 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Dördüncü Hukuk Dairesi
E. 1992/13180
K. 1993/10556
T. 13.9.1993
* HAKSIZ EYLEM
* TOPLUCA YAPILAN EYLEM
* MAHKUMİYET KARARI
ÖZET : Rücu tazminatına esas olan zararın davalıların da katıldığı toplu eylem
içinde gerçekleştiği kabul edilirse, sorumluluğun BK.nun 50. maddesinde
düzenlenen müteselsil sorumluluk kurallarına göre belirlenmesi gerekir.
(818 s. BK. m. 41, 50, 53)
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda
yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı
İçişleri Bakanlığı adına Hazine avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine;
tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi,
gereği konuşuldu:
Davacı Devlet, davacıların toplu halde Sivas'ın Y..... Mahallesi'nde oturan
yurttaşların ev ve işyerlerini tahrip ettiklerini bu nedenle zarar görenlere
ödenen tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline ve karar verilmesini
istemiştir.
Mahkemece, "tazminat hukukunda esas zarar veren kişinin eyleminden dolayı bu
eylemlerinin tüm delillerle kesinlikle sabit olması, başka bir deyimle fiil
ile zarar arasında tam bir illiyet ilişkisinin bulunması gerektiği ve olayda
bunun belirlenemediği" gerekçesiyle isteğin reddine karar vermiştir.
Davaya konu olay, 1978 yılında Sivas'ta gerçekleşmiştir; davalıların da
katıldığı ileri sürülen olaylarda karşıt görüşlü yuttaşlara ait ev ve
işyerlerinin topluca tahrip edildiği ceza mahkemesinin 7.7.1981 günlü
mahkumiyet kararında belirlenmiştir. Ceza mahkemesinin mahkumiyet kararıyla
belirlenen bu olgularla hukuk hakimi bağlıdır. Bu nedenle davalıların ceza
mahkemesinde ileri sürüldüğü gibi karşıt görüşteki yurttaşların ev ve
işyerlerini tahrip etme eylemini önceden bilerek ve isteyerek yapma hali
olmasa dahi, birbirlerinin farkında olarak ortak davranışta bulunduklarının
anlaşılması halinde; rücu tazminatına esas olan zararın gerçekleşmesine
davalıların da katıldıkları kabul edilmelidir.
Ancak; sorun davalıların doğrudan doğruya katılmadıkları eylemlerden
zararlardan sorumlu olup olmıyacaklarında toplanmaktadır.
Rücu tazminatına esas olan zararın davalıların da katıldığı toplu eylem içinde
gerçkeleştiği kabul edilirse sorumluluğun Borçlar Kanununun 50. maddesinde
düzenlenen müteselsil sorumluluk kurallarına göre belirlenmesi gerekir.
Borçlar Kanununun 50. maddesinde; "birden ziyade kimseler birlikte bir zarar
ika ettikleri takdirde müşevvik ile asıl fail ve fer'an medhali olanlar
tefrik edilmeksizin müteselsilen mesul olurlar" kuralı getirilmiştir.
Karşıt görüşlü kimselerin ev ve işyerlerinin tahrip edilmesinin toplu bir
eylemle gerçekleştiği ceza kararında tartışılmayacak biçimde anlaşılmaktadır.
Bu nedenle davalıların da bu eyleme katıldıkları kabul edilirse; birlikte
gerçekleştirilen zarardan söz edilebilir. Davalıların eylem içinde müşevvik
(ayartan-kışkırtan ve önayak olan) asıl fail ve fer'an methali (ikinci
derecede karışma) durumunda bulunmaları yeterlidir. O halde davalılar olayda
belirli zararın asıl faili olmasalar bile olayda kışkırtan, önayak olarak
(müşevvik) etkinliği bulunan veya başkasının haksız eylemini (kasten veya
ihmal ile) kolaylaştıran, yardım ederek zararın gerçekleşmesinde ikinci
derecede rol oynayan (fer'an methali) kimse durumunda iseler sorumlulukları
Borçlar Kanununun 50. maddesine göre kabul edilmelidir.
O halde mahkemenin, somut olayda Borçlar Kanununun 50. maddesinde düzenlenen
müteselsil sorumluluğun unsurlarını tartışmadan davayı reddetmesi bozma
nedenidir.
S o n u ç : Temyiz olunan kararın yukarda açıklanan nedenlerle davacı yararına
(BOZULMASINA), 13.9.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|