 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
20.HUKUK DAİRESİ
Esas: Karar:
1992/1529 1993/248
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : Urla Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 29.11.1990
NOSU : 1987/312-1990/228
DAVACI : TEOS Yapı Kooperatifi
DAVALI : Orman Yönetimi
Taraflar arasındaki orman tahdidine itiraz davasının yapılan
duruşması sonunda; davanın kabulü yolunda kurulan hükmün Yargıtayca
incelenmesi davalı Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde
olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya
içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı taraf vekili, çekişmeli taşınmazın tapulu olduğunu, 9 nolu orman
tahdit komisyonu tarafından tahdit dışında bırakıldığını, oysa sonradan aynı
yerde görev yapan 36 nolu komisyon tarafından orman sayılan yer olarak kabul
edilip, tahdit içine alındığını; bunun doğru olmadığını ileri sürerek
tahdidin iptalini, taşınmazın dışarı çıkarılmasını istemiştir.
Yerel mahkeme, 9 nolu komisyon elemanlarının görevi kötüye kullanmaları
nedeniyle, haklarında cezai kovuşturma yapıldığı gibi tazminat davasıda
açılmış olduğunu belirleyip, 36 nolu komisyon tarafından yapılan tahdide
karşı gerçekleşen itirazı inceleyerek taşınmazın tapulu ve orman sayılmayan
yerlerden olduğunu benimsemek suretiyle tahdidin iptaline karar vermiştir.
Ancak, mahkemece dayanak alınan bilirkişi Enver Artekin imzalı rapor ve
mahkeme gerekçesi, davanın kabulünü gerektirici nitelikte değildir.
Şöyle ki; Dava konusu yerde ilk kez görev yapan 9 nolu orman tahdit
komisyonu üyelerinin görevlerini kötüye kullanıp, orman sayılan yerleri
tahdit dışında bırakmış olmaları nedeniyle, Aydın Asliye Ceza Mahkemesinin
1987/531 esasında kayıtlı dosyada ceza kovuşturmasına maruz kaldıkları;
ayrıca, İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1986/328 esasında kayıtlı aynı
kişilerle ilgili tazminat davasının varlığı tartışmasızdır. 36 nolu komisyon
3302 Sayılı Yasanın 7. maddesi uyarınca yeniden işlem yapmıştır. Mahkeme de
bu olguyu aynen kabul etmiştir. Esasen 9 nolu orman tahdit komisyonu
üyelerinin yaptıkları işlemler ceza ve tazminat davasına konu olduğuna göre
bu işlemler hukuken yok hükmündedir.
36 nolu komisyonun yaptığı işlem bu sebeple yasaya aykırı olmayıp,
hatta zorunludur.
O halde, yerel mahkemenin de gerekçesinde benimsemiş olduğu gibi 36
nolu komisyonun kararına karşı açılmış bir dava olarak incelenmesi gerekir.
Mahkeme uzman bilirkişinin yetersiz ve dayanaksız raporunu esas alarak
hüküm kurmuştur.
Raporda taşınmaz, 6831 Sayılı Yasanın 1/G ve 1/J bentlerinin içinde
mütalaa edilmiştir.
Oysa bir taşınmazın öncesi araştırılmadan bu günkü fiili durumuna göre
(G) ve (J) bendlerine girdiği söylenemez.
Öncesi araştırılmamıştır. Kaldı ki, ilk ekip tutanağında dahi
taşınmazın 1/25000 ölçekli memleket haritasında orman sayılan yerlerden
olduğu belirlenmiş ve toprak muhafaza karakteri taşıdığı, yangın geçirdiği
açıklanmıştır.
Bu bulgular, çürütülememiş olduğuna, öncesi araştırılmadığına göre
böyle bir rapor hükme esas olamaz.
Kural olarak, bir taşınmazın bulunduğu yörede kesinleşmiş orman tahdidi
var ise, inceleme bu kesinleşmiş tahdit haritasının uygulanması suretiyle
yapılır ve taşınmazın haritaya göre konumu belirlenerek hüküm kurulabilir.
Kesinleşmiş orman tahdidi yok ise, bu kez öncesinin orman olup
olmadığının belirlenmesi gerekir.
Bunun gerçekleştirilebilmesi için eski tarihli memleket haritası, hava
fotoğrafları ve amenajman planı ve son çizilen orman tahdit haritası, ile
mahkemece dayanak olarak kabul edilen, fenni bilirkişi Hüsamettin Aksu imzalı
raporda değinilen Mayıs 1935 tarih, 25 sıra nolu kök tapu ile tüm intikal ve
ifraz kayıtları, Urla Asliye Hukuk Mahkemesine ait 17.04.1969 tarih, 107/106
sayılı ilam ve bununla oluşan yeni tapu ve krokisi, ilgili kurumlardan
getirtilip, dosyaya konulmalı ve incelenmelidir.
Değinilen belgeler tamamlanıp, evvelce görev almış bilirkişiler dışında
yeniden seçilecek üç uzman orman mühendisi, bir ziraat mühendisi, bir jeolog
ve bir harita mühendisi ile yerinde keşif yapılarak bu belgeler
uygulanmalıdır.
Anılan belgeler taşınmazın öncesinin orman olup olmadığını
gösterecektir. Taşınmazın toprak yapısı, bitki örtüsü, çevresi incelenip,
tapunun bir sınırı deniz okuduğu için kıyı şeridi ayrık tutularak kök tapu
kapsamı, sonradan yargı yolu ile oluşan tapu ve krokisinin kapsadığı alan,
son çizilen orman tahdit haritasında belirlenen orman alanı ayrı renklerle
gösterilip, memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planı içinde bu
bölümlerin tekabül ettiği kesimler işaretlenip, tam irtibatlı kroki
çizdirilerek, bilimsel verilere dayalı detaylı, gerekçeli rapor alınıp,
taşınmazın öncesi itibariyle orman sayılan yerlerden olup olmadığı kesin
olarak saptanmalıdır.
1937 yılında çıkarılan 3116 Sayılı Yasa ile devlet ormanları
belirlenmiş, 1945 yılında çıkarılan 4785 Sayılı Yasa ile tüm ormanlar hiçbir
işleme gerek olmaksızın devletleştirilmiştir. Devletleştirilen ormanlarda yer
alan tapular hukuki değerini yitirdiği gibi, orman yönetiminin taraf
olmadığı bir dava sonucu sonradan oluşan tapular Orman Yönetimini bağlamaz ve
bunların da hukuki değerinden söz edilemez. Bu yönler gözardı edilerek, salt
tapudan bahisle taşınmazın orman olmadığını kabule yer yoktur.
Ayrıca, öncesi orman olan bir taşınmazın bitki örtüsü yok edilse dahi,
salt orman toprağı orman sayılan yer olarak kabul edilmelidir.
Y.H.G.K.nın 14.03.1990 T. 1990/16-34 E, 1990/72 K.
Kaldı ki, tapu ve zilyetlik yolu ile ormandan toprak kazandıran 3402
Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin
(01.06.1988 T. 31/13 E.K.; 14.03.1989 T. 35/13 E.K.; 13.06.1989 T, 7/25 E.K.)
sayılı kararları ile iptal edilmiştir.
Dolayısiyle bu yollarla ormandan toprak kazanılamaz.
O halde, 9 nolu orman tahdit komisyonunun kararı yok hükmünde olup, 36
nolu komisyon ise, yasa gereği görevini yapmış, tahdit işlemlerini
tamamlamıştır. Ancak, bu işleme karşı yapılan itiraz nedeniyle, taşınmazın
değinilen şekil ve yöntemle öncesi itibariyle orman sayılan yerlerden olup
olmadığı saptanmalıdır.
Bu hususlar gözetilmeksizin salt tapunun varlığından bahisle
davanın kabulü usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Orman Yönetiminin temyiz
itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 6831 Sayılı Yasanın 11.
maddesine göre orman tahdidine itiraz davaları harca tabi olmadığından, peşin
alınan harcın Orman Yönetimine iadesine, 25.01.1993 günü oybirliği ile karar
verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
F.Atbaşoğlu G.Nazlıoğlu O.C.Yüksel A.Ertürk B.Doğan
|