 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.HUKUK DAİRESİ
SAYI
Esas Karar
92/12502 93/177
Özet :Vasiyetnameyi açan Sulh Hakiminin Tenfiz kararının anlamı
kesen hüküm kuvveti.
Vasiyeti tenfiz memurunun görevleri husumet ehliyeti
Yorum davası
Hükümde gerekçe
Temyiz Eden : Davacı
Taraflar arasındaki davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli
mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp
düşünüldü.
Davacı vasiyeti tenfiz memurları davalının vasiyet konusu taşınmaz
malı koruma ve vasziyetnameye aykırı bir biçimde adına tescil ettirdiğini
ileri sürerek bu taşınmaz tescilinin iptali ile tapu sicilinin eski hale
getirilmesini ve davalının vasiyetnameden yararlanma hakkı kalmadığının
tesbitini istemişlerdir.
Mahkeme tapu ihtali davasını kesin hüküm, yorum davasını da hukuki
yarar bulunmaması ve murisin iradesi dışına çıkılmamış olması sebebiyle red
etmiştir.
1- Söz konusu taşınmaz malın tereke hakimliğinin bir yazısı üzerine
davalı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Olayda öncelikle çözümlenmesi gereken yön tereke hakimliği tarafından
yapılan işlemlerin bu davada kesin hüküm oluşturup oluşturmayacağı
noktasındadır.
Medeni Kanun vasiyetnameyi alan Sulh hakiminin yapacağı işleri
açıklamıştır.
Sulh Hukuk Mahkemesi vasiyetnameyi tesellüm ettiği tarihten itibaren
nihayet bir ay içinde açar. Vasiyetname açılırken malum olan mirascılar davet
edilir. (M.K.536) Vasiyetnamenin açılışını müteakip yararlarına vasiyet
yapılmış veya mirascı tayin edilmiş olanlardan her birine ne vasiyet
edilidiğine dair yazıların resmi bir sureti, müracaatları beklenmeden tebliğ
olunur. (M.K.537) Lehlerine teberru yapılan kimselerin ve mirascıların
adresleri belli değilse vasiyetten ilanen haberdar edilirler. Vasiyetnamede
mirascı nasbedilmiş olupta hakları itiraza uğramayanlara istekleri halinde
MİRASCILIK SIFATLARI HAKINDA resmi bir BELGE verilir. (M.K.538) Sulh Hakimi
vasiyetnamenin kendisine tevdiini müteakip kanuni mirascıların emvale
muvakkaten vaziyet etmelerine müsaade yahut resmen idaresini emreder.
(M.K.535) Kendilerine muayyen bir şey vasiyet edilen kimse bu vasiyeti ifa
ile mükellef olan varsa ona, yoksa kanuni ve mansup mirascılara karşı muayyen
şeyin teslimini dava etme hakkına sahiptirler. (M.K.54l) Kanuni marascılar,
zilyetlik hükümlerine tevfikan mansup mirascıların hisselerini teslime
mecburdurlar. (M.K:539)
Görüldüğü göbi Sulh Hakiminin görevi vasiyetnameyi açarak, ilgililere
tebliğ etmek mansup mirascı versa isteği halinde ona bir mirascılık belgesi
vermek ve terekeye dahil mallara kanuni mirascıların muvakkaten el
koymalarına müsaade etmek yahut resmi idareyi emretmekten ibarettir. Hakimin
bu görevi aşarak "vasiyetnamenin aynen tenfizine" biçiminde eda emri taşıyan
karar vermesi mümkün değildir. Sulh hakiminin açıklaması ayni hak tesirini
sağlayıcı olmayıp "Sadece Sulh hakimince açılan vasiyetin Medeni Kanunun 535
ve müteakip maddelerinde düzenlenen tebliğ işlemlerinin ikmalinden ve gerekli
yasal sürelerin geçmesinden sonra herhangi bir itiraza uğramadağı ve
iptalininde istenmediği ve bu nedenle kesinleşmiş olduğunun tesbitinden
ibarettir. (Y.H.G.K.l3.2.l99l günlü 648-65 sayılı kararı) Nitekim Sulh hakimi
l0.8.l988 tarihli 70-66 sayılı kararında "vasiyetname açılmış sayılmasına"
demek suretiyle bu maksadı belirlemiştir.
Bu dosya arasında bulunan l98l/70 T.sayılı tereke dosyası hakkında
dairemizde oluşan l7.2.l992 günlü 860-l738 sayılı kararda da işaret olunduğu
üzere mahkemenin tescil konusunda tapu sicil müdürlüğüne yazdığı yazı Hukuk
Usulü Muhakemleri Kanununun 427.maddesinde gösterilen nihai bir karar
niteliğinde de değildir.
"Kazaye-i muhkeme, mevcuttur denilebilmek için iki tarafın ve
müddeabihin ve istinat olunan sebebin müttehit olması lazımdır." (HUMK.237/2)
Tereke dosyasında incelenen konular istinat olunan sebepler arasında birlik
yoktur. Bu yön gözetilmeden tapu iptal davasının kesin hüküm sebebiyle reddi
doğru değildir.
2- "Vasiyetci, son arzularının tenfiz için, medeni haklarını kullanmak
selahiyetini haiz bir veya birkaç kimseyi vasiyet tarihiyle memur edebilir.
(M.K.497) "VAsiyetçi tarafından hak ve vazifeleri tayin edilmemiş olan tenfiz
memuru, mirası resmen idareye memur kimsenin hak ve vazifelerini tayin
edilmemiş olan tenfiz memuru, mirası idareye memur kimsenin hak ve
vazifelerini haiz olur. Tenfiz memuru, müteveffanın arzusunu yerine getirmek
ve hususiyle terekeyi idare, borçları tediye ve muayyen bir mala müteallik
vasiyetleri icra ve vasiyetcinin emirlerine veya kanuna göre terekeyi taksim
ile arzularını yerine getirmek ve özellikle terekeyi idare etmekle
yükümlüdür. Vasiyetname ile sınırlanmış olmadıkça tenfiz memuru idareye
müteallik tüm işlemleri yapar. Tereke ile ilgili davalarda aktif ve pasif
husumet ehliyetine sahiptir. (7.12.1955 tarihli l6/25 sayılı İçtihadı
Birleştirme Kararının gerekçesi) Vasiyeti tenfiz memurunun yerine getireceği
vasiyetnamenin tereddüt doğuran noktalarda yorum ve terekeye dahil malların
korunması için tapu iptal davası açmasıı engelleyen bir kanun hükmü olmadığı
gibi vasiyetnamede de bu yönde bir sınırlama yoktur. Bu yön gözetilmeden
tenfiz memurunun hukuki yararı olmadığından söz edilerek yorum davasının
reddi doğru değildir.
3- Hükmün hangi unsurları taşıması gerektiği Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununun 388. maddesinde belirlenmiştir. Özellikle 3.fıkra da "iki tarafın
iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar,
ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ile net
ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç
ve hukuki sebebin" gösterileceği açıklanmıştır.
Bunlar tümü ile hükmün gerekçelerini oluşturur. Anayasanın l4l.
maddesi uyarınca "Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak
yazılması" zorunludur. Başkaca hiç bir açıklama ve tartışma yapmadan davacını
iddialarını ve kabul edilmemesinin dayanakları gösterilmeden "davalı Hayriye
Sanater'in istifadeden menini gerektirir. Kadir Erhan Sanaterin iradesinin
dışına çıkarak herhangi bir davranışın söz konusu olmadığı da anlaşılmakta"
denmek suretiyle hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan
sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer
olmadığına 20.1.1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
T.Alp N.Turhan Ş.D.Kabukçuoğlu Ö.Aksoy A.İ.Özuğur
|