 sayılı kanun
Medeni Kanunun 134. maddesini değiştirip kusur meselesinden doğan güçlüğü
önemli ölçüde hafifletmiş, kusur yerine evlilik birliğinin onarılmaz bir
biçimde sarsılmasına önem vermiş özetle kusurlu eşede dava açma hakkı
tanımıştır.
Ne varki bu değişikliği tamemen kusurlu eşinde dava açabileceği ve
yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçimde yorumlamamak ve
değerlendirmemek gerekmektedir. Çünkü bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve
tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği temel hukuk
ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı
irade ile sistemimizin benimsemediği bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır.
Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiç bir eylemi ve davranışı
söz konusu olmadan evlilik birliğinin, devamı beklenmeyecek derecede
temelinden sarsar sonrada birlik artık sarsılmış diyerek boşanma
doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.
Öyle ise, Medeni Kanunun 134. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek
için tamamen yada hiç kusursuz olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu
bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber boşanmaya karar
verilebilmesi için davalının çok az dahi olsa belli bir kusurunun varlığı ve
bunun isbatlanması kaçınılmazdır.
Olayımızda ise vuku bulan vakıalara göre evlilik birliğinin temelinden
sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne varki bu sonuca ulaşılmasının tamamen davacının
başka bir kadınla birleşip birlikte yaşamaya başlaması ve davalı karısı ile
evini ihmal etmesine varan tutum ve davranışlarından kaynaklandığı
duraksanmayacak biçimde anlaşılmıştır. Davalıya atfı mümkün hiçbir kusur
gerçekleşmemiştir. Nitekim hukuk genel kurulunun 25.12.1991 gün 543/663
sayılı kararında da aynı görüşe yer verilmiştir. Bu durumda dosya içeriğine
yasanın özüne ve sözüne uygun olan ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen
özel daire bozma ilamına uyulması gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda
yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi doğru değildir. O halde usul ve
yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile direnme
kararının özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden
dolayı Hukuk Usülü Muhakemeleri Kanunun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 18.3.1992 gününde
oybirliği ile karar verildi.
B.B.V. 4.H.D.Bşk. 8.H.D.Bşk. 5.H.D.Bşk
İ.Teoman pamir T.Uygur Ş.Özdemir A.H.Karahacıoğlu
|