 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onbeşinci Hukuk Dairesi
E. 1992/1606
K. 1992/5313
T. 16.11.1992
* FESİH
* KUSUR
* MENFİ ZARAR
ÖZET : Geçmişe etkili dönme halinde, yanların o ana değin bu sözleşme gereği
aldıklarını iade borcu doğduğundan yüklenici, iş sahibine kalan inşaatın
bırakıldığı andaki fiziki oranına göre ücrete hak kazanmıştır.
Yüklenici, sözleşmeye ve BK.nun 365. maddesine aykırı davranmakla fesihte
kusurludur. Bu nedenle iş sahibi aktin hükümsüzlüğünden müteveellit zararının
tazminini -menfi zararını- talep edebilir. Sözleşme tarihindeki piyasa
rayiçlerine göre işin başka yüklenicilerce yapılabilme koşullarının
tesbitiyle, fesih hakkının doğumuyla birlikte kullanılması ve makŞl süre
içinde aynı koşullarla ikinci kez sözleşme yapılması halinde aradaki farkı
bulmak gerekirse denkleştirme ve takdir hakkı da kullanılarak sonuca varmak
gerekir.
(818 s. BK. m. 108/son, 365)
Taraflar arasındaki davanın, (Amasya Asliye İkinci Hukuk Hakimliği)nce
görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 27.12.1991
tarih ve 379-336 sayılı hüküm taraflar vekillerince temyiz edilmiş,
davacı-karşı davalı vekili durşuma istemiş olmakla; dosyadaki kağıtlar
okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Davalı ve karşı davacı Kooperatife ait arsada 37 daire ve 1 dükkandan ibaret
inşaatın anahtar teslimi yapımını 27.4.1987 günlü sözleşmeyle davacı ve karşı
davalı yüklenici üstlenmiştir. İşin götürü bedeli 80 milyon TL. ve 21 daire
karşılığı kooperatife üye kaydettirebilmekten -diğer anlatımla 21/37 arsa
payından- ibarettir. Süresi, inşaat ruhsat tarihinden itibaren 30 ay olan
işin belirlenen ücretinin enflasyon, fiyat artışları -ve özellikle- kredinin
geç alınmasından ötürü değişmiyeceği, ek ücret istenemiyeceği ayrıca
kararlaştırılmıştır (Sözleşme Md. 9). 80 milyon TL., 16 ortakca 5'er milyon
olarak ödenecek, bu miktarın 3,5 milyonu krediyle, 1,5 milyonu ise peşin ve
senetlerle yapılacaktır.
İşe bşlanılmasını müteakip, o zamana değin işin 10'u tamamlanması koşuluyla
verilen krediler durdurulmuş, bir süre sonra bu oran 20'ye çıkarılmıştır.
İnşaat 12 aşamasında olduğundan kredi akışı sağlanamamış, bunu neden
yaparak yüklenici 17.3.1989 günlü ihtarıyla inşaatın sadece betonarme
kısmının ikmali için 3,5; tamamının bitirilmesi istenildiği takdirde ortak
başına 10'ar milyon ek ödeme yapılmasını, aksi halde işe devam edilmeyeceğini
bildirmiş, bunun üzerine kooperatifce 3.10.1989 tarihinde sözleşme
feshedilmiştir.
Yüklenici feshe değin yapmış olduğu iş bedeli 74.762.200 TL.nin, kooperatif
ise fesih nedeniyle "kaçırılan fırsat'dan doğan menfi zararından -fazla
hakkını saklı tutarak- 20 milyon TL.nin faiziyle birlikte tahsilini dava
etmiştir. Mahkemece davalar birleştirilip yapılan yargılama sonunda 21
dairenin çekişme konusu olmadığı, kalan 16 daire için o güne değin ortaklarca
ödenen 23.699.000 TL.nin ödenmesi gereken 80 milyonun -inşaatın fiziki
oranına göre- 12'sini aştığından yüklenicinin; krediyi temin edemediği için
kusurlu olduğu nedeniyle de iş sahibi kooperatifin davaları reddedilmiş,
karar her iki yanca temyiz edilmiştir.
1) Geçmişe etkili dönme halinde yanların o ana değin bu sözleşme gereği
aldıklarını iade borcu doğar. İş sahibinin arsasına yapılan inşaatın -
yaratılan değerlerin korunması ilkesine de uygun olarak- fiilen iadesi
düşünülemiyeceğine göre bunun yerine bedelin kaim olacağı doğaldır. Somut
olayda 16 veya 21 daire ayrımı olmaksızın 37 daire için başlanan inşaat,
sözleşmeden dönüldüğü andaki durumu ile iş sahibine kalmıştır. Yüklenici, iş
sahibine kalan inşaatın tamamının ücretine hak kazanmıştır. Bu nedenle
mahkemenin 21 daireyi çekişme dışında kabul etmesi doğru olmamıştır. Bu husus
dönülen sözleşmenin bütünüyle de bağdaşmaz.
Götürü pazarlık edildiği hallerde yüklenici işi kararlaştırılan bedelle yapmak
zorundadır (BK. m. 365). İşin tamamlanmasında uygulanan bu kuralın
yüklenicinin işi bıraktığı anda gerçekleşmiş kısmının, inşaatın tamamına
fiziki oranına göre ücretinin hesaplanmasında da uygulanması zorunludur. İşin
bırakıldığı anda fiziki oran 12 olarak bilirkişilerce saptanmıştır. O hade
ücrete bu oranda hak kazanılmıştır. Ücretin hesaplanması gerek nakit, gerek
ayın vs. şeklinde yapılması öngörülen tüm ödemelerin sözleşmenin feshedildiği
tarih itibariyle değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekir. Olayımızda
sözleşme 3.10.1989'da feshedildiğine göre yüklenicinin alacağı bu tarihte
muaccel olmuştur (BK. m. 108). Fesih tarihinde inşaatın tamamlanmış olması
varsayılarak, götürü bedel, verilmesi kararlaştırılan 80 milyon TL. ile 21
dairenin bu tarihdeki piyasa rayiçlerinin toplanması suretiyle bulunur.
Bulunacak bu bedelin -inşaatın fiziki oranına göre- 12'sine yüklenici hak
kazanmış olup, daha önce ödenen 23.699.000 TL. gözönünde bulundurularak istem
dahilinde karar verilmesi gerekir. Benzer hallerde uygulama bu doğrultudadır
(Y. 15 HD. T. 16.5.1989, E. 1988/1868, K. 2374). Bu nedenlerle bedelin
hesabına dair bilirkişi raporu ve buna dayalı hükümde isbet görülmemiştir.
2) Yüklenici serbest iradesiyle kredinin temin ve akışında doğacak
aksamalardan ötürü ek ödeme isteminde bulunmayacağını sözleşmeyle kabul etmiş
olmasına ve işin götürü ücretle yapılmasına rağmen -ortak başına 5 milyon
olarak kararlaştırılan ücrete- 10'ar milyon daha ek ödeme istemekle BK.nun
365 ve sözleşmenin 9. maddesine aykırı davranmış olduğundan fesihte
kusurludur. Bu nedenle iş sahibi "akdin hükümsüzlüğünden mütevellid zararının
tazmini" -menfi zararını- talep edebilir. (BK. m. 108/son). Sözleşmenin 9.
maddesinin açık hükmüne, kredi dışında ödeme taahhütlerinin yerine getirilmiş
olmasına göre mahkemece fesihte iş sahibi kooperatifin kusurlu kabul
edilmesinde isabet bulunmamaktadır.
İş sahibi verilen mehil içinde yüklenicinin davranışında değişiklik
görmediğinden BK.nun 106. maddesinde kendisine tanınan üç seçenekten fesih
hakkını kullanmış, bunun sonucu olarak da, feshedilen bu sözleşmeye göre
yüklenicinin edimini yerine getireceğine güvendiği için daha elverişli
koşullarla sözleşme yapma imkanından yoksun kalındığı için -kaçırılmış fırsat
nedeniyle- doğan zararını, başka bir ifadeyle yoksun kalınan kazancını
istemiştir. Kaçırılan fırsat olarak Mustafa adlı kişiden aldığı sözleşme
teklifini göstermiştir. Ancak bu teklifin varlığını inandırıcı somut
delillerle ispatlayamamıştır. Gösterilen tanıklar kooperatifin ortak ya da
yöneticileri olup davada çıkarı olan kimselerdir. Teklif sahibi olan kişi de
net bir beyanda bulunmamış, nakit dışındaki koşulları belirlememiştir. Kaldı
ki, iş sahibi kooperatif olduğuna göre teklifin yazılı olması ve geçen zamana
göre halen kooperatifte bulunması gerekirdi. Öte yandan fesihten sonra işin
ne şekilde yaptırıldığı, hangi koşullarda işe ne zaman devam edildiğinin
araştırılması zorunludur. Buna göre mahkemece yapılacak iş -bir örneği dava
dosyasına ibraz edilmiş HGK.nun T. 17.1.1990, E. 1989/13-392, K. 1 sayılı
kararında belirtildiği gibi- sözleşme tarihindeki piyasa rayiçlerine göre
işin başka yüklenicilerce yapılabilme koşullarının tespitiyle, fesih hakkının
doğumuyla birlikte kullanılması ve makul süre içinde aynı koşullarla ikinci
kez sözleşme yapılması halinde aradaki farkı bulmak, gerekirse denkleştirme
ve takdir hakkını da kullanarak (Bk. m. 98, 44) sonuca varmaktan ibarettir.
İş sahibinin fesihte kusurlu olduğundan hareketle ve noksan inceleme sonucu
verilen karar bu sebeplerle yerinde değildir.
S o n u ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. bendde açıklanan nedenlerle
davacı ve karşı davalı yüklenici, 2. bendde açıklanan nedenlerle davalı ve
karşı davacı kooperatif yararına (BOZULMASINA), tarife uyarınca 100.000 TL.
duruşma vekalet ücretinin karşılıklı taraflardan alınarak yek diğerine
verilmesine, alınan temyiz peşin harçlarının istek halinde yatıranlara
iadesine, 16.11.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|