 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Ondokuzuncu Hukuk Dairesi
E. 1992/1819
K. 1992/1772
T. 28.4.1992
* SÖZLEŞME
* SÖZLEŞMEYE KARŞI İDDİANINKANITLANMASI
ÖZET : Sözleşmeler kural olarak ancak tarafları bağlar. Kredi sözleşmesinden
doğan borçtan bu sözleşmenin dışında kalan şirketin sorumluluğun söz konusu
olabilmesi için, bu sorumluluğun yazılı olarak isbatı gerekir.
(1086 s. HUMK. m. 290)
Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda
yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün
davalı D..........T.A.Ş. vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine;
temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi,
gereği konuşulup düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinden F..Dış Tic. A.Ş. ile dava dışı A..Dış Tic.
A.Ş. arasında 1.6.1987 tarihinde akdedilen ithalat sözleşmesine göre,
F....A.Ş. tarafından 1987 yılında muhtelif partiler halinde ithal edilecek
yaklaşık değeri 1.500.000 USA Doları olan plastik hammaddeyi bedeli
karşılığında A.Dış Tic. A.Ş.'ye devretmeyi taahhüt ettiğini, niteliği gereği
bir dış ticaret sermaye şirketi tarafından gerçekleştirilmesi zorunlu olan
ithalat işleminin ADış Ticaret yerine F.tarafından yürütülmesi hususunda
mutabakata varıldığını, ithalatla ilgili banka ve diğer ilgili mercilerdeki
işlemlerin zorunlu kıldığı sürelere uyulmamasından doğacak sorumluluk ile,
dış ihracatçıdan proforma sağlanması, fiyatların uygunluğu, yükleme, teslimat
ve taşımaya ilişkin koşulların saptanması sorumluluğunun ve ithalatın
gerçekleşmesi ile ilgili tüm giderlerin ADış Ticaret A.Ş.'ye ait olacağı
kabul edilmiş, bu sözleşmenin güvencesi olarak 1.500.000 USA. Doları'nın
sözleşme tarihindeki karşılığının 30 fazlası Türk Parası değerinde A.A.Ş.
tarafından F...A.Ş.'ye ipotek veya teminat senedi verileceği kararlaştırılmış
olmakla, davacı tarafından ADış Tic. A.Ş. hesabına ithalat işleminin
gerçekleştirilmesi için davalı banka ile kredi sözleşmesi akdedildiğini, bu
sözleşmede diğer davacı (F.) Alüminyum San. A.Ş. ile A.Dış Tic. A.Ş.'nin
müteselsil kefil olduklarını, mal bedeli için müvekkili şirket üzerine keşide
edilen ve davalı banka tarafından aval verilen poliçelerin vadelerinde A...
Şirketi tarafından ödeneceği gözönünde tutularak müvekkili F....'a ibraz ve
protesto edilmediğini, bu borç için A.Şirketi tarafından ciro edilen çeklerin
davalı banka tarafından kabulü ve karşılıksız çıkması üzerine herhangi bir
takip yapılmamış olması, davalı bankanın kredi sözleşmesindeki gerçek
borçluyu A..A.Ş. olarak kabul ettiği ve ithalatın gerçek sahibinin F.olmayıp
A..A.Ş. bulunduğunu bildiği iddia edilerek, ithalatı gerçekleştiren ve malı
talri ithalatçısı A.A.Ş.'ye teslim eden müvekkilinin ithalat sözleşmesine
göre mal bedelinden sorumlu tutulmaması gerektiğinden, davalı banka
tarafından iddia edildiği gibi FA.Ş. adına bir finans kredisi açılmadığı ve
kullandırılmadığı gibi mevcut olmayan bir finans kredisine diğer davacı (F.)
A.Ş.'ninde kefaletinden sözedilemeyeceği nedeniyle her iki davacının davalı
bankaya takip konusu edilen borcu bulunmadığının tesbitini talep ve dava
etmiştir.
Davalı ise, alacağın dayanağı olan kredi sözleşmesinde borçlunun davacı F.A.Ş.
olup diğer davacı (F.) A.Ş.'nin müteselsil kefil bulunduğunu, davacı File
dava dışı A..A.Ş. arasındaki ilişkiden, bankanın bilgi sahibi olduğu ve kredi
sözleşmesinin gerçek borçlusu olarak A.A.Ş.'nin kabul edildiği iddiasının
dayanaksız ve haksız bulunduğunu, davacı File yapılan 1.000.000.000 TL.lık
kredi sözleşmesinde (F.) A.Ş. ile birlikte müteselsil kefil olan AA.Ş.'nin bu
krediden doğan borcu kısmen ödemiş olması bankaya karşı kefalet
sorumluluğundan kaynaklanmakta olup, bu şekilde yapılmış bir ödemenin, banka
tarafından, F.A.Ş. yerine gerçek borçlu A.A.Ş.'nin kabul edildiği anlamına
gelemiyeceğini, yapılan sözleşmeye göre banka kayıtlarının esas alınması
gerektiğini savunarak davanın reddiniistemiştir.
Mahkemece yapılan yargılamada toplanan delillere ve bilirkişi görüşlerine
dayanılarak davanın kabulüne ve davacıların davalı bankaya borçlu
olmadıklarının tesbitine ilişkin verilen karar davalı vekilince temyiz
edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve
delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, tarafları
ayni bulunan İstanbul İkinci Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 1991/36 esas sayılı
dava dosyasının bu dosya ile birleştirilmesine karşı çıkılarak mahkemesine
iadesi üzerine dosya yeniden esasa kaydedilip rüiyet edilmekte bulunmasına
göre, davalının aşağıdaki bendler kapsamı dışında kalan ve dosyaların
birleştirilmesine yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekmektedir.
2- Dava dışı ADış Tic. A.Ş.'nin yurt dışından ithal etmek istediği plastik
hammadde için gereken kredi ve gücü bulunmaması nedeniyle, ithalatı
gerçekleştirmek üzere F.A.Ş. ile 1.6.1987 tarihinde bir sözleşme akdedilmiş,
bu sözleşmedeki koşullarla F.A.Ş. kendi adına yapacağı ithalata konu malı
sözleşmenin tarafı olan ADış Tic. A.Ş.'ye bedeli karşılığında devretmeyi
kabul etmiştir. Davacı FA.Ş. sözleşme konusu ithalatı gerçekleştirmek üzere
gereken krediyi sağlamak için davalı bankaya başvurmuş ve iki adet toplam
1.400.000.000 TL.lık nakdi olmayan kredi sözleşmesi akdetmiştir. Bu kredilere
diğer davacı (F.) A.Ş. ile dava dışı AA.Ş. müteselsil kefil olmuşlardır.
Davacı Ftarafından kabul kredili olarak yapılan ithalatta mal bedeli için
yurt dışındaki satıcı firmanın keşide ettiği poliçeler, ithalatçı F.A.Ş.
tarafından kabul edilmiş ve kredi sözleşmesi koşullarınca davalı banka
tarafından avalist olarak imzalanmıştır. Gerçekleşen ithalat üzerine gümrük
depolarına gelen mal, davacı F.A.Ş. adına gümrüklenmiş ve çekilmiştir. Mal
bedeli için ithalatçı davacı adına keşide edilen ve kabul edilmiş poliçeler
borçlusu F.A.Ş. tarafından ödenmemekle, poliçelere aval veren davalı bankaca
ödenmiş ve F.....'nin nakdi olmayan kredisi nakit borç haline dönüşmüştür.
F.A.Ş. adına gerçekleşen bu borç daha sonra Türk Parası olarak bankaya
ödenmediğinden tahsili gecikmiş haline gelmiş ve Bankalar Kanununun 32.
maddesi hükmünce tahsili gecikmiş alacakların özel hesaplarda izlenmesi ve
bankaca bir karşılık ayrılması gerektiğinden, bu yükümlülükten kaçınmak üzere
bankanın yaptığı bir iç işlem ile, borçluya yeni bir vade tanıyarak kredi
borcu, yeni açılan bir prefinansman hesabına dönüştürülmüş, halen bu hesapta,
yapılan bilirkişi incelemesine göre hesabın kat edildiği 14.3.1988 tarihi
itibariyle faizleri ile birlikte 1.146.549.360 TL. borç bulunduğu tarafların
iddia ve savunmaları ile mahkemece toplanan delillerden anlaşılmaktadır.
Banka ile davacı FA.Ş. arasında akdedilen 1.6.1987 tarihli kredi
sözleşmesinde, F.A.Ş. ile A.Dış Tic. A.Ş. arasındaki ithalat sözleşmesinin ve
koşullarının gerçekleşmesi yönünden bir atıfta bulunulmamıştır. Diğer bir
anlatımla, banka kredi sözleşmesinde, ithalat sözleşmesi koşullarının banka
tarafından bilinip kredinin buna göre açıldığına ve kredi borcundan yalnız
ADış Tic. A.Ş.'nin sorumlu olacağının bankaca kabulüne ilişkin bir hüküm
bulunmamaktadır. Davacı FA.Ş. ile dava dışı ADış Tic. A.Ş. arasındaki
ithalata ve sorumluluğa ilişkin yazışmalar ise, akdin taraflar arasında hüküm
doğurup davalı bankayı bağlayıcı değildir. Diğer taraftan, banka kredi
sözleşmesinin müteselsil kefili A.Dış Tic. A.Ş.'nin FA.Ş.'ye ait banka
nezdinde doğan borcundan bir kısmını ödemiş ve BK.nun 67, 487 ve 490.
maddeleri doğrultusunda müşterek borçtan mahsup edilmesi BK.nun 173. maddesi
hükmü doğrultusunda borcun naklini, yani borç hesabının asıl borçlu üzerinden
kefil ADış Tic. A.Ş.'ye nakledilmiş olduğunun kabulünü gerektirmez. Esasen,
Bankalar Kanununa göre kredilerin, adına kredi açılan kişi veya kuruluşlar
dışındakilere kullandırılması yasaklanmış olup, banka ile FA.Ş. arasındaki
kredi sözleşmesinden doğan borçtan A.Dış Tic. A.Ş.'nin sorumlu olup F...
A.Ş.'den talepte bulunulmayacağına ilişkin bir anlaşma iddiasının da HUMK.nun
290. maddesine göre ancak yazılı bir delille kanıtlanabileceğinin
gözetilmemesi isabetsizdir.
3- F..A.Ş. adına keşide ve borçlu tarafından kabul edilen poliçeye kredi
sözleşmesine göre aval veren bankanın, poliçe bedelini avalist olarak ödemesi
ile oluşan nakdi kredi alacağını, banka içi işlemle prefinansman kredi
borcuna aktarması, davacıları yeni bir yükümlülük altına sokmadıkça mevcut
borçlarından ve sorumluluktan kurtarmaz.
Diğer yandan, ödeme yeri belirlenerek keşide edilen poliçeler F.A.Ş.
tarafından kabul görmüş olmasına göre, poliçelerin ödenmesine yönelik bankaca
ayrıca ihbar yapılmamış olması poliçe muhatabı borçluyu, poliçeleri avalist
olarak ödeyen bankaya karşı sorumluluğunu ortadan kaldırmaz, aksinin kabulü,
bir hakkın sırf gayrı ızrar eden suistimali olur ki, bunu da kanun himaye
etmez (MK. m. 2).
4- Mahkemece hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda, bankanın kredi
sözleşmesine konu ithalat ve borç işlemlerinden ADış Tic. A.Ş.'nin sorumlu
olacağını bildiği ve kabul ettiği varsayımından hareketle, ağır kusuru sonucu
FA.Ş.'nin zarara maruz kalmasına neden olduğu ileri sürülmüş ise de, davacı
F.A.Ş. tarafından bankanın kusurlu eyleminden kaynaklanan zarar ve bu zararın
borcundan mahsubuna dair bir iddia davada konu olmadığından, HUMK.nun 74.
maddesi hükmünce talep dışında kalan bilirkişi görüşünün mahkemece kabulü
yanlıştır.
Mahkemenin FA.Ş. tarafından ithal edilen mal bedeline karşılık bu şirkete
keşide edilmiş ve kabul gören poliçelere, taraflar arasındaki banka kredi
sözleşmesine dayanarak aval veren davalı bankanın avalist olarak yaptığı
ödeme sonucu doğan borçtan davacıların sorumluluğunu kaldıran hukuki bir
neden bulunmadığı ve bu yoldaki davacılar iddiasının usulüne uygun kanıtlarla
ispatlanamadığı nedeniyle davayı reddetmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulü
usul ve yasaya aykırıdır.
S o n u ç : Yukarıda 1. bentte yazılı nedenle davalının sair temyiz
itirazlarının reddine ve diğer üç bentte yazılı nedenlerle kararın davalı
yararına (BOZULMASINA), 24.800. lira duruşma avukatlık ücretinin davacıdan
alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene
iadesine, 28.4.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|