 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Altıncı Hukuk Dairesi
E. 1992/13430
K. 1992/13895
T. 30.11.1992
* ŞUF'ALI PAY
* HİSSEDARLIK
* DAVA AÇMA HAKKI
ÖZET : Şuf'alı paylı taşınmaz; tapulama tesbiti suretiyle davalıya satış yapan
paydaşla, davacı adına tapuda kayıtlı olup konu pay davalıya satışla
geçmiştir. Bu sebeple davacının, şuf'a hakkının, dava yoluyla üçüncü kişi
durumundaki davalı aleyhine kullanılmasında bir usulsüzlük yoktur.
(743 s. MK. m. 659)
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan şuf'a davasına dair karar, davacı
tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar
okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, şuf'alı payın iptal ve tescili istemine ilişkindir. Mahkeme, davayı
reddetmiş; hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı; ............. Köyü'nde 200 parsel numarası ile tapuda kayıtlı tarlanın
1/2 payına malik olduğunu, diğer 1/2 pay sahibi Yusuf'un payının 21.11.1990
tarihinde davalıya sattığını iddia ederek, şuf'a hakkının tanınmasını ve
şuf'alı payın davalı adına kaydının iptali ile kendi adına tescilini
istemiştir.
Davalı vekili; müvekkilinin bu taşınmaz üzerinde zilyetliği bulunduğunu, tapu
dahilinde olmayan bir kısım arazi parçasından dolayı zilyetliğinin sürdüğünü,
asıl niyetin bu kısmını da ele geçirmek olduğunu savunarak davanın reddini
savunmuştur.
Mahkeme; şuf'alı taşınmaz üzerinde davalının da hissedar olduğunu, bu
hissedarlığının tapulama tespitinden evvel mevcut olduğunu kabul ederek, bu
satışta şuf'a ceryan etmeyeceğini kabulle davayı reddetmiştir.
Şuf'alı payın ilişkin olduğu taşınmaz, tapulama tespiti suretiyle 12.12.1968
tarihinde 1/2 payı davacı Şuayip'e, 1/2 payı davalıya satış yapan Yusuf adına
olmak üzere, müştereken tapuda kayıtlıdır. Davalı bu taşınmazda paydaş
değildir. Tespite esas alınan eski tapular sebebi ile hak sahibi olması
gerekirken hakkının nazara alınmadığı iddiası ile belirtilen tapu kaydının
kısmen iptali ve davalı adına eski payın tescili istemi ile açılmış bir
davadan dahi söz edilmemiştir. Bu nedenle, 1968 yılında kesinleşmiş tapulama
tespitinin öncesinde mevcut ve tapuya intikal etmemiş bir hakkın
mevcudiyetinin kabul edilmesi mümkün değildir. Davalı taşınmaz paydaşları
dışında kalan üçüncü bir kişi olarak payı satın almıştır. Bu itibarla,
davacının şuf'a hakkının dava yoluyla kullanılmasında bir usulsüzlük yoktur.
Hüküm için gerekli diğer unsurların tamamlanması ve sonucuna göre bir karar
verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddi usul ve yasaya aykırıdır.
Hüküm, bu nedenle bozulmalıdır.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile
HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin
alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 30.11.1992 tarihinde
oybirliğiyle karar verildi.
|