 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onüçüncü Hukuk Dairesi
E. 1992/1675
K. 1992/2270
T. 9.3.1992
* GECEKONDU KANUNU
* MUHTESAT
* HAKSIZ İKTİSAP
ÖZET : Haksız iktisabın kapsamını tayinde yanlışlık yapılması bozma nedenidir.
(775 s. Gecekondu K. m. 27, 32) (818 s. BK. m. 62)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı
nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi
içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi gereği
düşünüldü:
Davacı, 775 sayılı Gecekondu Kanunu hükümlerine göre davalı belediyeden satın
aldığı arsanın yasanın aradığı süre içinde konut yapamamaktan dolayı elinden
alındığını, başkasına satıldığını, öne sürerek yaptığı muhtesatın bedeli
2.527.152.- TL.nin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, arsanın davacıya 775 sayılı Kanun uyarınca satıldığını, konut 5 yıl
zarfında bitirilmediği için davacının mülkiyetinden yasal zorunlulukla alarak
3. bir kişiye sattıklarını, bir anlamda yasanın buyruğunu yerine getirmiş
olduklarını bu nedenle de husumetin kendilerine yöneltilemiyeceğini, kaldı ki
haksız iktisaplarının da olmadığını savunmuş, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bilirkişice tesbit edilen konut inşaatı harcamalarının maliyet
tutarı 2.527.152.- TL.nin ödetilmesine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı Belediye tüzel kişiliği tarafından temyiz edilmiştir.
1- Üzerinde muhtesat yapılan arsa davalı belediye tarafından 775 sayılı
Gecekondu Kanunu hükümlerince satış akti ile mülkiyeti davacıya intikal
ettirilmiştir. Arsa tahsis edilenler anılan Yasanın 27/2. maddesince en geç
bir yıl içinde 32. madde ve onun yollama yaptığı yönetmelikle belirtilen
tip; ölçü ve oda müştemilat durumları belirlenen konutları yapmakla yükümlü
tutulmuşlardır. Ayrıca, koşullara uyulmadığından hiçbir hüküm alınmasına
lüzum kalmadan tahsis edilen taşınmazların geri alınması hükme bağlanmıştır.
İşte, olayımızda da sözü edilen yasal prosedür işletilerek süresi içinde
konut bitirilmediğinden taşınmaz davacı mülkiyetinden alınmış üzerinde
bulunan muhtesat ile birlikte davalı Belediyece 3. bir kişiye tapuda
satılmıştır. Açıklanan bu maddi olgular üzerinde taraflar arasında bir
çekişme bulunmamaktadır.
2- Maddi olgu bu şekilde belirlendikten sonra sıra uyuşmazlığın hukuki
nitelendirmesi ve çözümüne gelmiştir.
Dava hukuksal nitelikçe Borçlar Yasasının 62. maddesinden kaynaklanan bir
"Haksız İktisap" davasıdır. Somut olayın özelliğine ve amacına uygun sağlıklı
bir sonuca kavuşulabilmesi için haksız iktisap davasının koşullarının ve
kapsamının nelerden ibaret olduğu konusunda öncelikle durulmalıdır.
Haksız iktisaptan söz edebilmek için aşağıdaki koşulların birlikte bulunması
gerekir.
a) Bir kimsenin zenginleşmesi,
b) Diğer kimsenin fakirleşmesi,
c) Zenginleşme ile fakirleşme arasında illiyet bağı,
d) Haklı bir sebebin bulunmaması,
Hemen belirtelim ki;
Taşınmazın davalı tarafından alınması sonucu, taşınmaza yaptığı giderler
yönünden davacının mal varlığında bir fakirleşmenin meydana geldiği kuşku ve
duraksamaya yer olmayacak şekilde açıktır. Taşınmaz davalı belediyenin mal
varlığına dönerken maddi değeri olan ve davacı tarafından yapılan giderler
(muhtesat) davalının mal varlığına girmiş daha sonra bunlarla taşınmaz 3.
kişiye satılmıştır. Bunun yanında davacı tarafından yapılan muhtesatın davalı
belediyeye ait olacağı yolunda bir sözleşme ya da bir yasa hükmü de
bulunmamaktadır. O halde, zenginleşmenin farklı bir sebebe dayandığı da
söylenemez. Öyleyse, husumetin davalı belediyeye düşeceğinin mahkemece kabul
edilmesi doğrudur. Bu yöne ilişkin davalının temyiz itirazları yerinde
görülmemiştir.
Borçlar Kanununun 61. maddesi hükmüne göre iadeye tabi tutulan iktisap evvel
emirde nedensiz olarak mal varlığına giren malın aynına ilişkindir. Eş
söyleyişle, iadeye tabi tutulan mal mümkünse aynen iade edilir. Ne varki
davada; iadeye tabi mal taşınmazın mütemmim bir cüz'i olarak başkasına
satıldığına göre bunun ikame değeri davalı belediyenin mal varlığında
nedensiz kaldığının kabulü gerekir. Bu yüzden parasal değerin talep
edilmesinde de yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
3- Az yukarıda açıklanan hukuki nitelendirmeye ilişkin değerlendirmeden sonra
davada çözümlenmesi gereken sorun, davalının mal varlığında meydana gelen
zenginleşmenin dolayısıyle iadenin kaspamının ne olduğu noktasında
toplanmaktadır. Hemen vurgulayalımki; davacı, dava konusu giderlere adına
tapuda kayıtlı taşınmaza malik olduğu sırada ve kendi malı olduğu inancı ile
kanıtlanmış olduğuna göre iyi niyetli kişi sayılmalıdır. Burada davalının mal
varlığından alınıp davacıya iade edilmesi gereken değer (haksız iktisap
miktarı) yapılan faydalı giderlerin taşınmazın davacının elinden alındığı
tarihteki değerinin davalının 3. kişiden aldığı satım parasına yansıma
oranıdır.
4- Bu durumda mahkemece açıklanan kurallar ışığında yeniden uzman bilirkişiden
görüş alınmalı hasıl olacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Haksız iktisabın kapsamını tayinde yanlışlık yapılması sonucu yazılı şekilde
karar verilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
S o n u ç : Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle davalı Sapanca
Belediyesi tüzel kişiliği yararına (BOZULMASINA), istek halinde peşin harcın
iadesine, 9.3.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|