 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
6.HUKUK DAİRESİ
ESAS KARAR
92/14169 92/14944
Mahalli Mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası
yazılı ortaklığın giderilmesi davasına dair karar davalı tarafından süresi
içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği
görüşülüp düşünüldü.
Dava M.K.nun değişik 626/a ve 626/b maddeleri gereğince, davalının
taşınmaz üzerinde bulunan intifa hakkının çekilmezlik nedeniyle kaldırılıp
bedele dönüştürülmesi isteminden ibarettir. Mahkeme istem gibi karar vermiş
hüküm davalı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
3678 sayılı yasa ile Medeni Kanunun 626. maddesine eklenen 626/a
maddesi gereğince hissedarlıktan çıkarma kararı verilebilmesi için;
a-Bir paydaşın tutum ve davranışı ile diğer paydaşların tümüne veya
bir kısmına karşı olan yükümlülüklerine ağır surette ihlal etmesi,
b-Bu davranışı yüzünden müşterek mülkiyet ilişkininin devamının
çekilmez hale gelmesi gerekmektedir.
Maddede bahsedilen yükümlülüklerin ağır surette ihlaleli değiminden
kusurun özel bir yoğunlukta ve önemde bulunması amaçlanmıştır. Ağır surette
ihlal unsurunun gerçekleşebilmesi için, paydaşın kasten ve bilerek müşterek
mülkiyet ilişkisinin devamını çekilmez hale getirmesi gerekir. Fiilin işleniş
tarzı, paydaşların sosyal ve ekonomik koşulları ile, objektif iyi niyet
kuralları değerlendirilerek, her olayın özelliğine göre hakkaniyete uygun
adil bir çözüm getirilmelidir.
Davanın açılması, paydaşların hem pay, hem de paydaş bakımından
çoğunlukla karar vermelerine bağlı olduğu gibi, çıkarma istemini haklı gören
hakimin çıkarılacak paydaşın payını karşılayacak kısmın müşterek mülkten
ayrılıp ayrılamıyacağının ve çıkarılacak paydaşa tahsisinin mümkün olup
olamıyacağının incelenmesi ayrımı mümkün olmayan payın dava tarihindeki
değeri ile, devrinin isteyene verilmesinin dava dilekçesinde istenip
istenmediğinin gözönünde tutulması, hisseyi karşılıyacak kısmın maldan aynen
ayrılması mümkün olmazsa ve bu paya talip olan paydaş bulunmazsa, ancak tayin
edilen uygun süre içinde temlik edilmeyen payın açık artırma ile satışına
karar verileceğinin düşünülmesi icabeder.
Maddeye eklenen 626/b bendi ile de, bu kuralların kıyas yolu ile
intifa veya diğer bir ayni hak veya tapuya şerh edilmiş kira gibi şahsi hak
sahibinede uygulanacağı kabul edilmiştir.
OLAYIMIZDA: Davacı vekili Müvekkili'nin satın aldığı taşınmaz üzerinde
davalının yüzde yirmi beş oranında intifa hakkı bulunduğunu, buna rağmen
binanın tamamına yakın kısmını kullandığını, ahşap olan evin yıkılma
tehlikesi arzettiğini, bu durumun müvekkilinin 75 tam, 25 kuru mülkiyet
hakkına tecavüz teşkil ettiğini, binanın harap olarak kullanılmasının her iki
taraf yönünden ekonomik olmadığını, müvekkilinin binayı satın aldığı tarihten
bu yana istifade edebilmek ve en azından içini görebilmek amaciyle defalarca
gittiği halde kapının arkadan sürgülü olması nedeniyle içeri giremediğini, bu
halin intifa hakkının kullanılmasını çekilmez hale getirdiğinden Medeni
Yasanın değişik 626/a ve 626/b maddeleri gereğince davalıya ait intifa
hakkının 10 milyon TL bedele dönüştürülmesi karşılığında ortadan
kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili, Davacı'nın dava konusu taşınmazı iktisabı sırasında da
müvekkilesinin taşınmaz üzerindeki intifa hakkının varlığını bildiğinden
bunun sonuçlarına katlanmak zorunda bulunduğunu, müşterek mülkiyetin çekilmez
hale gelmesi söz konusu olmadığından M.K.nun 626/a 626/b maddelerinin olayda
uygulama kabiliyeti bulunmadığını, oysa intifa hakkının M.K.nun
720.maddesinde yazılı koşulların gerçekleşmesi halinde sona ereceğini
belirterek davanın reddini istemiştir.
Yapılan keşifte, dava konusu taşınmazın İstanbul Kadıköy Rasimpaşa
mahallesi Misaki Milli sokakta bitişik nizam tarzında inşa edilmiş,
bodrum-zemin ve bir normal kattan ibaret, kısmen ahşap, kısmen kargir
yaklaşık 80 yıllık oldukça harap ve yıpranmış olduğu, yüzde yirmi beş intifa
hakkı sahibi davalının birinci katta oturduğu, binanın hali hazır durumu
itibariyle statik açıdan tehlikeli duruma geldiği, harap ve yıkılma tehlikesi
ile karşı karşıya bulunduğu bilirkişiler tarafından ifade edilmiştir. Oldukça
eski ve yıpranmış bir yapı olan ve sonradan mülkiyeti davacı tarafından satın
alınan taşınmazın, intifai hakkı sahibi davalı tarafından bilerek ve kasten
tahrip edildiği iddia ve isbat edilememiştir. Kapının arkadan sürgülü olması
nedeniyle, davacının binanın içine istediği zaman giremeyişi, davalının
yükümlülüğünü ağır surette ihlal ettiğini ve müşterek mülkiyet ilişkisinin
devamını çekilmez hale getirdiğini göstermez. Aksi halde Medeni yasanın
yararlanma hakkını tanıdığı intifa hakkı sahibini, tek yanlı iddia ve itham
üzerine bu haktan mahrum bırakmak yasanın değişiklik getiren maddelerinin
asıl amacına ters düşeceği gibi, 85 yaşındaki davalı kadının hayatının son
günlerini geçirdiği konutundan, başka bir yer almasına olanak sağlamıyacak
düşük bir bedel karşılığı yararlandırmamakta objektif iyi niyet kurallariyle
bağdaşmaz.
Kabule göre de; Medeni Yasanın 626/a bendinde belirlenen yükümlülük
nazara alınmadan ve davalı'ya ödenmesi gerekecek tazminat miktarı hükümden
önce uygun bir süre içinde depo ettirilmeden hüküm tesisi hatalı olduğu gibi,
davanın mahiyetinin sonucu itibariyle ortaklığın giderilmesi niteliğinde
olduğu düşünülmeden maktu ücreti vekalet yerine nisbi ücreti vekalet, takdiri
ve ortaklığın giderilmesi davalarında alınması gereken harç yerine binde otuz
harç alınmasıda doğru bulunmamıştır.
Bu hususlar nazara alınarak davanın reddine karar vermek gerekirken
yazılı şekilde davalı'nın 960/3840 intifa hakkının takdiren 30 milyon TL
karşılığı davacıya devredilmesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı
görüldüğünden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile
HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA istek halinde peşin alınan
temyiz harcının temyiz edene iadesine 24.12.1992 tarihinde oybirliğiyle karar
verildi.
Başkan Üye Üye üye Üye
Ö.N.Doğan S.Tamur N.Fadıllıoğlu Ş.K.Erol M.Tunaboylu
|