 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
20.HUKUK DAİRESİ
Esas: Karar:
1992/16067 1994/4052
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : Antalya Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 12.09.1991
NOSU : 1979/347-1991/586
DAVACI : Ahmet Ferda Kahraman ve Ark.
DAVALI : Orman Yönetimi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan
yargılaması sonunda; davanın kabulü yolunda kurulan 12.09.1991 günlü hükmün
Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı Orman Yönetimi tarafından
istenilmekle, tayin olunan 22.02.1994 günü için yapılan tebligat üzerine
temyiz eden Orman Yönetimi vekili Av. Harika Kuş ile karşı taraftan davacılar
vekili Av. Ahmet Kahraman geldiler, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu
anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin
sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara
bırakıldı. Bilahare dosya içerisindeki tüm belgeler incelenerek, gereği
düşünüldü:
- K A R A R -
Antalya, Merkez Hurma Köyü, Kumsal mevkiinde yeralan 36.400
metrekarelik 273 parsel sayılı taşınmaz, Nisan 1946 tarih, 70 numaralı tapu
kaydı kapsamında ise de; 4785 Sayılı Yasa ile devletleştirilen orman
niteliğinde bulunduğundan bahisle, malik hanesi açık bırakılarak tesbit
edilmiş; tesbite, Azize Kahraman itiraz etmiş; mahkemece, 16.725 metrekare
kesimin, kamulaştırma sebebiyle intifaı Bayındırlık Bakanlığına ait olmak
üzere, Hazine adına; 19.625 metrekare kesim hakkındaki Azize Kahraman
davasının kabulü ile bu bölümün adına tescili yolunda kurulan ilk hükmün,
Hazine ve Orman yönetiminin temyizi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesince
kumluk alanın uzman bilirkişi aracılığı ile belirlenmesi; 3116 Sayılı Yasa
uyarınca yapılan tahditle yetinilmeyip, taşınmazın 4785 Sayılı Yasa
karşısındaki durumunun da incelenmesi gerektiğine işaretle bozulmuş; bozmaya
uyan mahkeme bu sefer, kamulaştırılan alanla ilgili istek hakkında
görevsizliğe; Azize Kahraman davasının kabulüne hükmetmiştir. Bu hüküm de adı
geçen Kurum ve Kuruluş tarafından temyiz edilmiş; Yargıtay 7. Hukuk Dairesi,
04.07.1979 günlü ilamı ile hükmün görevsizliğe yönelik bölümünü onamış; Orman
yönetimi itirazı bakımından, sadece bozmadan sonraki keşif ve raporun hükme
esas alınmasının daha önce yapılan keşiflerden sonra verilen ve taşınmaz
üzerinde orman ağaç ve bitki örtüsünün varlığından söz eden raporlar
arasındaki çelişkinin giderilmesinin doğru olmadığına; son raporun bilimsel
incelemeye dayalı olduğunun da anlaşılamadığına işaretle hükmü bozmuş; bu
bozmaya da uyan mahkeme, şimdi temyiz incelemesine konu olan kararı ile
Antalya Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 985/100 Esas sayılı dosyasında verilen
06.04.1987 gün ve 987/230 sayılı kararla taşınmazın orman tahdit sınırı
içerisinde bulunduğu hususu hükme bağlanmış ve karar kesinleşmiş ise de;
eldeki dava sebebiyle orman tahdidinin kesinleşmeyeceğini; yapılan incelemede
taşınmazın orman olmadığının saptandığını belirterek, gerçek kişilerin
davasının kabulüne ve çekişmeli parselin Azize Kahraman mirasçıları adına
tapuya tesciline karar vermiş; hüküm, davalı Orman Yönetimi tarafından temyiz
edilmiştir.
Mahkemece toplanan deliller, yazılı biçimde hüküm kurulmasına
elverişli değildir. Delillerin takdirinde yanılgıya düşülmüştür. Şöyle ki:
Eldeki dava, 12.11.1955 günü tutulan tutanağa karşı, Azize Kahraman
tarafından verilen 12.01.1956 günlü dilekçe ile açılmış; dava aşamasında
taşınmaz, 6831 Sayılı Yasanın 1744 Sayılı Yasa ile değişik hükümleri uyarınca
orman tahdit sınırı içerisine alınmıştır. Buna karşı davacı Azize Kahraman
mirasçıları, çekişmeli yerin murislerinin tapusu kapsamında bulunduğu ve
işlemin ikinci tahdit niteliğinde olduğu savı ile Danıştay 8. Dairesinde
orman tahdidine itiraz davası açmışlar; Danıştayca verilen görevsizlik
kararından sonra, Antalya Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava, itirazın
süresinde yapılmaması sebebiyle orman tahdidinin 31.01.1980 günü kesinleştiği
gerekçesiyle rededilmiş; hüküm, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince onanarak,
kesinleşmiştir.
Daha önce açılmış bir dava varken ve bu dava henüz görülmekte iken
yapılan orman tahdidinin kesinleşmeyeceğine dair görüş, 6831 Sayılı Yasanın
2896 Sayılı Yasa ile değişik 11. maddesiyle orman sınırlamasına itiraz
davalarının adliye mahkemelerine görülmesi hükmüne yer verilmesi; 3373 Sayılı
Yasa ile bu tür davalara bakmakla kadastro mahkemelerinin görevli kılınması
ve nihayet, 3402 Sayılı Yasanın yürürlüğe girmesiyle anılan mahkemelerin
kurulmuş bulunması sebebiyle doğrudur ve bu kural, henüz kesinleşmemiş
bulunan davalar için uygulanması gereken bir husustur. Ancak, Orman Yönetimi
ile davacı gerçek kişilerin taraf olduğu Antalya 2. Asliye Hukuk
Mahkemesinde, dava tarihinde yürürlükte bulunan yasal prosedüre uygun biçimde
açılan davada verilen ve orman tahdidinin 31.01.1980 günü kesinleştiğini
vurgulayan karar, H.U.M.Y.'nın 237. maddesi uyarınca tarafları bakımından
kesin hüküm teşkil eder ve çekişmeli 273 parsel sayılı taşınmazın,
kesinleşmiş orman tahdit sınırı içerisinde orman sayılan yerlerden olduğunun
belirlenmesi ve taşınmazın niteliğinin araştırılması için artık başkaca bir
inceleme yapılmasına gerek bulunmaması bakımından tarafları bağlar ve Usul
Hukukunun diğer kuralları karşısında öncelik alır. Böylece, bozmaya
uyulmakla, taşınmazın niteliğinin mahkemece araştırılması gerektiği hususunun
usuli kazanılmış hak teşkil ettiği yolundaki kuralın uygulanmasına olanak
kalmaz. Zira, Kanun Koyucu, kesin hüküm müessesine yer verirken, kesinleşmiş
mahkeme kararlarına saygılı olma; tarafları, konusu ve hukuki sebepleri aynı
olan bir dava sonunda kurulan hükmün, taraflar arasında henüz sonuçlanmamış
bir başka davada yeniden incelenmesine olanak verilmemesi düşüncesinden
hareket etmektedir. Kesin hükmün mevcudiyeti halinde, buna dayanan taraf
isbat külfetinden kurtulduğu gibi; karşı taraf, kesin hükmün konusunu
oluşturan durumun aksini isbat imkanından da mahrum kalır. Kanun Koyucu,
yukarıda değinilen düşüncelerle, öngördüğü bu müesseseyi sadece bir kural
olarak benimsemekle yetinmemiş, müeyyidesini de H.U.M.Y.'nın 445/10
maddesinde göstermiştir. O halde; mahkemece, kesin hükmün varlığı dikkate
alınmak suretiyle, davanın reddi ve kesinleşen orman tahdit sınırı içerisinde
kaldığı belirlenen yerin, 3402 Sayılı Yasanın 22/son maddesi uyarınca, orman
niteliği ile siciline aktarılması yolunda karar verilmesi gerekirken, olayına
uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı biçimde hüküm tesisinde isabet
görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Orman Yönetiminin temyiz
itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın isteği
halinde iadesine, duruşmada hazır bulunan mümeyyiz vekili için dava tarihinde
yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 1.000
lira vekillik ücretinin davacı gerçek kişilerden alınarak, Orman Yönetimine
ödenmesine, 12/04/1994 günü oybirliği ile karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
M.Y.Aygün G.Nazlıoğlu O.C.Yüksel A.Ertürk B.Doğan
|