 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Dördüncü Hukuk Dairesi
E. 1992/1511
K. 1993/11352
T. 1.10.1993
* BANKACILIK
* BİLİRKİŞİLERİN SEÇİMİ
* BİLİRKİŞİLERİN GÖREVİ
ÖZET : Hakim; kanıtların değerlendirilmesi, olguların belirlenmesi ve hukuki
nitelendirme gibi tamamiyle kendisine ait yargılama çalışmasını bilirkişilere
bırakamaz.
Bilirkişiler; uyuşmazlığın niteliğine göre, özel ve teknik bilgileri gözönüne
alınarak seçilmelidir.
(1086 s. HUMK. m. 275)
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda
yazılı nedenlerden dolayı kusur oranına göre ileride birbirlerine rücu kabil
olmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla toplam 4.718.000 liranın dava
tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve
müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine ilişkin
hükmün süresi içinde davalılardan Gülçin avukatı ile davacı banka avukatı
tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor
okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
Davacı Banka, davalı banka çalışanlarının görevlerini savsaması sonucu yabancı
para kasasında meydana gelen 26 adet 500'lük Mark noksanlığının davalılardan
tahsilini istemiştir.
Mahkeme, bankanın Bahçekapı Şubesi'ne gelen yabancı kişinin önce para
bozdurmak istediğini, daha sonra F serisinden 500'lük Mark kolleksiyonu
yaptığını ileri sürerek davalı Gülçin ile görüştüğünü ve 500'lük Mark
destesinin bandını Gülçin açarak bu kişilerin destenin içinden F serisi Mark
aradıkları ve aynı gün akşamı yabancı para kasasının sayımında 6 adet 500'lük
Mark açığının tesbit edildiği ve 1.7.1991 günlü bilirkişi raporunda davacı
bankanın 50, davalı Gülçin'in 40, Nediman'ın 5 ve Tenzile'nin de 5
kusurlu kabul edildiği" gerekçesiyle 4.718.000 liranın davalılardan
müteselsilen tahsiline karar vermiştir.
Yargı kararlarının gerekçeli olması Anayasa (m. 141) ve HUMK.nun (m. 388)
emredici kuralıdır. Mahkeme, davalı Gülçin'in sorumluluğunu kabul ederken
toplanan kanıtları tartışmadan, red ve üstün tutma nedenlerini, sabit görülen
olgulardan çıkarılan sonuçları açıklamadan bilirkişi raporuna dayanarak hüküm
kurmuştur.
Diğer taraftan, mahkeme yargılama sırasında mahallinde üç defa keşif yapmak
suretiyle bilirkişilerin oy ve görüşüne başvurmuştur.
12.2.1990 günlü raporu düzenleyen ikisi hukukçu ve biri malö müşavir olan
bilirkişi kurulu, konuyu hukukö ağırlıklı inceleyerek, davacı bankanın "döviz
işlemlerine ilişkin olarak şubede yeterli iş düzenini sağlamaması nedeniyle
50, davalıların da 50 kusurlu olduğunu açıklamıştır.
3.9.1990 günlü raporu düzenleyen yine hukukçu ağırlıklı üç kişilik bilirkişi
kurulu ise; bankanın, "Döviz işlemleriyle ilgili olarak yeterli organizasyon
ve personel sağlamadığından 50, diğer davalıları da 25'er kusurlu
bulmuşlardır.
Mahkemenin hükme esas aldığı 1.7.1991 günlü raporu düzenleyen ikisi bankacı,
biri polis bilirkişi kurulu ise, davacı bankayı yabancı para işlemleri
hakkında ayrı bir kasa yönetmeliği çıkarmaması nedeniyle 50, davalı
Gülçin'i 40 ve diğer iki davalıyı da 5'er kusurlu bulmuştur.
Mahkeme, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasıyla ilgili olarak üç noktada
yanılgıya düşmüştür:
a- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 275. maddelerinde hangi hallerde
bilirkişiye gidileceği açıklanmıştır. Ancak yargıç, kanıtların
değerlendirilmesi, olguların belirlenmesi ve hukukö nitelendirme gibi tamamen
kendisine ait yargılama çalışmasını bilirkişilere bırakmıştır.
Davaya konu uyuşmazlıkta, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasını gerektiren
iki durum sözkonusu olabilir.
Birincisi, davacıya ait bankanın yönetmeliğine göre yabancı parayla ilgili tüm
işlemlerin nasıl yapılması gerektiği ve olayın gerçekleştiği sürede
yönetmeliğe göre işlemler yapılmış olsa idi olayın kendine özgü gerçekleşme
biçimi karşısında da Mark açığının gerçekleşip gerçekleşmiyeceğinin
açıklanması, gerçekleşme olanağı varsa bunu önleyici olarak davacının yönetim
olarak (olayın geçtiği işyerini yöneten ve denetleyen yöneticilerin kişisel
kusur olan eylemleri ayrık) yapması gereken yeni bir yöntem varsa bunun nasıl
çalışacağının açıklanması.
İkincisi ise, davalı Gülçin'in bir deste Mark'ı bankaya gelen müşterilere
göstermesi sırasında özellikle olayın tam görgü tanığı olan ve bankada
stajyer olarak çalışan Yasemin'in açıklamalarında ortaya çıkan olgulara göre,
bir deste para içinde 25 adet Mark'ın görevliler fark etmeden (tırnaklama
suretiyle) alınıp alınamayacağını, alınma olasılığının az veya çok olup
olmadığının belirlenmesi olmalıdır.
b- Mahkeme, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına gerekli gördüğü
durumlarda, özel ve teknik konuda uzman olan kişiyi seçmede özen
göstermelidir. Özellikle, ilk iki raporda bankacılık işlemlerinde nasıl uzman
oldukları anlaşılmayan kişilere görev verilmiştir.
Olayımızda; bankada döviz alım, satım ve işlemlerinin düzenlenmesi ve
yapılmasını bilen teşkilatlanmış büyük bankalarda çalışan kişilerden
bilirkişi seçilmesi gerekirdi.
Diğer taraftan, davalı Gülçin eylemi açısından incelenmesi gereken durum için
de kolluk kuvvetlerinde bu çeşit polisiye olaylarda deneyimli bir uzmanın
görüşüne başvurulması yolu yeğlenmeliydi.
c- Bilirkişilerin oy ve görüşünün alınması nedeniyle olayın gerçekleştiği
yerde ve olaydan çok sonra üç defa keşif yapılmıştır. Ancak gerek keşif
tutanaklarında ve gerekse bilirkişi raporlarında keşiften ne yarar sağlandığı
ve ne gibi bilgiler elde edildiğini gösterir bir açıklama yoktur.
O halde, mahkeme kararı yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve
gerekçesizlik nedeniyle bozulmalıdır.
Mahkemece yapılacak iş, öncelikle yukardaki açıklamalar ve deste durumundaki
Mark içinde 25 adedinin birden el çabukluğuyla (tırnaklama) alınıp
alınamayacağı yolunda uzman bilirkişiden alınacak görüşlerin
değerlendirilmesi suretiyle olgu veya olasılıklardan olayın nasıl
gerçekleştiğini ve davalıların eylemi ile zarar arasında uygun sebep sonuç
bağının belirlendikten sonra olayda davacı bankanın yönetim kusuru olduğu
kabul edilirse bu kusurun derecesine (ağır ve hafif) göre BK.nun 41/1.
maddesi de gözetilerek hakkaniyete uygun oranda bir indirimle belirlenecek
tazminatı yapılacak tüm işlem ve değerlendirmeleri gerekçelendirerek hüküm
altına almaktan ibarettir.
S o n u ç : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davacı ve
temyiz eden davalı Gülçin yararına (BOZULMASINA), bozma nedenine göre
tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek bulunmamasına ve
peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 1.10.1993 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
|