 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Yirminci Hukuk Dairesi
E. 1992/1885
K. 1992/2696
T. 4.6.1992
* ORMAN KADASTROSU
* TAPU VE ZİLYETLİK YOLU İLE ORMANDAN TOPRAK KAZANMAK
ÖZET : Bir taşınmazın bulunduğu yerde kesinleşmiş orman tahdidi var ise,
inceleme kesinleşmiş tahdidi gösteren orman tahdit haritasına göre yapılır,
kesinleşmiş tahdit sözkonusu değilse, 3166, 4785, 5658 ve 6831 sayılı Yasalar
uyarınca araştırma yapılması gerekir.
(4785 s. OKDK. m. 1)(3402 s. Kadastro K. m. 45)
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması
sonunda; davanın reddi yolunda kurulan hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı
Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan
temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm
belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
Davacı Orman Yönetimi; 84 ada, 5 nolu parsel olarak kadastroca davalı adına
tesbiti yapılan taşınmazın, 4785 sayılı Yasa gereği; devletleştirilmiş,
iadeye tabi olmayan orman sayılan yerlerden olduğunu; ayrıca Kültür ve Tabiat
Varlıkları Yüksek Kurulu'nun 27.4.1984 gün ve 264 sayılı kararı ile Çukurbağ
Yarımadası'nın tamamının doğal sit alanı olarak korunmaya alındığını,
yerleşim yeri olmayacağını vurgulayarak tesbitin iptalini, orman olarak
kabulünü istemiş, Yerel Mahkeme davayı reddetmiştir.
Ancak, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; bir
taşınmazın bulunduğu yerde kesinleşmiş orman tahdidi var ise, inceleme
kesinleşmiş tahdidi gösteren orman tahdit haritasına göre yapılır.
Kesinleşmiş tahdit sözkonusu değilse, 3166, 4785, 5658 ve 6831 sayılı Yasalar
uyarınca araştırma yapılması gerekir. Dosyada yeralan belgelere ve
yazışmalara göre, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1947 ve 1986 yılında
orman tahdit komisyonlarınca işlem yapıldığı açıklanmıştır. Özellikle 1986
yılında yapılan tahdit işleminin kesinleşmesi, mevcut olan bu dava nedeniyle
olanaksızdır. 3116 sayılı Yasa ile devlet ormanları belirlenmiştir. 4785
sayılı Yasa ile tüm ormanlar devletleştirilmiş, 5658 sayılı Yasa ile
koşullarının varlığı halinde bazı yerler iade edilmiştir.
Tapu ve zilyetlik yolu ile ormandan yer kazandıran 3402 sayılı Yasanın 45.
maddesinin ilgili fıkraları Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş ve bu
yollarla ormandan toprak kazanılmasına olanak kalmamıştır.
Öncesi orman olan taşınmazın bitki örtüsü tahrip edilmiş olsa dahi, salt orman
toprağı orman sayılan yerdir. Bu hukukö ve yasal olguya göre durumun açıklık
kazanması için öncelikle 1945 ve öncesine ait memleket haritası, hava
fotoğrafları ve amenajman planı ile 1947 ve 1986 yılında yapılmış tahditlerle
ilgili işe başlama, bitirme tutanakları, askı ilanları, tahdit haritaları
getirtilip, evvelce görev almış bilirkişiler dışında yeniden tensib edilecek
üç yüksek orman mühendis veya mühendisi ile fen elemanından oluşturulacak
uzman bilirkişi kurulu ile yerinde keşif yapılıp, bu belgeler yerlerine
uygulanmalı; taşınmazın bu belgelerde nasıl nitelendirildiği, toprak yapısı,
bitki örtüsü, çevresi incelenip; öncesinin orman veya ormandan açılmış yer
olup olmadığı saptanmalı; bilirkişilerden, değinilen yasalara göre taşınmazın
durumunu açıklayıcı rapor alınmalı ve uygulanan belgelere göre yerini
belirleyen keşfi izlemeye elverişli kroki çizdirilmelidir.
Dayanak tapu kaydı, ilk oluşumundan itibaren tüm intikalleriyle birlikte
tamamı Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilip, incelenip; hangi parsellere genel
kadastro sırasında revizyon gördüğü Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüklerinden
araştırılıp, Orman Yönetiminin taraf olmadığı bir dava sonucu oluşmuş ise, bu
Yönetimi bağlamayacağı düşünülmelidir.
Paşa isimli gerçek kişinin bu taşınmazı kimden nasıl devraldığı; tasarrufunun,
zaman ve nitelik itibariyle ne olduğu araştırılmalıdır.
Orman Yönetiminin inceleme rapor ve yazısında orman sayılan yer olduğu açıkça
belirtilmiş, keşifte rapor veren uzman bilirkişi; toprağın (ana kaya
kalkerden oluştuğunu ve kalker kayalarının toprağın 80'nini oluşturduğunu,
üzerinde orman bitkilerinin pek çoğunun bulunduğunu, meylin yüksek olduğunu)
tarım yapılmadığını belirttiği halde, sonunda orman sayılmayan yerdir
şeklinde içeriği ile çelişik rapor düzenlediği ve bu raporun, Bakanlık
inceleme yazısı ile de çelişik olduğu açıkca görüldüğü halde, bu çelişki
giderilmemiştir. Yapılacak keşifte bu çelişiklikleri giderici gerekçeli, açık
ve detaylı bilgiler rapora işlettirilmelidir.
4785 sayılı Yasanın 1. maddesinde; orman olan yerlerin (HİÇBİR İŞLEME GEREK
OLMAKSIZIN DEVLETLEŞTİRİLDİĞİ) vurgulanmıştır. Dosyadaki raporda uzman
bilirkişi, bu yerin 4785 sayılı Yasa ile hiçbir ilgisi yoktur demiştir.
Yasanın ilk maddesinde hiçbir işlemin gerekli olmadığı yazılı bulunduğuna, bu
yasanın çıktığı 1945 yılı ve öncesinde taşınmazın niteliğinin ne olduğu
belirlenmediğine göre, (4785 sayılı Yasa ile hiçbir ilgisi yoktur) şeklindeki
açıklamanında hiçbir hukukö değeri ve geçerliliği olmayacağı özellikle nazara
alınmalıdır.
Mahkeme gerekçesinde yeralan (1947 yılı orman tahdidine tabi tutulup
tutulmadığı, tahdit içinde veya dışında bırakılıp bırakılmadığının tesbiti ve
bunların kararda esas alınması mümkün görülmemiştir) şeklindeki açıklama
mevcut yasaların mahkemelerce uyulması zorunlu amir hükümleri karşısında
dayanaksız kişisel bir düşünce olması nedeniyle kabulü ve gerekçe sayılması
da olanaksızdır.
Mahkemece, (1947 yılına ait tahdit belgelerini getirmeyip, uygulamadığı ve
buna gerek görmediğini, kararın baş kısmında açıkladığı halde) son kısımda
(1947 yılında tahdit dışında bırakılmıştır) şeklinde açıklama yaparak çelişik
görüşlere yer vermiştir. Çelişik anlatımları esas alan bir gerekçeye
dayanılarak hüküm kurulamaz.
Ayrıca, dava dilekçesinde dahi, Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu'nun
27.4.1984 tarih, 264 sayılı Kararı ile bu taşınmazın yer aldığı Çukurbağ
Yarımadası'nın tamamının (DOĞAL SİT ALANI VE ORMAN) olarak korunma altına
alındığı açıklandığı halde, bu yolda araştırma yapılmamıştır. 2863 sayılı
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası uyarınca, bu yer ve burayı içeren
Çukurbağ Yarımadası ile ilgili olarak anılan kurumun değinilen koruma kararı
ve yapılan tüm işlemlerle ilgili belgeler getirtilip, orman mühendisleri
arkeolog ve fen elamanından oluşan uzman bilirkişi kurulu eliyle yerine
uygulanıp, koruma kararının kapsadığı alan ile çekişmeli yerin konumunu
gösteren kroki çizdirilip, detaylı rapor alınıp, korumaya alınmış yerlerden
olup olmadığı, kaçıncı derecede korunmaya alındığı, koruma kararının ilan
edilip edilmediği ve buna karşı idari yargıda dava yoluna gidilip gidilmediği
bu araştırma sonucu özel mülk olup olamayacağı; sonuç olarak, durumunun ne
olduğu belirlenmelidir. Bu çevrede yer alan başka taşınmazlar için herhangi
bir nedenle verilmiş kararlar var ise, her olayın kendi koşulları içinde
incelenmesi gerektiği; yanlışlık olsa dahi, bu dosya için emsal ve esas
teşkil etmeyeceği düşünülmelidir.
Değinilen bütün bu hususlar gözetilmeden, eksik inceleme, yetersiz araştırma
ve çelişik gerekçelerle davanın reddi yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya
aykırıdır.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle, Orman Yönetiminin temyiz
itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının
istek halinde Yönetime iadesine, 4.6.1992 günü oybirliğiyle karar verildi.
|