 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Birinci Ceza Dairesi
E. 1992/1780
K. 1992/1918
T. 22.9.1992
* SANIĞIN SOYADI
* BİLİRKİŞİ
* TERCÜMAN
* KEŞİF
ÖZET : 1- Sanığın nüfus kaydına göre soyadının kararda yanlış yazılması,
2- CMUK.nun 30. maddesi delaletiyle 21/5. maddesine muhalefet edilmesi,
3- Tercümanlık yaptırılan şahsın kimliğinin belirtilmemesi,
4- Suçun işlendiği tarihte güneşin hangi saatte doğduğu soruşturularak, tesbit
edildikten sonra, olay gün ve saatine uygun şartlarda keşfe başlanılması ve
olayı gördüklerini beyan eden tanıkların bulundukları noktalardan sanıkların
ateş ettiği, ya da kaçarken görüldükleri noktalarda bulunan bir şahsın
görülmesi ve teşhisinin kabil olup olmadığının manken şahıslar kullanılarak
tesbitinin temsili bir şekilde yapılması ve aradaki mesafelerin ölçülerek
düzenlenecek tutanak veya raporda gösterilmesi gerekirken, usulüne uygun
şekilde yapılmayan keşfe dayanarak karar verilmesi yasaya aykırıdır.
(1412 s. CMUK. m. 30, 21/565, 246)
Müstakil faili belli olmayacak şekilde Mehmet'i kasten öldürmekten sanıklar
Abdussamet ile Hüseyin'in yapılan yargılamaları sonunda, hükümlülüklerine
ilişkin, (Muş Ağır Ceza Mahkemesi)nce verilen 24.3.1992 gün ve 89/21 sayılı
hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanıklar tarafından istenilmiş olduğundan,
dava dosyası Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan tebliğname ile Dairemize
gönderilmekle incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
1) Nüfus kaydına göre sanık Abdussamet'in soyadı Bayondur olduğu halde, karar
başlığından Bayundur olarak yazılması,
2) Mahkemece, 4.12.1987 tarihli celsede tercüman-bilirkişi seçilen Mahkeme
Zabıt Katibi .sicil nolu Ahmet'in 2.6.1989 tarihli celsede, 23.7.1980 tarihli
tensip tutanağında ve 21.6.1990 tarihli keşifte zabıt katipliğinde
bulundurulması suretiyle CMUK.nun 30. maddesi delaletiyle 21/5. maddesine
muhalefet edilmesi,
3) 20.9.1991, 13.12.1991 ve 31.12.1991 tarihli celselerde tercümanlık
yaptırılan şahsın kimliğinin belirtilmemesi,
4) Şahısların görüş kabiliyetleri birbirine uymayacağı cihetle, yapılan
temsili keşifte tanıkların "gördüm" dedikleri yerden sanıkları teşhis edip
edemeyeceklerinin tayini bakımından keşfin olayın cereyan ettiği hava ve
mekan şartlarına uygun şekilde yapılması gerektiği; bilirkişiden, tanıkların
bulunduğu yerden sanıkların ateş ettiği yerin görülmesi, ya da sanıkların
kaçarken görüldükleri yerden teşhislerinin mümkün olup olmadığının sorularak,
verdiği cevaba göre muamele yapılması keşiften beklenen neticeyi vermeyeceği
gözönünde tutularak; suçun işlendiği 16.11.1986 tarihinde güneşin hangi
saatte doğduğu soruşturularak, tesbit edildikten sonra, olay gün ve saatine
uygun şartlarda keşfe başlanılması ve olayı gördüklerini beyan eden
tanıkların bulundukları noktardan sanıkların ateş ettiği, ya da kaçarken
görüldükleri noktalarda bulunan bir şahsın görülmesi ve teşhisinin kabil olup
olmadığının manken şahıslar kullanılarak tesbitinin temsili bir şekilde
yapılması ve aradaki mesafelerin ölçülerek düzenlenecek tutanak veya raporda
gösterilmesi gerekirken, usulüne uygun şekilde yapılmayan keşife dayanarak
yazılı şekilde karar verilmesi,
Usule aykırı ve sanıklar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde
görüldüğünden, sair cihetleri incelenmeksizin öncelikle bu nedenle sanıklar
Abdussamet ve Hüseyin'in mahkumiyetlerine mütedair hükmün tebliğnamedeki
düşünce gibi, CMUK.nun 321. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), 22.9.1992 günü
oybirliği ile karar verildi.
|