 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onsekizinci Hukuk Dairesi
E. 1992/12420
K. 1992/12648
T. 14.12.1992
* FAİZ ORANI - GERÇEK DEĞER
* ARAZİNİN MEVKİ VE ŞARTLARI
* RESMİ GİRDİ VE ÜRÜN FİYATLARI
ÖZET : Türkiye'nin coğrafi konumu, iklim koşulları, toprak yapısı ve
verimliliğe etkili olan diğer unsurlar dikkate alınarak kapitalizasyon faizi
3-15 arasında kabul edilmiş olup, taşınmazın yukarıda belirtilen unsurları
tek tek değerlendirilip karşılaştırılmak suretiyle faiz oranı bulunur ve
bilimsel yöntemle tesbit edilen yıllık net gelire göre gerçek değer saptanır.
Bilimsel medodla bulunan bu gerçek değeri ancak arazinin yola yakınlığı ve
pazarlama olanakları makŞl bir oranda artırabilir.
Resmö girdi ve ürün fiyatlarının resmö mercilerden sorularak belgelendirilmesi
gerekir.
(2942 s. Kamulaştırma K. m. 11/f, i)
Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin arttırılması ile faiz ve masrafların
davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü
cihetine gidilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün
kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere
ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair
temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak:
1- Yerlemiş uygulama ve Yargıtay İçtihatlarına göre Türkiye'nin coğrafi
konumu, iklim koşulları, toprak yapısı ve verimliliğe etkili olan diğer
unsurlar dikkate alınarak kapitalizasyon faizi 3- 15 arasında kabul
edilmiş olup, taşınmazın yukarda belirtilen unsurlar tek tek değerlendirilip
karşılaştırılmak suretiyle faiz oranı bulunur ve bilimsel yöntemle tesbit
edilen yıllık net gelire göre gerçek değer saptanır.
Bilirkişi raporuna göre kıraç olduğu anlaşılan taşınmaz 3 oranında en düşük
kapitalizasyon faizi uygulanmıştır. Oysa, yılda iki mahsül alınan sulu mümbit
ve elde edilen ürünün daha yüksek değerlerde pazarlama imkanı olan yurdumuzun
belli yörelerinde de yukarda açıklandığı üzere 3'ten az faiz oranı
uygulanması mümkün olmadığı için, bu faiz oranı uygulanacak ve bu suretle bu
iki ayrı yörelerdeki tarım arazisi aynı değerde bulunmuş olacak ki, böyle bir
değerlendirme yurdumuzun bilinen koşullarını ve tarım gelirlerindeki
girdilere ters düşmektedir.
Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinin 3. fıkrasının (f) bendine göre tarım
arazisinin kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi
kullanılması halinde getireceği net gelire göre hesaplanması gereken gerçek
değerin bulunmasında, yurdumuzda tarımsal açıdan en değerli araziye uygulanan
3 kapitalizasyon faizinin dava konusu taşınmaza uygulanması ve bu suretle
gerçek değeri aşan meblağlara varılmış olması doğru görülmemiştir.
2- Diğer taraftan, dava konusu taşınmazın yola ve büyük şehre yakınlığı taşıma
giderlerini azaltıp pazarlama olanaklarını artırması, kadastro yolları ile
bağlantılı bulunması, meskun yerlere yakınlığı gibi nitelikleri itibariyle
Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinin (i) bendi uyarınca bilimsel metodla
belirlenen değerin belli bir oranda arttırılması isabetli ise de ayrıca
sosyal ve kültürel olanaklarda günü birlik yararlanması gibi nedenlerin bu
bent kapsamında mütalaa edilerek 60 oranında artırım uygulanması da doğru
görülmemiştir.
Tarımsal gelirine göre değer biçilen araziye bu niteliğini ve elde edilecek
net gelirini herhangi bir şekilde etkilemesi beklenemeyecek olan "sosyal ve
kültürel olanaklardan günübirlik yararlanılmasının da" (i) bendi kapsamında
kabul edilerek arttırım yapılamaz.
Yukarda açıklandığı üzere objektif unsur sebebiyle artışa konu olabilecek yola
yakınlık ve pazarlama olanakları ile sınırlı olarak bilimsel metodla bulunan
değerin makŞl bir oranda artırılması ile yetinilmesi gerekir.
3- Hükme esas alınan bilirkişi raporlarında 1992 yılına ait resmö girdi ve
ürün fiyatlarına göre hesap yapıldığı bildirilmiş ise de, bunların hangi
resmö mercilerden (Tarım Müdürlüğü, Hal Müdürlüğü gibi) alındığı
bildirilmemiş ve bu bildirime ait onaylı yazılar ve ilgili tablolar dosya
içerisine konulmamıştır. Bu suretle hükme esas alınan bilirkişi raporlarının
mahkemece denetlenmemiş olması ve Yargıtay denetimine olanak sağlanmaması da
usul ve yasaya aykırıdır.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde
hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan
kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin
harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.12.1992 gününde oybirliğiyle
karar verildi.
|